XV. ve XVI. YY. LARDA FATİH VE SÜLEYMANİYE MEDRESELERİ NDE VERİLEN DİN EĞİTİMİNİN KARŞILAŞTIRMALI BİR İNCELEMESİ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "XV. ve XVI. YY. LARDA FATİH VE SÜLEYMANİYE MEDRESELERİ NDE VERİLEN DİN EĞİTİMİNİN KARŞILAŞTIRMALI BİR İNCELEMESİ"

Transkript

1 T. C. İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi XV. ve XVI. YY. LARDA FATİH VE SÜLEYMANİYE MEDRESELERİ NDE VERİLEN DİN EĞİTİMİNİN KARŞILAŞTIRMALI BİR İNCELEMESİ Ayşe Zişan FURAT Tez Danışmanı Prof. Dr. Fahri KAYADİBİ İstanbul 2004

2 TEZ ONAYI Bilim Dalında numaralı İN hazırladığı konulu YÜKSEK LİSANS/DOKTORA TEZİ ile ilgili TEZ SAVUNMA SINAVI, Lisansüstü Öğretim Yönetmeliği nin 10. Maddesi uyarınca , günü saat da yapılmış, sorulan sorulara alınan cevaplar sonunda adayın tezinin ne* OYBİRLİĞİ /OYÇOKLUĞUYLA karar verilmiştir. JÜRİ ÜYESİ KANAATİ (2) İMZA

3 ÖZ Fatih ve Süleymaniye Medreseleri dönemlerinin en yüksek öğretim kurumlarıydılar. Osmanlı eğitiminin esasında, seçilen bir kitabı yada kitaptan bir bölümü okuyup, imtihan vererek bir üst medreseye geçmek yatıyordu. Her iki medresede de, fıkıh, usul-i fıkıh, kelam, tefsir ve hadis gibi ilimlerin oluşturduğu bir dini eğitim uygulanmaktaydı. Şimdiye kadar bu iki medrese, yerli ve yabancı araştırmacılar tarafından teker teker genel hatlarıyla incelenmişti. Biz bu çalışmamızda her iki medreseyi ele alarak, içlerinde verilen din eğitimini karşılaştırdık. Bu şekilde hem bu kurumların Osmanlı ilim ve kültür hayatına yaptıkları katkıları ortaya koyduk, hem de günümüz eğitim sisteminin faydalanacağı noktalar üzerinde durduk. ABSTRACT Fatih and Sulaymaniye Madrasahs were the highest educational institutions of their period. The ottoman educational mentality was based on reading of a selected book or a passage from it then passing to the higher level achieving the exam. In both madrasahs a religious education including the scholarly disciplines such as fıqh (Islamic jurisprudence), usul el-fıqh (the methodology of Islamic jurisprudence), kalam (Islamic theology), tefsir (commentary) and hadith (tradition) were taught. Some native and foreign researchers have carried out studies on these madrasahs one by one though only in rough lines up to today. In this thesis, we studied on these institutions and compared them regarding to religious education. Thus we demonstrated the contributions of these institutions to the Ottoman intellectual and cultural life and also dwelled upon the points that could be useful for our contemporary educational system. iii

4 ÖNSÖZ Osmanlı İmparatorluğu nun en önemli eğitim kurumları sayılan ve İstanbul Üniversitemizin temelini oluşturan Fatih ile Süleymaniye Medreseleri ndeki din eğitiminin karşılaştırılması, sunulan çalışmamızın ana konusudur. Hatırlanacağı üzere, söz konusu bu iki büyük medrese XV. ve XVI. yüzyıllarda kurulmuş, eğitimöğretim faaliyetlerine h.1329/m.1911 yılına kadar devam etmiş ve bazı aksamalara rağmen işlevlerini yerine getirmişlerdi. Ancak unutulmamalıdır ki bu medreseler, Anadolu Selçukluları ve Beylikleri dönemi ile Osmanlı kuruluş dönemindeki medreselerin devamı niteliğindeydi. Bu bakımdan tezimizin ilk bölümünü, Fatih ve Süleymaniye Medreseleri ne kadarki Devrede İslam Dünyasındaki Eğitim adı altında, medreselerin kuruluşu ve tanıtılmaları oluşturmaktadır. İkinci ve üçüncü bölümlerde sırasıyla Fatih Medreseleri ile Süleymaniye Medreseleri ayrı ayrı ele alınmıştır. Unutulmamalıdır ki, her iki medrese de kendi içinde bir bütün oluşturmakta ve birbirlerini tamamlamaktaydı. Diğer yandan bunların tek başına değil de hazırlayıcı nitelikteki ön medreselerle birlikte değerlendirilmeleri gerekmektedir. Nitekim, Sahn Medreseleri ne ancak 20 li, 30 lu, 40 lı ve 50 li medreselerden sonra girildiği dikkate alınırsa, Fatih devri medreselerinin bir bütün olarak ele alınması gerektiği görülecektir. Aynı durum Sahn dan sonra kurulan ve 60 lı medreseler arasında yerini alan Süleymaniye Medreseleri için de söz konusudur. Bu eğitim ve öğretim müesseseleri incelenirken, içlerinde görev alan müderrisler ile talebeler ve okutulan dersler ayrı ayrı işlenmiş olup, bunlara oradaki eğitim anlayışı ile Osmanlı eğitim sistemine getirdikleri yenilikler de eklenmiştir. Fatih ve Süleymaniye Medreseleri nin din eğitimi açısından karşılaştırılması tezimizin dördüncü bölümünde ele alınmıştır. Burada, ikinci ve üçüncü bölümlerde ayrı ayrı incelenen medreselerin müderrisleri ve talebeleri karşılaştırılmış, sonra da okutulan derslerle bunlara dayanan eğitim anlayışı üzerinde durulmuştur. Bu konular, çalışmamızın sonunda Ekler adı altında verdiğimiz 22 adet tablonun yardımıyla rahatlıkla izlenebilecek bir hale konulmuştur. iv

5 Fatih ve Süleymaniye Medreseleri, kendi başlarına pek çok çalışmaya malzeme olurken, her iki külliyenin, özellikle de eğitim ve öğretim açısından karşılaştırılması bugüne kadar sadece bir iki çalışmaya konu olmuştu. Gerçekten de, bibliyografyamızda da görüleceği üzere, konumuzla direkt olarak ilgili pek az tarihi bilgi ve belgeye sahibiz. Bunlardan en üst derecede faydalanmaya çalışırken, söz konusu medreselerin her biri için daha önce yapılmış çalışmalardan istifade ettiğimizi de belirtelim. Böyle ciddi bir konunun sınırlı bilgi ve belgelere dayanılarak işlenmesi, takdir edilecektir ki büyük güçlükler doğurmuştur. Bu bakımdan bütün gayretlerimize rağmen, konunun hâlâ işlenmeye muhtaç yönlerinin bulunduğunu söylemeliyiz. Burada tek tesellimiz, bu şartlar altında gerçekleştirdiğimiz çalışmamızın, daha sonra yapılacak çalışmalar için bir basamak olabileceğidir. Çalışmamızda değindiğimiz hususların, bütün bu kaynaklara dayanılarak işlenip sunulması, XV. ve XVI. yüzyıllardaki Osmanlı ilim ve kültür hayatının doğru bir şekilde tanınmasına imkan sağlayacağı gibi, günümüzdeki din eğitiminin yönlendirilmesine de yardımcı olacaktır. Bu yönüyle ilim ve kültür tarihimize de ışık tutacak bu konunun seçilmesinde ve çalışma süresinde yönlendirilmemizde her türlü ilgi ve desteğini esirgememiş olan saygıdeğer hocam Prof. Dr. Fahri Kayadibi ne teşekkürü bir borç bilirim.bu arada din eğitiminin temelini oluşturan dini ilimlerle ilgili konularda tavsiye ve destekleri için başta sayın dekanımız Prof. Dr. Emrullah Yüksel olmak üzere Fakültemizdeki bütün hocalarıma minnettarlığımı ifade etmeliyim. v

