EDİRNE ŞEHİR MERKEZİNDE Kİ SON TRİMESTER GEBELERİN SOSYODEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİ, YAŞAM KALİTELERİ, KAYGI DÜZEYLERİ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "EDİRNE ŞEHİR MERKEZİNDE Kİ SON TRİMESTER GEBELERİN SOSYODEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİ, YAŞAM KALİTELERİ, KAYGI DÜZEYLERİ"

Transkript

1 T.C. TRAKYA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ AİLE HEKİMLİĞİ ANABİLİM DALI Tez Yöneticisi Yrd. Doç.Dr. E. Melih ŞAHİN EDİRNE ŞEHİR MERKEZİNDE Kİ SON TRİMESTER GEBELERİN SOSYODEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİ, YAŞAM KALİTELERİ, KAYGI DÜZEYLERİ (Uzmanlık Tezi) Dr.Suna KILIÇARSLAN EDİRNE-2008

2 TEŞEKKÜR Uzmanlık eğitimimde ve tez çalışmam boyunca gösterdiği her türlü destek ve yardımdan dolayı tez danışmanım Dr. E. Melih Şahin e anabilim dalı başkanımız Dr. Nezih Dağdeviren e, eğitimimde emeği geçen fakültemizin diğer anabilim dallarında görevli hocalarıma, araştırma görevlisi arkadaşlarıma, tüm desteğinden dolayı sevgili aileme teşekkür ederim.

3 İÇİNDEKİLER GİRİŞ VE AMAÇ GENEL BİLGİLER...3 GEBELİK DÖNEMİ İLE İLGİLİ KURAMSAL BİLGİLER...3 GEBELİKTE MEYDANA GELEN PSİKOLOJİK DEĞİŞİKLİKLER...7 GEBELİKTE ANKSİYETE VE DEPRESYON...10 GEBELİKTE SOSYAL DESTEK...14 GEBELİK VE YAŞAM KALİTESİ...15 GEBELİKTE SAĞLIK HİZMETLERİ...18 AİLE HEKİMLİĞİNDE GEBELİĞE YAKLAŞIM...20 GEREÇ VE YÖNTEMLER...23 BULGULAR...26 TARTIŞMA...54 SONUÇLAR...68 ÖZET...71 SUMMARY...72 KAYNAKLAR...74 EKLER

4 SİMGE VE KISALTMALAR DSÖ : Dünya Sağlık Örgütü MOS SF 36 : Medical Outcomes Study Short Form 36 SİYK : Sağlığa ilişkin yaşam kalitesi STAI : State Anxiety Inventory TNSA : Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması TÜTF : Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi

5 GİRİŞ VE AMAÇ Aile toplumun vazgeçilmez, geleneksel ve sosyal kurumudur. Neslin devamı için, sağlıklı, sosyal değerlerle donanmış bireylerin yetiştirildiği bir ortam olması, aileye bir çok toplumda anlam kazandırmaktadır. Anne olabilmesi kadının en önemli özelliklerindendir. Neslin devamını sağlamasıyla gebelik, anne olmak, kadının hayatında önemli bir yere sahiptir. Gebelik, vücut görüntüsünde, sosyal ilişkilerde ve aile üyelerinin rollerinde değişiklik yapan bir durumdur. Bu durum gebelerin biyolojik durumunu etkilediği gibi psikolojik ve sosyal durumunu da etkilemektedir. Anne karnında gelişen bebeğin varlığı ve gebeliğe özgü fizyolojik değişimler psikolojik değişikliklerin kaynağını oluşturur. Üçer aylık üç dönemden oluşan gebelik, annenin bebeğini kabul etmesi, doğuma hazırlanması için aileye yeterli zaman vermektedir. Bu dönem ileride kurulması beklenen sağlıklı anne-çocuk ilişkisinin de temelini oluşturmaktadır. Gebelik dönemini sağlıklı ve rahat geçirmek kadın için ve doğacak çocuk için çok önemlidir. Hemen hemen bütün kadınlar doğumdan korkarlar. Doğumda ortaya çıkabilecek bir takım risklerin bebeğe zarar verebilme ihtimali anneyi strese sokar ve kaygılandırır. Ayrıca gebelik kadın vücudu için büyük bir yük ve stres oluşturur. Gebelik döneminde kadının vücudunda meydana gelen fizyolojik ve psikolojik değişiklikler sadece anneyi değil, çevresindeki insanları, eşini, ailesini, arkadaşlarını da çeşitli şekillerde etkileyebilir. Anne-baba olmaya geçiş dönemi olan doğum eylemi hem anneyi hem de babayı etkileyen 1

6 geçici bir durum ve değişikliktir. Hamilelik süresince, bebek aileye katılıncaya kadar aile gelişimsel kriz yaşar (1). Bu çalışmada Edirne Merkez de gebelerin sosyodemografik özelliklerini, kaygı düzeylerini, yaşam kalitesini araştırmak, çalışmanın sonunda da gebelikte ortaya çıkabilecek kaygıların giderilmesine, sağlıklı bir doğum yapmasına ve yaşam kalitesinin yükseltilmesine yardımcı olabilecek veri ve sonuçlara ulaşmak amaçlanmaktadır. 2

7 GENEL BİLGİLER GEBELİK DÖNEMİ İLE İLGİLİ KURAMSAL BİLGİLER Döllenme ve Gebeliğin Oluşumu Gebeliğin oluşumunda; erkek cinsel organı aracılığıyla vajene boşaltılan ya da başka yol ve yöntemle yumurta ile buluşan spermler adet döngüsündeki değişikliklere bağlı olarak spermlerin geçişini kolaylaştırıcı müküs değişikliklerinin ve hareketli kamçı bölümleri serviks yoluyla rahim içine girerler ve yumurtaya doğru ilerlerler. Döllenmenin olması için yumurtanın ovulasyondan sonra 12 saat içinde spermle karşılaşması gerekir. Çok sayıda sperm yumurtaya gelir. Bunlardan birisi yumurtanın içine girme başarısına ulaşır. Yumurta ile spermin birleşmesine döllenme denir. Döllenmiş yumurtaya ise zigot adı verilir. Döllenme sırasında cinsiyetini belirleyecek kromozal yapı da belirlenmiştir. Döllenmiş yumurta uterusa doğru ilerlemeye başlar. Mitozla önce morula sonra blastosist meydana gelir. Blastosist 3. gün uterus kavitesine ulaşır, 24 saat kadar kavitede serbest kaldıktan sonra implantasyon başlar. İmplantasyonun gerçekleşmesi için endometrium hazırlanmış olmalıdır. İmplantasyon uyarısından kaynaklanan endometriyumun hücresel ve vasküler değişiklikleri desidual reaksiyon adıyla tanımlanır. Gebeliğin devamı için yeterli progesteron desteği ve zigottan gelen erken parakrin işaretler var olmalıdır(2,3-4). 3