6 İÇİNDEKİLER ÖZ...iii ÖNSÖZ... iv İÇİNDEKİLER... vi TABLO ve PLANLARIN LİSTESİ...viii KISALTMALAR... ix GİRİŞ... 1 I. Önem ve Amaç... 1 II. Araştırmanın Tarihçesi... 2 III. Kaynaklar... 3 IV. Yöntem... 4 V. Temel Varsayımlar... 5 BİRİNCİ BÖLÜM: SAHN ve SÜLEYMANİYE MEDRESELERİ NE KADARKİ DEVREDE İSLAM DÜNYASINDA EĞİTİM... 6 I. İslam Dünyasında İlk Eğitim Mekânları... 6 II. İslam Dünyasında Medreseler A. X-XI. yy. da Medreselerin Ortaya Çıkışı B. XI-XIII. yy. larda Medreseler Medreselerin Yaygınlaşması ve Nizamiye Medreseleri Anadolu Selçuklu ve Beylikler Dönemi Medreseleri C. İlk Osmanlı Medreseleri Kuruluş Döneminde Osmanlı Medreseleri İstanbul daki İlk Medreseler Medreselerin Mensupları ve Ders Müfredatları a. Medrese Mensupları b. Ders Müfredatları İKİNCİ BÖLÜM: FATİH MEDRESELERİ I. Fatih Külliyesi İçerisinde Sahn Medreselerinin Yeri II. Sahn Medreseleri nde Eğitim A. Müderrisler Müderrislerin Atanması (imtihanlar) Görev Almış Müderrisler B. Talebeler vi

7 C. Sahn Medreselerinde Okutulan Dersler ve Eğitim Anlayışı Okutulan Dersler Eğitim Anlayışı D. Sahn Medreseleri nin Osmanlı Eğitim Sistemine Getirdiği Yenilikler. 84 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: SÜLEYMANİYE MEDRESELERİ I. Süleymaniye Külliyesi İçerisinde Medreselerin Yeri II. Süleymaniye Medreseleri nde Eğitim A. Müderrisler Müderrislerin Atanmaları (imtihanlar) Görev Almış Müderrisler B. Talebeler C. Süleymaniye Medreseleri'nde Okutulan Dersler ve Eğitim Anlayışı Okutulan Dersler Eğitim Anlayışı D. Süleymaniye Medreseleri nin Osmanlı Eğitim Sistemine Getirdiği Yenilikler DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: SAHN VE SÜLEYMANİYE MEDRESELERİ'NİN DİN EĞİTİMİ AÇISINDAN KARŞILAŞTIRILMASI I. Eğitim Mensupları A. Müderrisler B. Talebeler II. Okutulan Dersler ve Eğitim Anlayışı SONUÇ BİBLİYOGRAFYA EKLER vii

8 TABLO ve PLANLARIN LİSTESİ Tablo ve planların adı Sayfa Numarası Plan 1: Fatih Külliyesi 30 Plan 2: Süleymaniye Külliyesi 88 TABLO I: Fatih ve Süleymaniye Külliyesi ndeki Görevlilerin Karşılaştırılması TABLO II: Sahn Medreseleri ndeki Müderrislerin Eserleri TABLO III: Müderrislerin Sahn Medreseleri nde Bulundukları Tarihe Göre Atanma Listesi TABLO IV: Süleymaniye Medreseleri ndeki Müderrislerin Eserleri TABLO V: Müderrislerin Süleymaniye Medreseleri nde Bulundukları Tarihe Göre Atama Listesi TABLO VI: Süleymaniye Darülhadisi ndeki Müderrislerin Eserleri TABLO VII: Müderrislerin Süleymaniye Darülhadisi nde Bulundukları Tarihe Göre Atama Listesi TABLO VIII: Süleymaniye Medreseleri nde Okutulan İlimlerin Listesi TABLO IX-XXII: Okutulan Kitaplar Üzerine Çalışmalar Yapan Sahn ve Süleymaniye Medreseleri Müderrislerinin Listeleri viii

9 KISALTMALAR a. e. : Aynı eser a. g. e. : Adı geçen eser a. g. m.: Adı geçen makale a. g. t. : Adı geçen tez b. : bin (oğlu) B. : Cahid Baltacı, XV. ve XVI. yy. Osmanlı Medreseleri BSOAS: bkz. : Bulletin of the School of Oriental and African Studies Bakınız c. : cilt çev. : DİA: ed. : GAL: GAS: h.: haz. : IRCICA: İA: İFAV: İst. : Keşf: m.: MEB: çeviren Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi editör Geschichte der Arabischen Litteratur Geschichte des Arabischen Schrifttums hicri hazırlayan Research Center for Islamic History, Art and Culture İslam Ansiklopedisi Marmara Üniversitesi İlahiyat Vakfı Yayınları İstanbul Keşf ez-zünun miladi Milli Eğitim Bakanlığı ix

10 Med. : METU: nşr. : nr. : OM: OALT: ODTÜ: ö.: Medresesi Middle-East Technic University neşreden numara Osmanlı Müellifleri Osmanlı Astronomi Literatürü Tarihi Ortadoğu Teknik Üniversitesi ölümü S: Hoca Saadettin Efendi, Tacüttevarih s. : sayfa sad. : Şakâik : TTK: TSU: vd. : vol. : vs. : YKY: Yay. : yy. : sadeleştiren eş-şakâik en-numaniye Türk Tarih Kurumu Tarih-i Silsile-i Ulema ve devamı volume vesaire Yapı Kredi Yayınları Yayınları yüzyıl x

11 GİRİŞ I. ÖNEM VE AMAÇ Çalışmamızın amacı, Osmanlı İmparatorluğu nun en önemli eğitim kurumları olan Fatih ve Süleymaniye Külliyeleri nde yer alan medreselerdeki din eğitiminin karşılaştırılmasıdır. Bilindiği üzere, söz konusu bu iki büyük medrese kuruldukları XV. ve XVI. yy. lardan itibaren, imparatorluğun sonlarında açılan Darü l-hilafeti l-aliye Medreseleri ne (h.1329/m.1911) kadar, bazı aksamalara rağmen işlevlerini yerine getirmişlerdir. Daha önce pek çok çalışmada ayrıca ele alınan Fatih ve Süleymaniye Külliyeleri arasında bir karşılaştırma yapılması, söz konusu dönemin eğitim ve kültür hayatını anlayabilmemiz açısından son derece önem arz etmektedir. Osmanlı da eğitim bilindiği üzere, 1331 de İznik Orhan Gazi Medresesi yle birlikte kurumlaşmış, padişahların kendi adlarına kurdukları medreselerle ve bu medreselerin yapıldıkları şehirlerin eğitim ve kültür merkezleri haline gelmeleriyle birlikte olgunlaşmıştır. Her ne kadar XVI. yüzyıl sonrasında ise genel hatlarıyla bahsedeceğimiz bazı nedenlerden dolayı ve devletin çeşitli birimlerinde görülen sorunların ilmiye teşkilatına da yansıması sonucunda sistemde çatırdamalar başlamıştır. Özellikle XVII. ve XVIII. yüzyıllarda yapılmaya çalışılan ıslahatlarla ilmiye teşkilatı canlandırılmaya çalışılmıştır. İşte bu süre içerisinde önemini yitirmeyen iki kurum olan Fatih ve Süleymaniye Medreseleri, özellikle XV. ve XVI. yüzyıllarda, buralarda görev alan müderrislerin yazdıkları eserler incelendiğinde de görüleceği üzere, Osmanlı medeniyetinin en parlak eğitim kurumlarını oluşturmuşlardır. Buralarda verilen eğitimde İslam medeniyetinin en önemli eserleri ile bu eserlerin şerh ve hâşiyelerinin okutulması bu kurumların aynı zamanda İslam kültür ve eğitim dünyasının bir yansıması olduğunu göstermektedir. Şimdiye kadar yukarıda da belirttiğimiz gibi her iki medrese için de ayrı ayrı çalışmalar yapılmış ve dini ilimlerin fıkıh ve kelâm gibi disiplinleri açısından incelenmiştir. Bu tezimizde ise biz söz konusu çalışmalardan da yararlanarak her iki medresenin genel anlamda din eğitimi açısından karşılaştırmasını yaparak hem bu sahada daha sonra yapılacak çalışmalara ışık tutmayı, hem de diğer alanlarda yapılan çalışmalar için de Osmanlı İlmiye teşkilatının genel anlamda bir özetini oluşturmaya çalıştık. 1

12 II. ARAŞTIRMANIN TARİHÇESİ Osmanlı medreseleri tarihine ilişkin ilk bilgileri, Katip Çelebi, Gelibolulu Ali ve Koçi Bey gibi önemli tarihi şahsiyetlerin çeşitli vesilelerle yazdıkları eserlerde bulmaktayız. Ancak hemen belirtelim ki, bu çalışmalar müelliflerin yaşadıkları döneme ait eleştirileri de içerdiği için günümüzün akademik ve ilmi çalışmalarından farklıdırlar. Doğal olarak müellifler eserlerini medrese tarihçiliği kaygısıyla değil, sistemin kötü gidişatının sebeplerini ortaya koymak ve çözüm yolları bulmak amacıyla kaleme almışlardı. Cumhuriyet dönemine gelindiğinde ise Osmanlı medrese teşkilatını ortaya koymaya çalışan ilk eserlerin, Arif Bey in Devlet-i Osmaniye nin Teessüs ve Takarrürü Devrinde İlim ve Ulema ; Emin Bey in Tarihçe-i Tarik-i Tedris ve Ahmet Hikmet Müftüoğlu nun XI. Asr-ı Hicride Türk Menabi-i İrfanı I-II isimli makaleleri olduğunu görmekteyiz. Bu çalışmalardan sonra Remziye Beksaç ın Sahn-ı Seman Medreseleri isimli lisans tezi Fatih, diğer isimleriyle Sahn Medreseleri yle ilgili ilk akademik çalışmayı oluşturmuştur. Osmanlı Nuri Ergin in Türk Maarif Tarihi, İsmail Hakkı Uzunçarşılı nın İlmiye Teşkilatı, Süheyl Ünver in İstanbul Üniversitesi Tarihine Başlangıç. Fatih, Külliyesi ve Zamanı İlim Hayatı ve Adnan Adıvar ın Osmanlı Medreselerinde İlim isimli eserleri genel hatlarıyla Osmanlı İlmiye Teşkilatı nı ortaya koymaya çalışmışlar ve günümüzde de bu konuda en çok yararlanılan eserler olmuşlardır. Bunların dışında Mehmet Şerafettin Yaltkaya nın Tanzimattan Evvel ve sonra Medreseler isimli makalesi, Muzaffer Gökman ın Fatih Medreseleri isimli risalesini de temel kaynaklar arasında saymak gereklidir. Yakın dönemlerde ise konu üzerine özellikle bu kaynaklardan faydalanılarak pek çok yeni eser telif edilmiştir. Bunların başlıcaları, Cavit Baysun un İslam Ansiklopedisi nde yayımlanan Osmanlı Medreseleri isimli maddesi, Cahit Baltacı nın XV. ve XVI. Yüzyıllarda Osmanlı Medreseleri; Fahri Unan ın Fatih Külliyesi ve Cevad İzgi nin Osmanlı Medreselerinde İlim isimli eserleridir. Bunların dışında yapılmış ve yapılmakta olan pek çok yüksek lisans ve doktora çalışması bulunmaktadır. Biz de tezimizde adı geçen bu önemli eserlerden 2

13 büyük ölçüde yararlandık ve aralarındaki bazı çelişik ifadeleri aydınlatmak amacıyla bu eserlerin müelliflerinin de başvurduğu ana kaynaklara da müracaat ettik. III. KAYNAKLAR Fatih ve Süleymaniye Medreseleri hakkında temel kaynakları, külliyelerin vakfiyeleri, medreselerle ilgili kanunnameler ve bu medreselerde görev yapan müderrislerin biyografilerini içeren tabakat kitapları oluşturmaktadır. Bahsettiğimiz bu kanunnameler arasında hem Fatih in, hem de Kanuni nin çıkarttıkları teşkilat kanunnameleri içerisinde müderrisler hakkında verilen bilgiler ile, daha sonra Hazerfen Hüseyin Efendi nin Telhisu l-beyan fi Kavanin-i Al-i Osman isimli eserinde özet bir şekilde verdiği Kanun-i Talebe-i Ulum önemli bir yer teşkil etmektedir. Tabakat eserleri içerisinde ise Taşköprülüzade İsamuddin Ahmed (ö.965/1580) in Orhan Gazi döneminden Kanuni döneminin sonuna kadar Osmanlı müderrislerinin hayat hikayelerini anlattığı Şakâik-ı Numaniye si ile bunun ilavelerle birlikte Mecdi Efendi tarafından yapılan tercümesi, bu eserin en önemli zeyillerinden biri olan Nevizade Atai Efendi nin (ö.1045/1635) Hadaiku l-hakaik fi Tekmiletu ş-şekayik i bulunmaktadır. Bu eserler, bahsettiğimiz medreselerde XV. ve XVI. yüzyıllarda görev almış yaklaşık 400 müderrisin hayat hikayesini vermeleri açısından son derece önemlidirler. Kaynaklarımız arasında ikinci sırada, dönemi anlatan vakanüvislerinin eserleri gelmektedir. Bu tarihçilerin eserlerinin en meşhurları arasında Tursun Bey in Tarih-i Ebu l-feth i, Solakzade Tarihi, Nişancızade Tarihi, Aşıkpaşazade Tarihi, Neşri Tarihi, Nişancı Tarihi bulunmaktadır. Katip Çelebi ve Gelibolulu Ali gibi Osmanlı ilim adamlarının sistemin gidişatına dair yazdıkları eserler de bu kapsam içerisine alınabilir. Bunlar, her ne kadar genelde Osmanlı Devleti ni, özelde ise İlmiye Teşkilatı ndaki bozulmaları eleştiren eserler olsalar da, incelediğimiz dönem hakkında bazı genel fikirler ortaya koymaları açısından önem arz etmektedirler. Tüm bu ana kaynaklar arasında, konumuzla direkt ilgili olan çalışmalar da hatırlatılmalıdır: Uzunçarşılı nın İlmiye Teşkilatı, Süheyl Ünver in İstanbul Üniversitesi Tarihine Başlangıç, Fatih Külliyesi ve Zamanı eseri, Fahri Unan ın 3

14 Fatih Külliyesi isimli doktora çalışması, Hüseyin Atay ın Osmanlılarda Yüksek Din Eğitimi, Cahit Baltacı nın XV. ve XVI. Asırlar Osmanlı Medreseleri, Mehmet İpşirli nin Scholarship and Intellectual Life in the reign of Suleyman the Magnificent isimli makalesi; Cevad İzgi nin yukarıda adı geçen Osmanlı Medreselerinde İlim isimli eseri, Hulusi Lekesiz in Osmanlı İlmi Zihniyetinde Değişme (Teşekkül-Gelişme-Çözülme XV-XVI. Yüzyıllar) isimli yüksek lisans tezi, Richard Repp in Some Observations on the Development of the Ottoman Learned Hierarchy adlı makalesi. Diğer taraftan konumuzla dolaylı ilişkisi bulunan ve tezimizin bibliyografyasında da belirttiğimiz yerli ve yabancı eserlerden de çalışmamızın çeşitli bölümlerinde faydalandığımızı hatırlatalım. IV. YÖNTEM Çalışmamızın esas itibariyle, bir taraftan din eğitimi diğer taraftan da tarihle ilişkili olması, onun saha çalışmalarından veya deney-gözlem gibi metotlardan ziyade, kaynak taranması ve bu kaynaklardan sonuçlar çıkarılması şeklinde bir yöntem izlenerek hazırlanmasına neden olmuştur. Tezimizde temel olarak kullandığımız araştırma yöntemlerinin başında yukarıda da belirttiğimiz üzere kaynak taraması gelmektedir. Bunun için de öncelikle eğitim ve tarih ile ilgili yayım katalogları taranmış, burada bulunan eserler günümüzden başlayarak XV. ve XVI. yüzyıla kadar inilerek incelenmiştir. Kaynakların toplanması ve ön okunması tamamlandıktan sonra, çözümlenmesi ve karşılaştırılması süreci başlamıştır. Tüm çalışmamız boyunca kullandığımız fişleme yöntemiyle incelediğimiz 500 e yakın müderris çeşitli açılardan tasnif edilmeye çalışılmış ve aynı işlem diğer kaynaklara da uygulanmıştır. Ancak yapmaya çalıştığımız bu değerlendirme sırasında, mümkün olduğunca tali konulara girmemeye özen gösterilmiştir. Ayrıca çalıştığımız alanın işlenişi sırasında, olayların mümkün olduğunca zamanları içinde doğru bir şekilde değerlendirilmeleri için tarihi bir zemin oluşturma gereği de duyulmuştur. 4