8 Gebelikteki Hormonal Değişiklikler Gebelikteki endokrin değişiklikler, hem miktar hem de genişlik olarak endokrinolojide benzersiz ve anıtsaldır ve istisnasız fetal-plasental fonksiyonların direkt ya da indirekt sonucu olarak yavaş yavaş gelişir. Dolayısıyla embriyo-fetus gebeliğin endokrin ortamının sorumlusudur. Desidua başlangıçta embriyonun beslenmesi için kaynak görevi yapar daha sonra trofoblastik işgal fetus ve anne arasında vasküler bağlantılar kurar. Trofoblastlar iki farklı tabakaya farklılaşır; sitotrofoblast ve sinsitotrofoblast. Sinsitotrofoblast hücreleri tarafından salgılanan HCG gebeliğin 9. gününde anne plazmasında saptanabilir. Erken gebelikte salgılanmaya başlayan HCG hızla artar, haftalarda pik değerlere ulaşır, sonra azalır, plato çizer ve tüm gebelik boyunca aynı seviyelerde devam eder. HCG korpus luteumun işlevinin devam etmesini sağlar, bu etkiyle korpus luteumdan estradiol ve progesteron salgılanır, daha sonra plasenta bunları yeteri kadar üretmeye başlayınca HCG geriler. Başarılı implantasyon, fetusun ilk tutunması ve uzun erimli varlığını sürdürmesi için progesteron vazgeçilmez bir maddedir. Progesteron daha sonra prolaktin salgılanmasını indükler. Aktarıldığı fetusta kortizol, aldesteron sentezi için sübstrat olarak kullanılır. Plasental progesteron, artmış angiotensin II yapımı ile indirekt olarak maternal aldesteron sekresyonunun, normal bir erkeğe veya gebe olmayan kadına göre 20 kat veya daha fazla artmasını sağlayan bir uyaran görevi görür. Prostaglandin üretimini ve uterus kasının oksitosin yanıtını inhibe ederek gebeliğin devamı üzerine katkıda bulunur. Meme bezi gelişmesini uyarır, süt salgı kapasitesini arttırır. Böylece progesteron gebeliğin hakim hormonudur (3). Gebelik boyunca östrojen üretimi de artar. Östrojen yapımı C19 steroidlerinin plasental aromatizasyonu ile gerçekleşir. C19 steroidleri öncelikle fetal adrenal bezlerden üretilirler (2). Gebe bir kadında üretilen östojen miktarı gebe olmayan bir kadının üç yılda ürettiği miktara eşittir. Progesteron hormonu da gebe bir kadında gebe olmayan bir kadına göre 10 kez daha fazladır. Östrojen uterus kaslarının büyümesini, pelvis eklemleri ve bağlarında gevşeme ve yumuşama yapar. Memenin kanal sisteminin büyümesini arttırır (3). Gebelikte Genital Organlardaki Değişiklikler Uterus: Gebelik boyunca uterusun büyüklüğünde, ağırlığında, kalınlığında, yumuşaklığında, pozisyonunda ve ligamentlerinde değişiklikler olmaktadır. Ağırlığı gram olan uterus doğuma yakın grama ulaşmaktadır.hamilelikten önce 1.5 cm 4

9 olan uterus duvarının kalınlığı artarak 2.5 cm e ulaşır. Fetüsün büyümesi ve amniyos suyunun artması ile myometrium gerilip incelir Serviks: Gebelik esnasında servikste belirgin yumuşama ve siyanoz gözlenir. Döllenmeden hemen sonra çok kalın mukus tıkaç servikal kanalı kapatır. Gebelik ilerledikçe servikal kanalda parmak ucunun girişine izin verecek kadar belirgin bir genişleme olabilir. Servikal mukus: Gebelikte servikal mukus kıvamında değişim olur. Gebe kadınların büyük çoğunluğunda, servikal mukus kuru bir cam yüzeye yayılıp kurutulduğunda progesteronun tipik etkisi ile parçalı kristalleşme veya boncuk şekli ile karakterize bir görünüm alır. Bazı kadınlarda, kristallerin dallanması veya eğrelti otu şekli gözlemlenir. Overler: Gebelikte ovulasyon gerçekleşmez ve yeni folikül gelişimi bir süreliğine durur. Vajina ve Perine: Vulva ve perine kaslarında ve deride damarlanma artışı ve hiperemi gelişir ve bu yapılarda normalde bol miktarda bulunan bağ dokusunda yumuşama olur. Artmış damarlanma vajinayı belirgin olarak etkiler. Bol miktardaki salgılar ve vajinanın gebelik boyunca tipik özelliği olan mor rengi hiperemiden kaynaklanmaktadır. Gebelik boyunca vajinal salgılar da bol miktardadır. Kalın ve beyaz bir akıntıdan oluşur. Ph sı asidiktir ve 3,5 ile 6 arasında değişir (5,6). Gebelikte Sık Rastlanan Şikayetler Gebelik döneminde bazı yakınmalar sık görülür. Bunlar; Bulantı-Kusma: Bu şikayetler gebeliğin ilk yarısı boyunca olağandır. Ortalama 14. haftaya kadar devam eder. Bulantı, kusma genellikle sabahları daha kötüdür. Fakat gün boyunca devam edebilir. Lacroix ve arkadaşları (7), gebe kadınların dörtte üçünün bulantı ve kusma şikayetlerinden bahsettiğini ve ortalama 35 günde bu şikayetlerin geçtiğini saptamıştır. Bu kişilerin yarısı gestasyonun 14. haftasıyla, %90 ı ise 22. haftasıyla beraber bu şikayetlerden kurtulur. Mide Yanması: Bu semptom, gebe kadınlarda en sık karşılaşılan semptomlardan biridir. Nedeni, muhtemel olarak midenin uterus nedeni ile yukarı hareket etmesi ve sıkışması ile birlikte alt özefageal sfinkterin gevşemesidir. Kabızlık: Bağırsak hareketlerinin azalması neden olabilir. Hareketsiz hamilelerde kabızlık daha büyük oranda görülür. 5