15 V. TEMEL VARSAYIMLAR Çalışmamız, bazı temel varsayımlar üzerine kurulmuş ve bu varsayımlar bize bu esnada özellikle çerçeveyi daima göz önünde tutmayı sağlamış ve detaylara dalarak konuları çok uzaklara çekmeye engel olmuştur. Temel varsayımlarımız arasında şunlar yer almaktadır: Sahn Medreseleri, Osmanlı Devleti nin XVI. yüzyıldaki en üst dereceli eğitim kurumlarıydılar. Bunlar, daha sonraki asırda inşa edilen ve devrinin en yüksek seviyeli kurumları sayılan Süleymaniye Medreseleri karşısında bile önemlerini yitirmemişlerdir. Günümüz araştırmacıları tarafından ileri sürülen, Sahn Medreseleri nin dini ilimlere, Süleymaniye Medreseleri nin ise aklî ilimlere ayrılmış olduğu görüşü üzerinde tam bir ittifak bulunmamaktadır. Her iki medresede de aklî ilimler okutulmuş dahi olsa, eğitim ve öğretimin merkezini dini ilimler oluşturmaktaydı. Bu durum, en iyi şekilde Sahn ve Süleymaniye müderrislerinin eserlerine bakıldığında anlaşılmaktadır. Devlet ile ulema ilişkisinin, özellikle XVI. yüzyıl ve sonrasında dönemin sosyoekonomik ve siyasi şartlarının etkisiyle artması, ilmi verimliliği olumsuz yönde etkilemiştir. Diğer taraftan kadılıklara geçmenin maddi açıdan sağlayacağı avantajlar, müderrisleri görevlerinden ayrılarak kaza kadısı dahi olmaya sevk eder hale gelmiştir. Medreseler içerisinde zamanla meydana gelen eğitim-öğretim sorunları ile medrese mezunlarının sayısının giderek artması, ilmiye teşkilatı içerisinde yeni düzenlemeler yapılmasını gerekli kılmıştır. Yukarıda dört başlık altında dile getirdiğimiz bu gerçekler ancak, başta vakfiyeler olmak üzere dönemlerinde kaleme alınmış belgelerin incelenmesi ve daha sonra bunlara dayanılarak yapılmış çalışmalar varsa, onların gözden geçirilmesiyle doğru bir şekilde yansıtılabilecektir. Bütün bunlara rağmen, diğer sosyal bilimlerde olduğu gibi, konumuzun içinde yer aldığı bu alanda da yeni bulunacak belgelerle müphem bazı noktaların aydınlatılacağı da unutulmamalıdır. 5

16 BİRİNCİ BÖLÜM SAHN ve SÜLEYMANİYE MEDRESELERİ NE KADARKİ DEVREDE İSLAM DÜNYASINDA EĞİTİM Konumuzun temelini oluşturan din eğitiminin verildiği medrese nin nasıl ortaya çıktığını incelemeden önce, onun ilk görünüşlerinin neler olduğunu hatırlamamız faydalı olacaktır. Bu konuda yapılan çalışmalar, İslam eğitim tarihinde bu tür bir kurumlaşmanın ancak h.iv/m.x. yy. da şekillendiğini 1, daha öncesinde ise özellikle, camiler (mescitler), alimlerin evleri, kitapçı dükkanları ve benzeri yerlerde eğitim-öğretim faaliyetlerinin sürdürülmeye çalışıldığını göstermiştir 2. Hz. Peygamber e m.610 tarihinde gelen ilk vahiyle yayılmaya başlayan İslam dini, diğer dinlerde olduğu gibi zaman içerisinde kurumlaşmıştır. Özellikle, dinin temel kaynakları olan Kur an ile Peygamberin söz ve davranışlarının, müslümanlar arasında öğrenilmesi ve yaygınlaştırılması için dini bir eğitime ihtiyaç duyulmaktaydı. Diğer taraftan bu yeni dinin yayılması esnasında doğabilecek bazı sakıncalardan ötürü, dinin emir ve pratiklerinin insanlara gerektiği şekliyle tebliğ edilmesi de bir ihtiyaç haline gelmiştir. Böyle hayati bir görev o yıllarda, önce mescitlerde gerçekleştirildi. Ancak, bu dönemde günümüzde kullandığımız şekliyle sistematize edilmiş bir eğitim sisteminden bahsetmek mümkün değildi. I. İSLAM DÜNYASINDA İLK EĞİTİM MEKÂNLARI Hz. Peygamber in Medine ye hicretinden hemen sonra burada bir mescidin inşa edildiği, bu mescidin içerisinde biri ibadet, biri Peygamber in ailesi ve bir diğeri de eğitim ve öğretim faaliyetleri için ayrılmış üç ayrı bölümün bulunduğu bilinmektedir 3. Suffa adı verilen bu üçüncü bölüm, misafirler ve fakirler için 1 Cahid Baltacı, XV. -XVI. yy. Osmanlı Medreseleri, İstanbul 1976, s.5; Ergün, Örgün Eğitimin Kurulmasında Medreselerin Rolü, Atatürk ün 100. Doğum Yılında Türkiye I. Din Eğitimi Semineri, Nisan 1981, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Ankara 1981, s Ahmed Çelebi, İslamda Eğitim Öğretim Tarihi, çev. Ali Yardım, İstanbul 1983, s.31 3 Ziya Kazıcı, Anahatlarıyla İslam Eğitim Tarihi, İFAV Yayınları, İstanbul 1995, s

17 ayrılmış ve burada kalanların gündelik ihtiyaçlarının karşılanmasına çalışılmıştır 4. Peygamber, burada okuma-yazma, İslam hukuku, Kur an ın ezberletilmesi, tecvid ve diğer İslamî ilimlerin öğretilmesine özen gösteriyordu 5. Ayrıca, Bedir savaşından sonra esir alınan Mekkelilerin Medineli onar çocuğa okuma-yazma öğretmeleri karşılığında salıverilmesi 6 ve pek çok kişinin diğer kabilelere öğretmen olarak gönderilmesi gibi durumlar, Peygamber döneminde eğitime verilen önemin derecesini gösterir. Diğer taraftan Suffa nın, Peygamber döneminde Medine deki tek eğitim kurum olmadığı hatırlanmalıdır. Medine de muhtelif yerlerde birçok mektebin kurulduğu, en azından 9 tane cami bulunduğu ve bu camilerde eğitimin verildiği bilinmektedir 7. Bu noktada, İslam dininin camiye yüklediği rol üzerinde biraz durmak faydalı olacaktır. İslam dünyasında camiler, Müslümanların ibadetlerini yaptıkları ve özellikle de Cuma namazlarını kıldıkları mahaller oluşları gibi zamanla, bazı İslami disiplinlerin ve bu arada Arap dili ve edebiyatı gibi yardımcı ilimlerin okutuldukları yerler haline gelmişlerdir 8. Buralarda ilk ders verenler genellikle, dini öğreten ve Kur an ı tefsir eden kadılardı 9. Yeni dini öğretme amacı güden dînî tedrisat, bu mekanları kısa süre içerisinde kültür merkezleri haline getirmiş; böylelikle de camiler, alimlerin içlerinde yatıp-kalktıkları, aynı zamanda mahkeme görevi gören, 4 Bu çaba, hicretin ilk yıllarında tesis edilen vakıfların doğuşlarının en önemli sebeplerinden biri sayılmaktadır. Baltacı, a.g.e., s Muhammed Hamidullah, İslam Peygamberi, çev. Salih Tuğ, c. II, İstanbul 1980, s.54; Kazıcı, a.g.e., s Hanbel, I, s.267; İbn Sa d, 2/r, s Ebu Davud, II, 468; Muhammed Hamidullah, Educational System in the Time of Prophet, Islamic Culture, vol. 13, London 1939, s.55; Hamidullah, a.g.e., c. II, s Maqdisi, The rise of Colleges in Islam: Institutions of learning in Islam and the West, Edinburg 1981, s.19, 22; Nashabe, Muslim Educational Institutions, Beirut 1989, s.19; J. Pederson, Some Aspects of the History of Madrasa, Islamic Culture, c. 3, 1929, s.526. Bu yapılarda öncelikle Kur an eğitimi verilir, daha sonra hadis ilminin eğitimine başlanılırdı. Bu ilimlerden sonra Fıkıh ve usulü, Kelâm ve buna bağlı olan cedel gibi ilimlerle; hicri ikinci ve üçüncü yüzyıldan itibaren de Ziya Kazıcı ya göre felsefe, matematik, tıp ve kimya gibi ilimler de okutulmaya başlanmıştı. Ekmeleddin İhsanoğlu da ulum-u eva il adı verilen bu ilimlerin eğitime dahil edilmelerinin camidışı eğitimi tetikleyici bir rol oynadığını ifade etmektedir. Camilerde verilen ilimlerin içerikleri ile ilgili detaylı bilgi için bkz. J. Pederson and Maqdisi, Madrasa, Encyclopedia of Islam, Netherlands 1986, s.1123; Ziya Kazıcı, İslam Müesseseleri Tarihi, İstanbul 1992, s.227, Ekmeleddin İhsanoğlu, Osmanlı Astronomi Literatürü Tarihi (OALT), IRCICA Yayınları, İstanbul 1997, s.xlvi; ayrıca genel olarak İslam topraklarında öğretilen ilimler için de Hüseyin Atay, Osmanlılarda Yüksek Din Eğitimi, İstanbul 1983, s Pederson, Mescid, İslam Ansiklopedisi, İA(MEB), c. VIII, İstanbul 1970, s.48. 7

18 bir taraftan da mektep ve misafirhane işlevlerini yerine getiren birer mekân olmuşlardır 10. Camilerde hocalar ve talebeleri tarafından, eğitim için halkalar teşkil edilir ve buralarda çeşitli İslami ilimler öğretilirdi. Buralardaki eğitim, isteyen herkese açıktı 11. Hocalar, camilerde belirli bir ilim dalında ders veriyorlar ve hatta bazı büyük camilerde aynı anda değişik konularda ders yapıldığı da oluyordu. Halka adını alan bu ders gruplarında genellikle talebeler, hocalarının etrafında oturuyorlardı 12. İslam âleminde Peygamber sonrasında dört halife devrinde de eğitim ve öğretim genel itibariyle camilerde sürdürülmüş, ortaya çıkan Kur an temelli ilimlerin öğretimleri halkalarda yapılmış, fakat halkaların gittikçe büyümeleri ve eğitilen ilimlerin ihtivaları bakımından da tartışmaya açık konular olmaları gibi nedenlerden dolayı eğitim yavaş yavaş cami dışında başka bir mekan aramaya başlamış ve müstakil yapılar içinde yerini almıştır 13. Bu dönemde, cami dışında eğitime ayrılmış olduğu tespit edilebilen kurumların başında kütüphaneler gelir. Kütüphanelerde kitap okumak ve istinsah etmek başlıca meşgalelerdi. Bu yapılar, Yunan ilim mirasının Arap dünyasına aktarılmasında önemli rol oynamışlar ve dolayısıyla da İslam biliminin oluşmasında büyük bir paya sahip olmuşlardır. Bazı araştırmacılara göre, ulumu l-evâilin müslümanlar arasında yayılmaya başlaması, bu kurumların oluşmalarını sağlamıştır 14. Her ne kadar asıl amaçları eğitim olmasa da, bu yapılarda kitap istinsahları esnasında bazı derslerin verilmiş olması muhtemel görülmektedir Pederson, Mescid, s.49; Ahmet Çelebi, a.g.e., s Maqdisi, a.g.e., s.17, 19. Halkalarla ilgili tek kısıtlama fıkıh alanında yapılıyordu. Buna göre, talebe sadece kendi mezhebinin eğitildiği halkaya dahil olabiliyordu. Fakat Maqdisi ye göre, Müslümanlar mezhep değiştirmekte özgür oldukları için bu durum da herhangi bir sorun teşkil etmezdi ve dolayısıyla da her müslüman istediği herhangi bir camideki, her hangi bir halkaya katılma konusunda tamamiyle özgürdü. 12 Örneğin bazı halkalar Halqatu l-nahviyyin, Halqat ehl el-hadis, Halqatu l-bermaki gibi isimlerle anılırlardı. Halkalar konusunda daha detaylı bilgi için bkz. Maqdisi, a.g.e., s Baltacı, a.g.e., s.4-5. Genel hatlarıyla İslam eğitimi ile ilgili olarak bkz. Ignaz Goldziher, Education (Muslim), Encyclopedia of Religion and Ethics, ed. James Hostings, vcl. 5, Edinburg 1981, s İhsanoğlu, OALT, s.xlvi; Daha genişbilgi için bkz. Mustafa Demirci, Beytü l-hikme, İnsan Yayınları, İstanbul 1996; Maqdisi, a.g.e., s Maqdisi, a.g.e., s

19 Bu yapıların ilk örneği, Abbasiler döneminde ve Halife Me mun (h /m ) tarafından h.215/m.830 larda Bağdat ta oluşturulan ve Beytü lhikme ismi verilen kütüphanedir 16. Beytü l-hikme ile birlikte vakıf kavramı da ortaya çıkmış ve Halife el-memun eserinin devamlılığını sağlamak üzere ona bazı mülklerin kazançlarını bağlamıştır 17. Beytü l-hikme ve benzeri yapıların kazandıkları önemin diğer bir nedeni de, Kur an, Hadis ve Fıkıh gibi ilimlerin okutulduğu camilerin dışına itilmiş olan tabii ilimlerin buralarda yer bulabilmeleriydi. Beytü l-hikme; mantık, felsefe, matematik, astronomi, müzik, tıp ve kimya gibi ilimlere ait kitapların Arapça ya tercüme edildiği ve muhtemelen de eğitimlerinin yapıldığı bir merkez halindeydi 18. Beytü l-hikme deki bu tür faaliyetler daha sonraki asırlarda da sürdü. Diğer taraftan camilerdeki öğretim de devam etmekteydi; nitekim h.361/m.972 yılında tamamlanan Ezher Camii ne h.378/m.988 yılında Yakup b. Killis tarafından 35 ücretli fakihin atandığı ve bu fakihlerin camide ders verdikleri bilinmektedir 19. Bu da bize camilerin İslam dünyasında uzun süre eğitim kurumları olarak önemlerini sürdürdüklerini göstermektedir. Bu asrın sonlarına doğru h.395/m.1005 yılında yine Mısır da, Dârü l-hikme nin kurulduğunu görmekteyiz 20. El-Hakim (h /m ) tarafından kurulan bu kütüphane-eğitim merkezinin benzerleri, kısa süre içerisinde İskenderiye, Halep, Kudüs ve Trabluşşam a kadar yayılmıştır. Şiî doktrinlerinin yoğun bir şekilde propagandasının yapıldığı Dârü l-hikme lerde çoğu halife tarafından atanmış fakihler, kıraat alimleri, astrologlar, nahiv alimleri, felsefeciler ve tabipler ders vermekteydiler 21. Şii kökenli Dârül-hikme yi, Beytü lhikme den ayıran temel özelliklerden biri, Dârü l-hikme de öğrenci sayısının diğerine nazaran sayıca daha fazla olması, buna karşın Beytü l-hikme de çeviri faaliyetlerine daha çok önem verilmesidir. Her ne kadar, Dârü l-hikme, ilmi faaliyetlerini uzun süre devam ettiremeyip bir propaganda aleti haline gelmişse de, 16 Pedersen, Mescid, s.49; A. s.tritton, Materials on Muslim Education in Middle Ages, London 1957, s.98; Nashabe, a.g.e., s.19; Baltacı, a.g.e., s.5; Beytü l-hikme konusunda detaylı bilgi için ayrıca bkz. Demirci, a.g.e. 17 Ahmed Çelebi, a.g.e., s Pedersen, Some Aspects..., s Tritton, a.g.e., s Pedersen, Maqdisi, Madrasa, s Tritton, a.g.e., s.101; Kazıcı, İslam Müesseseleri..., s

20 döneminde cami dışında kurulmuş en büyük eğitim merkezi olmuştur 22. Ayrıca unutulmamalıdır ki; her iki kurumun da ortak özelliği, camilerden farklı olarak ne ibadet için, ne de sadece dini ilimlerin eğitimi için tahsis edilmemiş olmaları ve her iki kurumun da temelde kütüphane olarak kurulmasıdır 23. II. İSLAM DÜNYASINDA MEDRESELER Cami ve kütüphane, öğretim görevini h.v/m.xii. asra kadar sürdürmüş, h.vi/m.xiii asırdan sonra yerlerini, bu tür faaliyetlerin daha düzenli yapıldığı bir kuruma bırakmıştır. Okumak anlamına gelen Arapça derese kökünden türetilen - medrese isminin verildiği bu kurumlar 24, İslam dünyasında XX. yy. a kadar geçirdikleri çeşitli safhalarla etkin bir rol oynamışlardır. A. X-XI. yy. da Medreselerin Ortaya Çıkışı Medreselerin hangi dönemlerde ve neden ortaya çıktıklarına dair pek çok görüş bulunmaktadır. Burada yerimiz kısıtlı olduğundan, bu görüşlerden genel hatlarıyla bahsetmeyi uygun bulduk. Medreselerin müstakil bir yapı olarak ortaya çıkmalarına neden olan etkenleri, genel hatlarıyla üç başlık altında toplamak mümkündür 25 : a. Şii propagandasına karşı sünni görüşü yerleştirme ihtiyacı. Bir tepki olarak başlayan bu hareket, özellikle Nizâmü l-mülk (ö.h.485/m.1092) tarafından medreselerin sayıca çoğaltılması ve sistematize edilmeleriyle asıl amaçlarına ulaşmaya başlamıştır Nashabe, a.g.e., s Nashabe, a.g.e., s.19; Pedersen, Some Aspects..., s El-Müncid, Mektebetü ş-şarkiye, Beyrut 1986, s Bu konuda detaylı bilgi için bkz. George Maqdisi, Muslim Institutions of Learning in Eleventh- Century Baghdad, Bulletin of the School of Oriental and African Studies (BSOAS), XXIV, I, 1961, s.1-56; I. Tibawi, Origin and Character of al-madrasah, BSOAS, XXV, part 2, London 1962, s ; J. Pedersen, Some Aspects..., s ; George Maqdisi, Madrasa and University in tthe Middle Ages, Studia Islamica, sayı 31-32, 1970, s Bu arada, el-hakim in h.400/m.1009 yılında Kahire de bir sünni darü l-ilim kurup buraya iki maliki alimi tayin ettiğini ve bu alimler fıkıh ve hadis ilimlerinde ileri gelenleri etraflarına topladıklarını belirtmek gereklidir. Bkz. Tritton, a.g.e., s.103; Ahmet Çelebi, a.g.e., s.112; Pedersen, Mescid, s.50-51; Pedersen, Some Aspects..., s.533; Baltacı, a.g.e., s.6. 10