10 Hemoroid: Genişlemiş uterusun venöz dönüşü tıkaması sonucu rektal venlerdeki artan basınca ve gebelik sırasında kabızlığa olan yatkınlığa bağlıdır. Pollaküri: Doğuma yakın aylarda uterusun idrar torbasına baskı yapmasına bağlı olarak idrar torbasının tam boşalamaması sonucu oluşur. İdrar yolu enfeksiyonu sık gelişebilir. Baş Ağrısı: Emosyonel olaylar veya sinüzite bağlı baş ağrısı meydana gelebilir. Ayrıca preeklampsi veya eklampsi belirtisi olabilir. Ödem: Uterusun yaptığı baskı venöz dolaşımın bozulmasına ve bacaklarda şişmeye neden olur. Bu bulgu preeklampsi belirtisi de olabilir. Göğüslerde Hassasiyet: Gebelikte hormon salınımında artma, fizyolojik olarak göğüslerde meydana gelen değişiklikler hassasiyete neden olur. Yorgunluk: Gebeliğin erken dönemlerinde birçok kadın yorgunluktan şikayet eder ve uyku için daha fazla zaman ister. Bu durum genellikle gebeliğin dördüncü ayıyla beraber kendiliğinden düzelir ve özel bir nedeni yoktur. Progesteronun uyku getirici etkisine bağlı olabilir. Tablo 1. Gebeliğin Semptomları 1. Amenore 2. Bulantı, kusma 3. Göğüslerde gerginlik 4. Bebeğin hareketlerini hissetmek 5. Boşaltım sistemine ait bulgular 6. Konstipasyon 7. Kilo alma 8. Yorgunluk, halsizlik 9. Tırnaklarda kırılma Bel ve sırt ağrısı: Postür bozukluğu, vücut ağırlığının artışı gibi nedenler bel ağrısına yol açabilir. Orvieto ve arkadaşları 449 kadın üzerinde yaptıkları bir çalışmada, sırt ağrısının gestasyon süresi ile beraber arttığını göstermiştir (7). Aşerme ve Pika: Hamilelikte alışılmış olmayan şeylerin yenmesi eğilimidir. Bazen hamilenin yemek istediği yiyecekler, normal ama bulunması güç şeyler olabileceği gibi, yenilmesi olağan olmayan şeyler de olabilir. Buz, toprak, nişasta gibi yiyecek olmayan 6

11 maddelere karşı istek olabilir. Eğer garip yiyecekler diyette baskın hale gelirse demir eksikliğine ve bağırsak parazitlerinin oluşumuna neden olur. Bacak Krampları: Gebelik sırasında büyüyen uterusun bacak sinirlerine bası yapması, kalsiyum yetersizliği krampa neden olur (7). Tablo 2.Gebeliğin Bulguları (7) 1. Bazal vücut ısısında artma 2. Ciltte değişiklikler (Gebelik maskesi, linea nigra, strialar, telenjektazi) 3. Hirşutizm 4. Göğüslerde değişiklikler 5. Karında genişleme 6. Pelvik değişiklikler 7. Vajinada damarlaşmadan dolayı renk değişikliği 8. Vajinal akıntı, lökore 9. Servikal değişiklikler (siyanoz ve yumuşama, damarlaşmada artma) 10. Corpus uteride düzensizlik GEBELİKTE MEYDANA GELEN PSİKOLOJİK DEĞİŞİKLİKLER Gebelik dönemi birçok insan için özel bir dönem olarak kabul edilmekle birlikte, yeni doğan çocuğunu kucağına alma beklentisi içinde olan anne için aynı zamanda ruhsal bozuklukların gelişimi için riskli bir dönem olmaktadır. Gebelikte sadece fizyolojik değişiklikler değil psikolojik ve sosyal değişiklikler de eşlik eder. Gebelerde fizyolojik değişikliklerin görülmesi, hızlı hormonal değişimlerin olması, duygu durum ve diğer psikiyatrik sendromların ortaya çıkmasının bir nedeni olarak ileri sürülmektedir.(8). Gebelik birçok anlam içerir. Gebe kadının bu dönemdeki reaksiyonları mutluluk, iğrenme, öfke, kaygı, korku ve depresyon olarak sıralanabilir. Çocuk sahibi olma içgüdüsü farklı bir psikodinamiktir; kadın sevdiği bir partnerden bir şey yaratmak, yeni bir yaşam kurmak, kendine ait bir arkadaş ister (9). İkinci trimester ebeveynler için genellikle mutlu zamandır. Gebe kadın çocuğun durumu üzerine odaklanmıştır ve bebeği kabul etme düşünceleri içerisindedir. Üçüncü trimester başladığında artmış bir şekilde çocuğun koruyuculuğunu üstlenir, kaybetme korkusu hissederek hassaslaşabilir (10). Gebeliğin her döneminde görülen fizyolojik ve psikolojik tepkiler farklı olabilir. Gebeliğin ilk dönemlerinde bedensel düzenlemeler üzerinde yoğunlaşılır; sabah 7

12 bulantısıyla baş etme, meme hassasiyeti, fiziksel değişiklikler, cinsellik, diyet ve egzersiz. Gebelik sırasında, gebe kadın hem fiziksel hem de fizyolojik sınırlardaki değişikliklere ayak uydurmalıdır(11). Hamileliğin ilerleyen dönemlerinde alınan kilolar kadının görünümünü değiştirdiği için bazı kadınlar bundan olumsuz etkilenip eşlerinin kendilerini beğenmeyeceği endişesine kapılabilirler(10). Kadın gebelik boyunca uyku ve yeme düzenindeki değişikliklerle, bulantı, kusmayla, cildindeki renk değişiklikleri, büyüyen memeler ve kilo artışıyla baş etmeye çalışır; kendini şişman hissedebilir ve fiziksel olarak tekrar eski haline dönüp dönmeyeceği konusunda endişe taşıyabilir. Çoğul gebeliği olan kadınların vücut imajı konusundaki kaygı ve anksiyeteleri daha fazladır(1,10). Kariyer sahibi kadınlarda annelik durumu ikilem yaratabilir; çocuğun doğumu ile kariyerin nasıl etkileneceği konusunda kaygılanabilir (10). Gebelik basit kıskançlık duygusunu uyardıkça gebe olan çalışan kadınlar, işlerini ve dış sorumluluklarını boşlamak için ince yollarla cezalandırıldıklarını düşünmektedirler (11). Hamileliğin son dönemi yaklaştıkça doğum korkusu başlar. Bebeğin normal olup olmayacağı, sağlıklı, problemsiz bir doğum yapıp yapmayacağı endişesi içerisine girer. Doğum esnasında çekeceği acıların düşüncesi bile gebe kadının büyük bir kaygı yaşamasına neden olabilmektedir. Bir an önce doğum yapıp, sağlıklı bir duruma bebeği ile birlikte kavuşmak ister (12). Gebelik çoğu kadın için stres faktörüdür. Gebelik sırasında ve doğum sonrasında kadının anneliğe uyum sağlamaya çalışması, stresin asıl kaynağıdır. Bunun yanı sıra çevrenin kadından iyi bir anne olmasını beklemesi stresi arttırır (13). Gebelik ve doğum kadının yaşam süresinde fizyolojik olay olarak görülmekle birlikte gebe ve ailesi için ciddi biyopsikososyal adaptasyon gerektiren yaşam dönemidir. Gebelik, kadının biyopsikososyal dengesinin bozulduğu, aile ve işyerindeki rollerinin değiştiği, bebek ve anne arasında ebeveynlik ilişkisinin kurulduğu yaşam krizi olarak tanımlanmaktadır (14). Çok sayıda araştırmacı tarafından gelişimsel bir kriz yada kritik bir faz olarak değerlendirilen gebeliğin kadın yaşamındaki yeri kuşkusuz çok önemlidir. Bibring ve arkadaşları gebeliğin bir kadını geri dönüşümsüz olarak etkilediğini ve kalıcı bir psikolojik değişiklik yarattığını söylemişlerdir (14). Kadının kendi yaşam özgeçmişinde anne ve babası ile ve ailesi ile ilgili yaşadıkları duygular, tutumlar ya da örselenmeler; hamileliğe ilişkin tutumlarda etkilidir. Hamilelik bir neşe, doyum, olgunluk, kendini gerçekleştirme ve mutluluk kaynağı olabildiği gibi; endişe, kaygılı bekleyiş, emosyonel yüklenme de yaratabilir. Gebelik duygusu kendini 8