21 b. İbadet yeri olan camilerin, zamanla artan eğitim ve öğretim faaliyetlerine cevap veremez hale gelmeleri. Camilerde verilen eğitimin gelişmesiyle birlikte hocalar için ayrı odalar tahsis edilmeye başlanmış, ayrıca talebe sayılarındaki artış ve medreselerde ilim tahsili esnasında yapılan hararetli tartışmalar yüzünden ibadetlerini yerine getirmek isteyenlerin rahatsız olmaları gibi nedenler, medreselerin ayrı bir kurum olarak ortaya çıkmalarında etkili olmuştur 27. Yukarıda bahsettiğimiz çerçeve içerisinde, bu gelişimi, üç merhalede incelemek mümkündür. Öncelikle uzun yıllar boyunca fıkıh eğitiminin verildiği mescitlerden, mescit-han komplekslerine geçiş yapılmış, böylelikle eğitim verilen yerin yakınlarında, müderris ve talebelerin barınmaları için imkan sağlanmış; bundan sonra da hem eğitimin verildiği, hem de barınma ihtiyaçlarının karşılandığı medreseler oluşmaya başlamıştır 28. X. yy. ın önemli hayırseverlerinden Bedr b. Hasanaveyh el-kürdi 29 tarafından kurulan mescithan kompleksleri bir silsile halinde yayılmış ve bu da h.459/m.1067 de kurulacak olan Nizamiye ler için temel bir basamak teşkil etmiştir 30. c. Tercüme faaliyetleriyle Arapça ya kazandırılan tabii ilimlerin okutulması için cami dışında bir yere ihtiyaç duyulması. Pek çok araştırmacı tarafından medreselerin, Nizamü l-mülk (ö.485/1092) tarafından kurulduğu kabul edilse de, bu kelimenin ilk olarak IX. yüzyılda kullanılmaya başlandığı, teşkilat olarak da X. yüzyılda Karahanlılar döneminde kurulduğu anlaşılmaktadır 31. Bu medreseler, özellikle de Orta Asya da İslam dininin yayılması için önemli bir vasıta olmuşlardır 32. Nişapur da Tuğrul Bey zamanında (ö.455/1063) dört medresenin bulunduğu ve bunların XI. yy. a ait oldukları 27 Cezmi Bayram, Nizamiye Medreselerinin İslami ve Modern Eğitim Müesseseleri Arasındaki Yeri, Ocak Araştırma ve İnceleme Dergisi, 3(5) Mayıs 1972 Ankara, s.94; Dodge, a.g.e., s.19; Tibawi, a.g.m., s Maqdisi, a.g.e., s.27-28; Pedersen ve Maqdisi, Madrasa, s Maqdisi, a.g.e., s Medreseler özellikle mimarileri açısından ve bunun yanı sıra da idari yapıları bakımından Uygur Türklerine ait Budist Vihara larından etkilenmişlerdir. Bkz. Vasili Viladimiroviç Barthold, Orta Asya Türk Tarihi Hakkında Dersler, Kültür Bakanlığı, Ankara 1975, s.77-78; Hillenbard, Madrasa, Architecture, Encyclopedia of Islam, Netherlands, c. IV, s Baltacı, a.g.e., s.5; Bayram, a.g.m., s.99; Mehmet Saray, İstanbul Üniversitesi Tarihi ( ), İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, İstanbul 1994, s.3-4; Mustafa Bilge, İlk Osmanlı Medreseleri, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınevi, İstanbul 1984, s.3; Şehabettin Tekindağ, Medrese Dönemi, Cumhuriyetin 50. yılında İstanbul Üniversitesi, İstanbul 1973, s.4; Pedersen, Maqdisi, Madrasa, s Barthold, a.g.e., s

22 bilinmektedir. Bu medreseler Beyhakiye Medresesi, Nişapur Valisi Sebük Tigin tarafından kurulan medrese, Astarabadi Medresesi ve Ebu İshak Medresesi dir 33. Medreselerin ortaya çıkışlarıyla birlikte, İslam dünyasındaki eğitim sistematize bir hale gelmiş ve özellikle de Beytü l-hikme yle temelleri atılan vakıflaşma süreci olgunlaştırılmaya başlanmıştır. Bir anlamda vakıf kurumunun ortaya çıkması, medreselerin gelişmeleri, sistematize olmaları ve istikrarlı bir yapıya sahip olmaları bakımından önemli bir rol oynamıştır 34. Müfredatları üzerinde devlet kontrolü olmayan ve genellikle devletin vakıf anlamında desteklediği bu eğitim kurumları da kuşkusuz ilme rağbeti arttırmıştır 35. Bu arada unutulmamalıdır ki medreseler, esasta fıkıh eğitimi için kurulmuşlardı ve her medrese de bir mezhebi temsil etmekteydi 36. İleride de göreceğimiz üzere bu durumun ilk istisnasını h.658/m.1260 ta kurulan Mustansıriyye Medresesi teşkil edecekti. Burada şu hususu da hatırlatalım, ileriki dönemlerde, bazı medreselerin camilerin işlevlerini de yerine getirdikleri, Anadolu Selçuklu döneminde kurulmuş medreselerin vakfiyelerinden anlaşılmaktadır. Sivas, Sahip Ata Gök Medresesi gibi bazı medreselerde beş vakit namaz kıldırması için görevlendirilmiş bir imam bulunduğu ve bu kişinin vazifesinin de medresenin vakfiyesinde belirlendiği görülmektedir 37. Bu durum, cami ve medreselerin birbirleriyle karıştırılması sonucu ortaya çıkmaktadır 38. Ancak her iki yapı tipinin birbirinden ayrılmasını sağlayan bazı noktalar vardır. Öncelikle, camiler asıl amaç olarak ibadete, medreseler ise eğitime ayrılmışlardır 39. Camiler amaçları dolayısıyla tüm halka açıkken, medreseler belirli 33 İhsanoğlu, OALT, s.xlvi-ii; Aptullah Kuran, Anadolu Medreseleri, c. I, Ankara 1969, s.9; Ahmet Ocak, Nizamiye Medreseleri, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İnönü Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Bilim Dalı, Malatya 1993, s.188; Bayram, a.g.m., s Maqdisi, a.g.e., s.28; Pedersen, Maqdisi, Madrasa, s.1134; Vakıf müessesi ilk olarak Peygamberin ölümünden sonra hicri ilk asırda teşekkül etmiş, ikinci asrın son yarısında da hukuki şekli oluşmuş ve İslam topraklarnına süratle yayılmıştır. Bu konuda detaylı bilgi için bkz. Fuat Köprülü, Vakıf Müessesesinin Hukuki Mahiyeti ve Tarihi Tekamülü, Vakıflar Dergisi, sayı 2, Ankara 1974, s Nashabe, a.g.e., s.22; Tritton, a.g.e., s102. Bu noktada ileride de üzerinde duracağımız Nizamiye leri örnek olarak göstermek gereklidir. Detaylı bilgi için bkz. Ahmet Ocak, a.g.t. 36 Bayram, a.g.m., s Bkz. Uzunçarşılı, Niğde de Karamanoğlu Ali Bey Vakfiyesi, Vakıflar Dergisi, II/1974, s.59; Sadi Bayram-Ahmed Hamdi Karabacak, Sahib Ata Fahrüddin Ali nin Konya İmaret ve Sivas Gökmedrese Vakfiyeleri, Vakıflar Dergisi, sayı XIII, 1981, s.545; 38 Pedersen, Maqdisi, Madrasa, s.1126; Kazıcı, İslam Müesseleri..., s Pedersen, Mescit, s