13 gerçekleştirme yanında, yaşamda değer yargılarını, sistemlerini geliştirme, aktarma duygusu da verir (10). Gebe kadınların gebeliğe karşı tutumlarını etkileyen bazı faktörler vardır. Bu faktörler; gebenin kendi bireysel ve kişisel deneyimleri, kültür düzeyi, yaşam felsefesi, ailedeki mutluluk derecesi, ailedeki bireylerin gebeliğe karşı tutumları, ailenin sosyal ekonomik yapısı, anneliğe hazırlıklı olma, önceki ruhsal hastalıklar, önceki abortus, gebelikte medikal olarak yüksek risklerin olup olmadığı, ailedeki çocuk sayısı, gebeliğin istenen ya da istenmeyen, planlanmış ya da planlanmamış olmasıdır (8,11). Gebenin kendi bireysel ya da kişisel deneyimleri gebeliği olumlu ya da olumsuz etkileyebilir. Daha önceki gebeliklerinde zorluklar yaşamış olan kadınlar bu dönemde aynı olumsuzlukların tekrarlanabileceği endişesi içinde olabilirler. Oysa rahat bir hamilelik geçirmiş kadınlar ise daha az kaygı duyacaklardır. Çünkü daha önceki hamilelik deneyimi oldukça olumludur. Kültür düzeyi daha yüksek olan kimselerin gebelik ve doğum hakkında daha önceden bilgi sahibi olma ihtimali daha fazladır. Bu konu ile ilgili yayınları okuyup bilgi edinebilmektedirler. Başına gelecekleri önceden bilen kişi buna hazırlıklı olur, neyin normal, neyin anormal olduğunun bilincindedir. Ailedeki mutluluk derecesi, kadının hamileliği kabullenmesi ile doğrudan ilgilidir. Mutlu, huzurlu, sevgi dolu bir aileye sahip olan kadın, bebek ile ilgili mutluluklarının çoğalıp aileye yeni bir fert dünyaya getirmekten sevinç duyacaktır. Ailesinde sorunlar yaşayan kadın ise bu sorunlarını bir de bebek dünyaya getirerek arttırmak istemeyebilir. Bu da gebeliğinde normal yaşaması gereken fizyolojik değişiklikleri çok yoğun yaşamasına neden olabilir (1,8,15). Ailedeki bireyler kadının gebeliğini kabullenmiş ve bunu sevinçle karşılamışlarsa, gebe kadın bu durumdan daha büyük mutluluk duyabilir. Bu onun daha rahat gebelik geçirmesine yardımcı olacaktır. Aile tarafından tepkiyle karşılanan, istenmeyen, olumsuz tepkilere yol açan hamilelikte ise, kadın daha endişeli, tedirgin olacaktır. Ekonomik yönden geçim sıkıntısı çeken ailelerde yeni bir bebek haberi, çoğunlukla geçim sıkıntısını arttıracağı düşüncesi ile endişeli karşılanabilir. Oysa ki, ekonomik durumu daha iyi olan ailelerde aynı bebek haberi büyük sevinçle karşılanabilir. Bu endişenin olmaması gebe kadını bir ölçüde olsa rahatlatabilir (1,8,11). 9

14 Eğer kadın çok fazla çocuğa sahip değilse gebeliğini kabullenmesi daha kolay olacaktır. Çok fazla çocuk olması durumunda kadının gebeliğini kabullenmesi güçleşebilir (11,15). Planlanmış gebeliklerde genellikle kadın ve aile gebelik haberine hazırlıklıdır ve bu haber onları mutlu eder. Kadının gebeliğini kabullenmesi oldukça kolaylaşmıştır, endişesi azalmıştır. Mutlu bir bekleyiş süreci içine girer. Planlanmamış bir gebelik aile tarafından önce şaşkınlıkla karşılanır. Eğer bebek istenen bir bebek ise, gebelik haberi aileye sevinçli bir haber olarak verilir. Ama istenmeyen bebek haberi, aileyi mutsuz edebileceği düşüncesiyle kolay kolay verilmeyebilir (1,11-16). GEBELİKTE ANKSİYETE VE DEPRESYON Gebelik dönemi kadınların ruhsal olarak en hassas oldukları ve bu nedenle psikiyatrik hastalık riskinin arttığı bir dönemdir (17). Gebelik ve doğum önemli biyolojik değişikliklerin yaşandığı fizyolojik bir süreç olduğu kadar, erken gelişim dönemlerine ilişkin bastırılmış ve çözülmemiş çatışmaların yeniden gündeme geldiği karmaşık psikolojik bir süreçtir. Bir çok kadın gebelik ve doğuma bağlı olarak oluşan fizyolojik, psikolojik, sosyal değişimlere kolaylıkla uyum sağlarken, bazı kadınlarda hafif, orta, şiddetli düzeylerde ruhsal hastalıklar ortaya çıkmaktadır (18). Gebeliğin ruhsal bozukluklar için koruyucu bir dönem ya da kendini iyi hissetme dönemi olduğu savı son yıllarda kabul görmemektedir, gebe olan ve olmayan kadınlarda depresyon görülme sıklığı benzerdir (Altshuler ve Szuba 1994) (15). Gebelik ve sonrası duygu durum bozuklukları, çok sayıda gebeyi etkilemekte ve sık karşılaşılan obstetrik komplikasyonlardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Gebelik dönemi, kadınlarda depresyonun başlaması açısından yüksek riskli dönemdir. Hemen hemen hiçbir yaşam olayı, gebelik ve doğumun neden olduğu nöroendokrin ve psikososyal değişikliklerle kıyaslanamaz (16,19). Bu dönem kadınların ruhsal olarak en hassas oldukları ve bu nedenle psikiyatrik hastalık riskinin arttığı dönemdir (17,20). Üreme hormonları duygudurumu hem doğrudan hem de nörotransmitterler, nöroendokrin ya da sirkadiyen sistemler aracılığıyla dolaylı olarak etkileyebilir. Gebelikte, doğumdan sonra üreme hormonlarında ortaya çıkan değişiklikler, sirkadiyen sistemi etkileyerek duygudurum belirtilerine yol açabilir (21). Anksiyete çoğu zaman bilinç dışı çatışmaya bağlı, nesnesi belli olmayan ve birey tarafından tanınamayan içsel tehdit ya da tehlikeye karşı yaşanan bunaltıdır. Anksiyeteli bir 10

15 kişi belirsizlik ve yardımsızlık duygusuna eşlik eden belli olmayan bir gelecek korkusu ya da endişe duygusu yaşar. Belirsiz olayların bilişsel değerlendirmesiyle anksiyeteye verilen tepki arasında ilişki olduğunu vurgulayan bazı çalışmalar da mevcuttur (22). Anksiyete yaşayan bireyde belirsizlik bir tehlike olarak algılanabilir. Böylece, belirsizlik durumu anksiyeteyi, anksiyete düzeyinin yüksek olması da belirsizliği arttırabilir (22). Gebede meydana gelen fizyolojik değişimler, psikososyal değişimler, komplikasyonlar anne adayında anksiyeteye yol açabilir. Doğumda meydana gelebilecek aksilikler, bebeğini doğumda kaybetme ihtimali hemen hemen bütün kadınlarda anksiyeteyi arttırmaktadır (15). Tıbbi öyküde ruhsal bozukluk olması, sosyal destek zayıflığı, evlilik problemleri, kötü yaşam deneyimleri ve gebeliğe karşı ambivalan tutumlar gibi birçok psikososyal risk faktörü de gebelik ve postpartum dönemde ruhsal bozukluk gelişimini etkilemektedir (23). Ayrıca yetersiz beslenme, yetersiz sağlık bakımı, alkol ve madde kullanımı gibi zayıf sağlık davranışları da gebelikte anksiyete ve depresyon ile ilişkilidir (16). Depresyon, derin üzüntülü bir duygu durum içinde düşünce, konuşma ve hareketlerde yavaşlama ve durgunluk, değersizlik, küçüklük, isteksizlik, karamsarlık duygu ve düşünceleri ile fizyolojik işlevlerde yavaşlama gibi belirtileri içeren bir durumdur (22). Gebelikte major depresyon ve psikoz gibi ciddi psikiyatrik bozuklukların insidanslarının azaldığı ya da değişmediği bulunmuştur (14). Ancak hafif düzeyde depresyon, anksiyete gibi semptomların insidansının gebelikte arttığı bildirilmiştir(14). Bu çalışmaların ışığında şunları söylemek mümkündür: 1. Anksiyete artışı tipiktir, anksiyetenin özelliği kadının kendisinden çok fetusa odaklı olmasıdır. 2. Kendi içine dönme ve kendi kendisiyle uğraş artar. 3. Artan bağımlılık gereksinimi meydana gelebilir. İlkel savunmalar ve birincil süreç düşüncesine doğru değişim bildirilmiştir (14). Çeşitli izleme çalışmaları gebelik sırasında depresyon insidansını %10 ile %18 olarak vermektedir. Doğum öncesi depresyon doğum sonrası depresyon kadar şiddetli değildir ve normalde ilk 3 aylık dönemde görülür (24,25). Gebelik, postpartum dönem ve gebe olmayan kadındaki depresyon prevalansının benzer olduğu bilinmektedir (24,26). Depresyon veya premenstrüel disforik bozukluk öyküsü, genç yaş, kısıtlı sosyal destek, yalnız yaşama, çok çocuklu olma, istenmeyen gebelik, evlilik çatışmaları ve gebelikle ilgili kararsızlık gibi faktörler gebelik sırasında ve postpartum dönemde 11

16 depresyon gelişme riskini arttırır (24,26). Genç yaşta gebelik anne adayı ve onun ailesine benzersiz psikolojik zorluklar getirir. Gebeliğin zorluklarına bir de ergenliğin gelişimsel zorlukları da eklenince psikopatoloji riski artar. Örneğin depresyon yaygınlık oranı gebe genç kızlarda ikinci ve üçüncü trimesterde daha da kötüleşen depresif semptomlarla birlikte yüksektir. Genç anneler özkıyım riski artış göstermeye eğilimlidir (11). Antenatal fazda depresyon öyküsünün olması gebelik ve loğusa döneminde depresyon gelişiminin en önemli belirleyicisidir (11,24). Çeşitli araştırmalarda gebelikteki anksiyete ve depresif semptomların postpartum depresyonu öngörmede en güçlü belirleyiciler olduğu vurgulanmaktadır. Postpartum ilk 6 haftada deprese olan kadınların yarısında prepartum depresif semptomlar bildirilmiştir (25). Önceki gebelikte depresyon öyküsü varsa sonraki gebelik ve doğumlarda % oranında tekrarlama riski vardır (8). Diğer yandan gebeliklerin % 15 i düşük ile sonuçlanır. Düşük sonrası gelişen depresyon şiddeti ile gebelik ayı arasında ilişki vardır. Düşük yapanlarda bir sonraki gebelikte de depresyon görülme riski artar (15). Gebelik boyunca sosyodemografik ve obstetrik değişkenlerin depresyon, anksiyete ve ruhsal bozukluklara yol açması preeklampsi, plesental anormallikler, düşük doğum ağırlığı, erken doğum, fetal stres gibi riskleri arttırır (16,27). Hirshfeld-Becker ve arkadaşları yaptıkları çalışmalarında gebeliklerinde strese maruz kalan annelerin çocuklarında anksiyete bozukluğu geliştirme riskinin daha yüksek olduğundan söz etmişlerdir (20). Yine bu konuyla ilgili yapılan çalışmalarda annelerde oluşan ruhsal bozuklukların çocuğun gelişimi ve anne-çocuk arasındaki duygusal ilişki üzerine olumsuz etkileri olduğu gösterilmiştir (20). Gebelikte depresyon varlığı ihmal edilemez bir gerçektir. Ortaya konmuş birçok risk faktörlerinin olmasına karşın gebelik ve gebelik sonrası depresyon etyolojisi belirsizliğini korumaktadır. Depresyon atağına yönelik koruyucu önlemler ve erken tedavi, semptomların ağırlığını azaltmakta, anne ve bebek üzerinde olabilecek olumsuz etkilenmeleri sınırlamaktadır (19). Gebelik sırasında depresyon tanısı koymak zordur. Bu dönemdeki kadınlarda sık görülen libido değişiklikleri, yorgunluk, iştahsızlık ve uyku problemleri, asabiyet gibi somatik belirtileri depresif semptomlardan ayırt etmek zordur. Oysa gebeliğin genel somatik şikayetleri, alışılmış depresyon derecelendirme ölçeklerine göre (Beck Depresyon Envanteri, Hamilton Depresyon Derecelendirme Ölçeği, Epidemiyolojik Araştırmalar Merkezi Depresyon Ölçeği gibi) depresyon semptomları kadar düşüktür. Gebe kadınlar 12