23 bir kesme hasredilmiş ve özellikle de zaman içerisinde ilim taliplerinin sayısı arttığından, ileride Sahn ve Süleymaniye Medreseleri ni incelerken de göreceğimiz üzere medreselere girmek için bazı temel kriterler aranır olmuştur 40. Mescit ve camilerde genellikle Kur an, Hadis ve Tefsir gibi dini ilimler ön plandayken, medreselerde bu ilimlerin yanı sıra yoğun olarak fıkıh ilmi ve kısmi olarak da müspet ilimler okutulmuştur. Bahsettiğimiz farklılıkların bir kısmı da her iki yapı türünün mimari özellikleriyle ilişkilidir. Medreseler genel hatlarıyla, müderris ve talebelerle vakıfta görevli memurların içlerinde barındıkları ve bir avlu etrafına dizilmiş odalar zinciri şeklindedirler. Kendi aralarında kapalı ve açık avlulu medreseler şeklinde ikiye ayrılsalar da, amaç; kadronun yaşamını sürdürdüğü ve tahsil gördüğü bir ortam oluşturulmasıdır 41. İşte bu açıdan da medreseler ve camiler, amaçlarının şekillendirdiği mimarileri bakımından birbirlerinden ayrılırlar 42. B. XI-XIII. yy. larda Medreseler 1. Medreselerin Yaygınlaşması ve Nizamiye Medreseleri Selçuklular dönemine gelindiğinde, özellikle bilim ve sağlıkla ilgili müesseselerin yaygınlaştırıldığı görülür. Bağdat, Merv, İsfahan, Nişapur, Musul, Dimaşk, Kahire, Halep, Anadolu, Konya, Kayseri ve Malatya gibi şehirlerde medreseler ve hastahaneler açılmaya başlanmış ve bu yapılar kısa süre içerisinde ilim merkezleri haline gelmiştir 43. Bu merkezlerin en önemlisi ve hakkında en çok çalışılanı, kuşkusuz yukarıda da bahsettiğimiz Bağdat ta Nizâmü l-mülk (ö.485/1092) tarafından h /m tarihleri arasında kurulan Nizamiye Medresesi dir 44. Nişapur ve Bağdat la başlayan Nizamiye ağı, aslında iki temel amaca hizmet etmekteydi. Bunlardan biri, devletin memur ihtiyacının karşılanmaya 40 Pedersen, Some Aspects..., s.583; Ergün, a.g.m., s Medreselerin mimarisi hakkında detaylı bilgi için bkz. Hillerbard, a.g.m.; Suut Kemal Yetkin, İslam Ülkelerinde Sanat, Cem Yayınevi, İstanbul 1974; Oktay Aslanapa, Ortaçağın En Eski Yatılı İlim ve Kültür Müesseseleri, Türk Kültürü, sayı 12 (Ekim 1963) Ankara, s.34-43; Ali Saim Ülgen, Türk Mimarisinin Felsefi ve Estetik Özellikleri, Milletlerarası I. Türk Sanatları Kongresi, Ekim 1959, s ; Oktay Aslanapa, Osmanlı Devri Mimarisi, İnkılap Kitabevi, İstanbul Pedersen, Some Aspects..., s İhsanoğlu, OALT, s.xlii. 44 Pedersen, Maqdisi, Madrasa, s.1126; Goldziher, a.g.m., s.199; Baltacı, a.g.e., s.8. 13

24 çalışılması 45, diğeri ise Medrese nin kökenleri konusunda da üzerinde durduğumuz Fatımi ülkelerdeki Şii propaganda merkezleri haline gelen Dârü l-ilimlere karşı bir Sünni reaksiyon oluşturulmasıdır 46. Şiî propagandaya karşı bir taraftan devletin bütünlüğünü sergilemek, diğer taraftan da Sünni birliği sağlamak için kurulan bu yapılar, banilerine göre aslında herhangi bir mezhebi yaymak veya korumak amacıyla değil, sünni inanışı ve ilmi himaye edip geliştirilmek amacıyla yapılmışlardı 47. Sonuçta devlet desteğiyle ve isteğiyle kurulmuş olan bu eğitim müesseselerinin, İslam eğitim sistemine getirdiği en önemli yeniliklerden bir tanesi de medresedeki talebelerin harcamalarının müessesenin vakıfları tarafından karşılanmasıdır 48. Diğer taraftan, bu medreselerin kurulmasıyla devletin geliştirilmesi ve bütünlüğünün sağlanıp desteklenmesi amacının da bulunduğu gözardı edilmemelidir 49. Bağdat ta kurulan ilk Nizamiye nin müderrisliğine Ebu İshak Şirazi tayin edilmiş ve daha sonraları da Osmanlı medreseleri üzerinde yoğun etkisi olan Saadeddin Taftazani (ö.792/ ) burada müderrislik yapmıştır 50. Nizamiyelerde ne okutulduğu hakkında pek çok farklı görüş vardır. Bunlardan bir tanesine göre, Nizamiyeler sadece dini eğitim için kurulmuş yapılardı. Bunun da nedeni, bu kurumların fakihler tarafından oluşturulmaları ve böylelikle de aklî ilimlerin medrese dışarısına itilip, alimlerin evleri, rasathaneler ve hastahaneler gibi mekanlarda eğitilmeleridir 51. Başka bir görüşe göre ise, Nizamiyelerde dini ilimlerin yanı sıra tıp, astronomi, matematik, felsefe ve tarih gibi ilimler de okutulmuştur 52. Müfredatları konusunda ihtilaflar bulunan Nizamiyeler hakkında kesin olan nokta, buralarda Şafii 45 Ali Sevim, Erdoğan Merçil, Selçuklu Devleti Tarihi, TTK 1995, s.515; Ocak, a.g.t., s.206. İleride Sahn Medreseleri ni işlerken de göreceğimiz üzere, muhtemelen Fatih de medreselerini kurarken böyle bir politika izlemişti. 46 Ahmet Ocak, a.g.t., s.16-22; Kazıcı, İslam Müesseseleri..., s.231; Pedersen, Maqdisi, Madrasa, s.1126; Bayram, a.g.m., s.91; Nashabe, a.g.e., s Bayram, a.g.m., s.99; Ocak, a.g.t., s.191; Ahmet Çelebi, a.g.e., s ; Pedersen, Some Aspects..., s Pedersen, Maqdisi, Madrasa s.1126; Bayram, a.g.m., s.96, 99, 101; İbrahim Kafesoğlu, Selçuklular, İA (MEB) c. X, İstanbul 1980, s Kenan Yakuboğlu, Osmanlı Medrese Eğitimi ve Felsefesi, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dalı, İslam Felsefesi Bilim Dalı, İstanbul 1996, s Mecdi Efendi, Hadaikü ş-şakâik, İstanbul 1279, s İhsanoğlu, OALT, s.xlvi. 52 Kazıcı, İslam Müesseseleri Tarihi, s

25 fıkhının eğitiminin teşvik edildiğidir 53. Abbasi Halifesi el-mustansir ise h.658/m.1260 tarihinde Mustansiriyye ismiyle ilk defa dört mezhebin bir arada eğitiminin yapıldığı bir medrese kurmuştu Anadolu Selçuklu ve Beylikler Dönemi Medreseleri Nizamiyelerden sonra Irak ve Suriye de Nureddin Zengi 55 (ö.569/1173) ve Salahaddin Eyyübi nin 56 (ö.589/1193) çabalarıyla kurulan medreselerin sayıları giderek artmıştır. Kurulan medreseleri tek tek saymak konumuzun dışında kalmaktadır. Ancak, Osmanlı medrese geleneğini büyük ölçüde etkileyen Selçuklu ve Beylikler Dönemi Medreseleri nden kısaca da olsa bahsetmek gereklidir 57. Anadolu ya yapılan ilk Türk akımları Tuğrul ve Çağrı Bey ler dönemindedir 58. Yavaş yavaş Anadolu topraklarında ilerleyen Türkler, 1071 tarihinde yapılan Malazgirt Savaşı ndan sonra, Anadolu ya tamamen girmişler ve kısa sürede bu topraklarda siyasi birliği sağlamayı başarmışlardır 59. Sultan Alparslan ın kazandığı bu zaferi takip eden yıllar içerisinde Süleymanşah (ö.476/1086), Üsküdar a kadar ilerlemiş 60 ve geçtiği topraklarda ilim merkezleri kurulmaya başlanmıştır. Süleymanşah ın vefatının ardından, m yılları arası Anadolu Selçuklu Devleti sultansız kalmış ve Anadolu nun çeşitli yerlerinde müstakil beylikler ortaya çıkmıştır 61. Bu dönemde başlayan karışıklıklar, XII. yy. a kadar sürmüş ve doğal olarak da siyasi birlik sağlanana kadar ilim merkezlerinin 53 İhsanoğlu, OALT, s.xlvii; Bayram, a.g.m., s Pedersen, Maqdisi, Madrasa, s.1127; Ayrıca bkz. Pedersen, Mescid, s.52 ve Nashabe, a. g. e, s Detaylı bilgi için bkz. Coşkun Alptekin, Türkler, İA (MEB), cüz, İstanbul 1985, s Detaylı bilgi için bkz. Ramazan Şeşen, Eyyübiler, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (DİA), c. XII, İstanbul 1995, s Anadolu medreseleri üzerine çalışmalar yapan Aptullah Kuran ve Metin Sözen yazdıkları eserlerde, bu kurumların mimari yapılarından ve vakıflarından detaylı bir şekilde bahsetmişlerdir Aptullah Kuran, a.g.e.; Metin Sözen, Selçuklular ve Beylikler Devri Anadolu Medreseleri, İstanbul 1970; Ayrıca detaylı bilgi için bkz. Pedersen, Mescid, s.50-56; Ahmet Çelebi, a.g.e.; Nimetullah Akay, Anadolu Selçuklularında Eğitim Müesseseleri, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Harran Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tarih Bölümü Ortaçağ Anabilim Dalı, Şanlıurfa Bkz. Kafesoğlu, a.g.m., s Kafesoğlu, a.g.m., s Kafesoğlu, a.g.m., s Detaylı bilgi için bkz. İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Anadolu Beylikleri, Ankara 1984; dönemin eğitim kurumlarına etkisi açısından bkz. İhsanoğlu OALT, s.xli. 15