17 tarafından belirtilen depresyon semptomları, tedavi edildikleri doğum uzmanları tarafından, normal gebeliğe bağlı şikayetlerle karıştırılabilir (11,27). Hamilelik esnasında duygudurum veya anksiyete yakınmaları rutin obstetrik kontrol sırasında nadiren ortaya çıkar (8). Ayrıca gebelik ve postpartum dönemde sık görülen gestasyonel diabet, anemi, tiroid fonksiyon bozukluğu gibi tıbbi bozuklukların depresif semptomlara neden olabileceği göz ardı edilmemelidir (17). Gebelikteki diğer bir zorluk ise halen anti depresan sağaltımı alanların gebe kaldıkları zaman sağaltımlarını erken kesmeleridir. Gelişmiş toplumlarda bile planlanmamış gebelik oranı % 50 ye yakındır. Çoğu gebe kadın bebek mi yoksa ilaç mı? sorusuna ilacı kesme ile yanıt vermektedir. Bu durumda gebelik sırasında depresyonda alevlenme ya da yineleme riski doğmaktadır. Özellikle de sağaltım kesildikten sonra ilk 8 hafta alevlenme görülmesi açısından en riskli dönemdir. Sağaltılmayan depresif dönemlerde özellikle özkıyım görülme riski artar. Gebelik sırasında sağaltılmayan depresyonların yetersiz beslenme ve uykusuzluğa bağlı olarak erken doğum, düşük doğum kilosu ve neonatal sorunlarla birlikte sigara ve alkol kullanımında artışa yol açtığı bildirilmektedir. Gebelik depresyonunda görülen nöroendokrin değişikliklerin fetusa etkileri de tam olarak bilinmemektedir (15). Cinsiyetin anksiyete bozuklukları üzerine büyük etkisi vardır. Kadınlarda anksiyete gelişme olasılığı erkeklere oranla %85 daha fazladır. Kadın üreme yaşamı boyunca üreme hormonlarındaki dalgalanmaların anksiyete gelişiminden sorumlu olduğu düşünülmektedir. Anksiyete bozukluğu olan kadınların gebelik ve doğum sonrası dönemde hastalık belirtilerinde belirgin değişiklikler ortaya çıkar. Gebeyi en fazla rahatsız eden anksiyete bozukluklarının başında panik bozukluk gelir. Gebelikte panik bulgularındaki değişiklikler gebeliğin fizyolojik değişiklikleri ile açıklanmaya çalışılmaktadır. Gebeliğin ve doğum sonrası dönemin panik bozukluğuna etkileri ile ilgili olarak ilk olgu bildirimlerinde gebeliğin koruyucu etkisi olduğu, doğum sonrası dönemin ise panik bozukluğu riskini ve ciddiyetini arttırdığı bildirilmiştir. Daha sonraki çalışmalarda ise gebelik boyunca panik bozukluğunun değişik gidişleri olabileceğinden söz edilmiştir. Birçok yazar gebelikte panik bulgularındaki değişiklikleri gebeliğin fizyolojik değişiklikleri açıklamaya çalışmışlardır. Gebelikte oluşan fizyolojik değişiklikler, panik bozukluğunda sempatik sinir sistemi işlevinin noradrenerjik kontrolünün daha labil hale gelmesini önleyerek, panik atak sırasında görülen paroksismal sinir sitemi aktivitesinin ortadan kaldırılmasına yardımcı 13

18 olabilir. Tüm bu fizyolojik değişiklikler, panik bozukluğunun gebelik sürecindeki değişikliklerinden sorumlu olabilir (20). GEBELİKTE SOSYAL DESTEK Gebelik esnasında oluşan fizyolojik ve psikolojik değişiklikler ailenin ve kadının anksiyetesini arttırır. Bu anksiyete ve stres kriz oluşumuna sebep olup ailedeki dengeyi sarsabilir (28). Anne baba olmaya geçiş dönemi olan doğum eylemi, hem anneyi hem de babayı etkileyen geçici bir durum ve değişikliktir. Gebelik süresince, bebek aileye katılıncaya kadar aile gelişimsel kriz yaşar. Gebelik boyunca eşle, diğer çocuklarla ve geniş ailede diğer fertlerle olan ilişkiler etkilenebilir. Artmış bir gerginlik oluşur. Bu gerginlikle baş edebilme yeteneği doğrudan anne ile yakın bir ilişki, mutlu bir aile yaşamı, eşle iyi geçinmek ve ekonomik güvenlikle ilişkilidir (1,29). Ailedeki mutluluk derecesi, kadının gebeliğini kabullenmesi ile doğrudan ilgilidir. Mutlu, huzurlu, sevgi dolu bir aileye sahip olan kadın, bebek ile bu mutluluklarının çoğalıp aileye yeni bir fert dünyaya getirmekten sevinç duyacaktır. Ailesinde sorunlar yaşayan kadın ise bu sorunlarını bir de bebek dünyaya getirerek arttırmak istemeyebilir. Bu da gebeliğinde normal yaşanması gereken fizyolojik değişiklikleri çok yoğun yaşamasına neden olabilir (1,28). Gebe kadınların çoğu hem biyolojik hem de psikososyal ihtiyaçlara sahiptir. Kendisinden başka çevresinde bulunan ve onun için önemli olan kişilerce de gebe olduğunun bilinmesinden ve istenmiş olmasından emin olmak ister. Bu durumu eşine açık ya da kapalı bir şekilde ifade edebilir. Bu tür davranışlar kadının desteğe olan gereksinimini ortaya koymaktadır (30). Araştırmalar gebelik döneminde kadının ev ve iş ortamında, sosyal ilişkilerinde desteklenme gereksinimini kuvvetlendirir; desteklendiğini hisseden gebe kadının yaşamı olumlu yönde etkilenirken, gebelik sırasındaki kişiler arası çatışmalar, gebelikte ortaya çıkan emosyonel değişiklikler tarafından ağırlaştırılabilir(31). Araştırmalar, ailede görülen stres, destek ve aile içi etkileşimlerin doğum, perinatal komplikasyonlar ve doğum kilosu da dahil olmak üzere gebelik dönemini etkileyebileceğini göstermektedir (28). Eşlerinden ve diğer aile fertlerinden pratik ve manevi anlamda destek gören kadınlar, gebelik ve gebelik sonrası dönemde daha az depresyona maruz kalırlar. Ailelerinden ve toplumdan az destek gören stresli kadınlarda 14