26 inşasına vakit ayrılamamış, ancak XIII. yy. a gelindiğinde medreselerin inşası hareketlenmiştir 62. Anadolu medreseleri genel itibariyle vakıf müesseseleri olarak kurulduklarından dolayı, devletin ileri gelenleri ve zengin kesim çok miktarda medrese kurmuş ve bu yapıların idari ve hukuki durumlarını kendi istekleri doğrultusunda medreselerin vakfiyeleriyle belirlemişlerdi 63. Bu vakfiyelerde, eğitim veren müderrislerin vazifeleri ve okutmaları istenen ilimler konusunda bazı bilgiler bulunmaktadır 64. Örneğin İzzeddin Keykavus II döneminde kurulan Konya-Karatay Medresesi nin (kuruluş tarihi 649/ ) vakfiyesinde müderrisin Hanefi olması ve medresede şeriat, hadis, usul ve füru ve hilaf ilimlerinde bilgili olması istenmektedir 65. Karamanoğulları dönemine ait Ali Bey Medresesi ve Anadolu Selçuklu veziri Sahip Ata tarafından kurulan 1271 tarihli Sivas- Gökmedrese nin vakfiyelerinde ise her iki medresenin de sadece ulum-u şeriyye ve aliye eğitimi için yapıldığı belirtilmektedir 66. Aynı devrede kurulan Kayseri Çifte Medrese ve Sivas Keykavus I Medreseleri iki medreseden oluşmuş komplekslerdir. Bu medreselerden birinin tıp medresesi olarak tahsis edildiği yapılan araştırmalardan anlaşılmaktadır 67. Bir taraftan eğitim kurumlaşarak düzenli bir sistem haline gelirken, eğitim seviyesinin yükseltilmesinde İslam dünyasının her tarafından çağrılan alimlerden de faydalanılmıştır. Anadolu yu bir ilim ve kültür merkezi haline getirmeye çalışan Anadolu Selçuklu ve Beylikler dönemi sultanları, çeşitli yerlerden ilim adamlarını ülkelerine davet etmişlerdir. Bir taraftan, Orta Asya ve İran dan gelen, diğer taraftan da Endülüs ve Mağrip ten başlayıp, Mısır ve Şam dan gelen alimlerin etkisi, Osmanlı dönemine kadar sürmüştür Aptullah Kuran, a.g.e., s Tekindağ, a.g.m., s.7; Atay, a.g.m., s.172; Bahaeddin Yediyıldız, Türk Kültür Sistemi İçinde Vakfın Yeri, (Çevrimiçi) history. hacettepe. edu. tr/archive/vakifkultur. html, Bu konuda detaylı bilgi için bkz. İbrahim Balık, Anadolu Selçuklularından Eğitim (Vakfiyeler Çerçevesinde), Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tarih Anabilim Dalı, Isparta Osman Turan, Celaleddin Karatay Vakıfları ve Vakfiyeleri, Belleten, c. XII, Ocak 1948, sayı 45, s İsmail Uzunçarşılı, Niğde de Karamanoğlu Ali Bey Vakfiyesi, Vakıflar Dergisi, sayı II, 1974, s.60; Bayram, Karabacak, a.g.m., s Metin Sözen, a.g.e., s ; Şerare Yetkin, Anadolu da Selçuklu Şifahaneleri, Tarih Kültürü c. I, Ankara , s İhsanoğlu, OALT, s.lv-lviii. 16

27 C. İlk Osmanlı Medreseleri Selçuklu ve Beylikler dönemiyle birlikte Anadolu da yayılmaya başlayan medreseler, Osmanlı döneminde hiyerarşik bir sınıflandırmaya tabi tutulmuştur. Bu eğitim ve öğretim müesseseleri Fatih Sultan Mehmed ile Kanuni Sultan Süleyman ın kurdukları medreselerle birlikte de hem eğitim, hem de idari bakımlardan olgunlaştırılmışlardır. İlk dönem Osmanlı Medreseleri nde genel olarak kendilerinden öncekilerin örnek alındığı ve daha da geliştirildiği görülür 69. Osmanlılar, fethettiği topraklardaki Anadolu Selçuklu ve Beylikler Dönemi nden kalan medreseleri, vakfiyelerinde değişiklik yapmadan kullanmaya devam etmiştir 70. Dolayısıyla da Sahn ve Süleymaniye ile birlikte zirveye ulaşan klasik dönem Osmanlı ilminin temellerinin bu dönemde atıldığı söylenebilir 71. Bu bakımdan, sözü geçen XV-XVI. yüzyıl medreselerini teferruatlıca incelemeden önce genel hatlarıyla kuruluş dönemi Osmanlı medreseleri ile buradaki eğitim kadrosu, okutulan kitaplar, eğitim yöntemleri ve tatil günleri gibi hususları çalışmamızın İlk Osmanlı Medreseleri adlı bölümünde incelemeyi uygun bulduk. Osmanlı eğitim sisteminde talebeler, medreselere gitmeden önce sıbyan mekteplerinde okurlardı. İslam ın ilk devirlerinde açılan Küttab lara benzeyen ve okuma çağına gelmiş 5-6 yaşlarındaki çocukların devam ettikleri ilk eğitim kurumları olan sıbyan mektepleri 72 ile ilgili hükümler, eğer müstakil birimler olarak yapılmışlarsa kendi vakfiyelerinde; bir külliye dahilinde bulunuyorlarsa külliyenin genel vakfiyesi içerisinde belirtilmiştir. Çoğunlukla birer derslikten meydana gelen bu eğitim kurumlarının içerisinde öğretmen odası, tuvalet ve oyun yerleri gibi bazı bölümler de bulunmaktadır. Osmanlı Devleti nin kuruluş döneminde inşa edilen çok sayıdaki sıbyan mektebinden ne yazık ki günümüze çok azı ulaşabilmiştir. Her ne kadar haklarında yazılmış kayıtlardan bazı bilgiler ediniyorsak da; sıbyan 69 Bazı araştırmacılar, Kuruluş dönemi medreselerini Anadolu Beylikleri dönemi medreslerinin bir devamı olarak kabul etmektedirler. Bkz. Adnan Adıvar, Osmanlı Türklerinde İlim, İstanbul 1970, s.12; Baltacı, a.g.e., s Detaylı bilgi için bkz. Ekmeleddin İhsanoğlu, "Osmanlı Eğitim ve Bilim Müesseseleri", Osmanlı Devleti Medeniyeti Tarihi, Ed. Ekmeleddin İhsanoğlu, 2. baskı, İstanbul 1999, c. I, s Ayrıca bkz. Zekai Atçeken, Konya daki Selçuklu Yapılarının Osmanlı Devrinde Bakımı ve Kullanılması, TTK, Ankara 1998; Köprülü, a.g.m., s Ekmeleddin İhsanoğlu, Osmanlı bilim ve Bilim Adamları, Yeni Türkiye Osmanlı Özel Sayısı, 33. Sayı, 2000, s Baltacı, a.g.e., s