19 daha fazla doğum komplikasyonları görülür (28). Gebelikte sosyal desteğin yetersiz olması, evlilik sorunları depresyon görülme sıklığını arttırır (15). Aileden gelen yoğun destek psikososyal streslerin etkilerini azaltır. Aile, gebelik döneminde bir stres kaynağı veya olumsuz etki de yaratabilir. Kötü işleyen bir aile daha fazla doğum komplikasyonları ve düşük doğum kilosu ile bağdaştırılır (32). Ailelerinden uzakta yaşayan kadınların bebekleri aileleriyle birlikte yaşayanlara göre daha küçük doğar (33). Psikolojik faktörler gerçek doğum ağrılarını ve doğumu da etkiler. Bir meta-analiz, duygusal destek gören annelerde doğum süresinin 19 dakika daha az olduğunu saptamıştır (28). Duygusal destek gören anneler aynı zamanda daha az intratekal analjezi ve epidural anesteziye ihtiyaç duyarlar. Mercer, hem prenatal hem de intrapartum faktörleri incelemiş ve bir kadının doğum deneyimindeki en önemli değişkenin orada bulunan partneri olduğunu bulmuştur (28). Başarılı ana-baba olmanın ilk temel koşulu başarılı, dengeli ilişkiler kurabilen birer eş olmaktır. Geleneksel olarak, gebelik sürecinde baba adayının rolünün anne adayının rolü kadar önemli olmadığı düşünülmektedir. Baba adayının gebelik süresince eşine destek olması ve ailenin ekonomik rahatını sağlaması beklenir. Gebelik süresince baba adaylarından, rollerindeki beklentileri ve gereksinimleri karşılamaları beklenmektedir. Toplumlarda erkekten babalık rolü beklentileri kültürel değerlere bağlıdır ve gebelik süresince erkekler yanlış duygular yaşayabilirler. Genellikle erkeğin gebeliği desteklemesi ve çok yakında gerçekleşecek olan babalıktan gururlanması beklenir. Erkeklerde de eşi gebe kaldıktan sonra farklı reaksiyonlar görülebilir. Bu farklılık yaşadığı o an ki yaşam koşullarına ve babalıkla ilgili bilinmeyenlere bağlıdır. Bu durum baba adayının zıt duyguları yaşamasına sebep olur (34). Anne adayının gebeliği esnasında baba adayında da birincil olarak ruhsal, ileri durumlarda ise bedensel belirtilerin ortaya çıkmasına neden olabilen değişiklikler ortaya çıkabilir. Özellikle katılımcı baba gebelik ve doğum konusunda anne adayının yaşadığı kaygıları tümüyle yaşayabilir. Bu endişe kendini baş ağrısı ya da bel ağrısı şeklinde dışa vurabileceği gibi gerçekte sempatik gebelik sendromu yada tıbbi adıyla Couvade Sendromu gelişebilir (35). GEBELİK VE YAŞAM KALİTESİ Yaşam kalitesi bireysel iyilik halinin bir anlatımıdır ve yaşamın farklı alanlarında öznel bir doyum ifadesidir. Yaşam, bedenin temel gereksinimlerinin karşılanması ve 15

20 bireyin hayatını ve yaşantısını normal bir şekilde devam ettirmesidir. Buna normal yaşam kalitesi denir. Yaşam kalitesi aile, iş yaşamı ve sosyoekonomik koşulları içermekle birlikte; bireyin hedefleri, beklentileri, umutları ve düşleri ile gerçekler arasındaki farklılığı yani bireyin günlük yaşamından aldığı doyum ve iyilik algısını da içermektedir (22). Grant ve Rivera yaşam kalitesinin çok yönlü olduğunu vurgulamışlar ve yaşam kalitesinin boyutlarını fiziksel ve sosyal iyilik, psikososyal uyum, inanç ve değerler olarak gruplamışlardır (22). Dünya Sağlık Örgütü, hedefleri, beklentileri, standartları, ilgileri ile bağlantılı olarak, kişilerin yaşadıkları kültür ve değer yargılarının bütünü içinde durumlarını algılama biçimi olarak tanımlar yaşam kalitesini. Bir diğer ifadeyle yaşam kalitesi, kişinin içinde yaşadığı sosyokültürel ortamda kendi sağlığını öznel olarak algılayışını tanımlamaktadır. Yani bu kavram tıp teknikleri, laboratuvar işlemleriyle ölçülen nicelik değil, sübjektif olarak yaşatılan bir niteliktir ve aslında pahalı zevklerle doğrudan bir ilişkisi yoktur. Esas amaç kişilerin kendi fiziksel, psikolojik ve sosyal işlevlerinden ne ölçüde memnun olduklarının ve yaşamlarının bu yönleri ile ilgili özelliklerinin varlığı veya yokluğunun ne ölçüde onları rahatsız ettiğinin saptanmasıdır (36,37,38). Yaşam kalitesinin pek çok bileşeni vardır; sağlık ve eğitim hizmetlerinden yararlanma, yeterli beslenme ve korunma, sağlıklı bir çevre, hak, fırsat ve cinsiyet eşitliği, günlük yaşama katılma, saygınlık ve güvenlik. Bu bileşenlerin hepsi tek tek önemlidir; birinin bile eksikliği kişinin ben kaliteli bir yaşam sürüyorum duygusunu zedeler. Yaşam kalitesinin toplamı veya ortalaması alınamaz. Bu yüzden yaşam kalitesinin tanımlanması ve ölçümü zordur (36). Son yıllarda yaşam kalitesi anketler kullanılarak ölçülmektedir. Bu anketler, hastadaki fiziksel ve zihinsel belirtiler, ağrı ve günlük yaşam etkinlikleri gibi birkaç konuyla ilgili sorular içerir. Yaşam kalitesiyle ilgili ankette verilen yanıtlar, yaşam kalitesini yükseltmek için girişim yapılabilecek alanların saptanmasına yardımcı olabilir. Teknolojinin ilerlemesi ile birlikte sağlıkta başarılı adımlar atılmış ve hastalıkların tedavisinde mesafeler kat edilmiştir. Buna bağlı olarak yaşam süresi uzamış ve kronik hastalıklar ile daha uzun süre birlikte yaşama zorunluluğu doğmuştur. Hastaların biyolojik yönden tedavisinde bu gelişmeler sağlanırken, hastaların psikososyal sorunları ile daha fazla ilgilenme zorunluluğu gündeme gelmiştir. Böylece hastaların yaşam kalitesi daha fazla ilgi çeker duruma gelmiştir. 16

21 Dünya Sağlık Örgütü 1948 de sağlığı sadece hastalığın ve sakatlığın olmaması değil, fiziksel, ruhsal, sosyal iyilik olma hali olarak tanımlamasından sonra yaşam kalitesi konusu sağlık bakım uygulamalarında ve araştırmalarında önem kazanmaya başlamıştır (37,38). Yaşam kalitesinin özel bir formu olan Sağlığa İlişkin Yaşam Kalitesi-SİYK kavramı, fiziksel, psikolojik ve sosyal alanlarda bireyin deneyimleri, inançları, beklentileri ve algılamalarından etkilenen sağlık algılarını içermektedir. Genel olarak SİYK değerlendirilmesi sağlıkla ilişkili değişkenlerin genelde veya belli bir hastalığı olanlarda önemli olan yaşam olaylarıyla ilişkisini yansıtmaya çalışmaktadır. Genel yaşam kalitesi anketleri, hastalıklara ve hasta gruplarına özgü olmayıp, geniş populasyonlarda, genel sağlık araştırmalarında kullanırlar. Hastalığa özel araçlar ise, çalışılan gruptaki hastalık ya da duruma en uygun olanlara yoğunlaşır. Klinik araştırmalarda kullanılan Sağlıkla İlişkili Yaşam Kalitesi-SİYK (Health Oriented QOL veya Health related QOL) anketleridir (38). Yaşam kalitesi ölçümleri MOS SF 36: Klinik araştırmalarda ve tedavide sağlık durumunu değerlendirmek ve medikal tedavinin sonuçlarını belirlemek amacıyla giderek artan bir şekilde kullanılmaktadır. SF-36 skalasından 5 i (fiziksel fonksiyonellik, fiziksel rol güçlüğü, ağrı, sosyal fonksiyonellik ve duygusal rol güçlüğü) kısıtlılık veya yetersizliğin olup, olmadığını sağlık durumlarını tanımlar. Bunlar için 100 lük bir skor, yetersizliğin veya kısıtlılığın olmadığını gösterir. Diğer 3 skala (genel sağlık, vitalite ve mental sağlık) bipolardır, negatif (kötü) ve pozitif (iyi) sağlık durumlarını ölçerek değerlendirir. Bunlar için arası puanlar iyi sağlık durumunu gösterirken 50 lik (orta derecede) bir skor limitasyon veya yetersizliğin olmadığını gösterir. (39,40). Dünya Sağlık Örgütü Yaşam Kalitesi Ölçeği (WHOQOL): Global WHOQOL çalışması, 1992 yılında, o güne dek geliştirilen genel amaçlı sağlıkla ilgili yaşam kalitesi ölçeklerinin batı kaynaklı olması ve ancak batılı kültürler arasında karşılaştırma yapmaya olanak tanımaları gerekçesiyle, dünyadaki çeşitli kültürler arasında karşılaştırma yapmaya olanak tanımaları gerekçesiyle, dünyadaki çeşitli kültürler arasında karşılaştırma yapmayı olanaklı kılmak amacıyla başlatılmıştır. Türkiye ekibi 1995 yılında katılmıştır. Sorular 5 li Likert tipi ordinal yanıt ölçeğine sahiptir. Ölçeğin toplam skoru yoktur. Her bir bölüm ve alan maksimum 20 puan veya 100 puan üzerinden skor alır. Yüksek puan daha iyi yaşam kalitesini 17

22 ifade eder. Bu ölçek, bedensel alan, ruhsal alan, bağımsızlık düzeyi, sosyal ilişkiler, çevre, kişisel inanç olmak üzere altı alandan oluşmaktadır (41). Gebelik, yaşamın önemli bir parçası, kadın ve ailesi için ise önemli bir yaşam deneyimidir. Gebelik döneminin başlangıcından itibaren fizyolojik ve psikolojik değişiklikler meydana gelmektedir. Gebelik doğal, fizyolojik bir süreçtir, kadınların çoğu iyi bir destekle ve fazla bir tıbbi girişime gerek kalmadan bu süreci sağlıklı bir şekilde geçirirler. Fakat kadınların bazılarında gebelik esnasında komplikasyonlar da oluşabilir. Ayrıca gebelik, sosyal ilişkilerde ve aile üyelerinin rollerinde de değişiklikler yapan durumdur. Gebelik boyunca oluşan fizyolojik, psikososyal değişiklikler, fiziksel, sosyal, psikolojik alandaki değişimlerin yaşam olaylarıyla ilişkisini yansıtmaya çalışan sağlıkla ilgili yaşam kalitesini etkileyecektir. GEBELİKTE SAĞLIK HİZMETLERİ Doğum öncesi bakım anne ve fetüsün tüm gebelik boyunca düzenli aralıklarla gerekli muayene ve önerilerde bulunarak, bir sağlık personeli tarafından izlenmesidir. Böylece annelerin daha sağlıklı bir gebelik geçirmeleri ve daha sağlıklı bebeklere sahip olmaları sağlanmış olur (42). Anne ve çocuk sağlığına yönelik en önemli hizmetlerden olan doğum öncesi bakım, başlıca koruyucu hizmetlerdendir (43,44). Her yıl yaklaşık 500 binden fazla kadın gebelik ve doğum nedeniyle hayatını kaybetmekte, milyonlarca kadın ise bu sebeplerle ya hasta, ya da sakat kalmaktadır. Bunların çok büyük çoğunluğunun az gelişmiş ülkelerde olduğu saptanmıştır (45). Kadınların güvenle gebe kalmaları, doğum yapmaları ve sağlıklı bebeklere sahip olabilmeleri için gebelikleri boyunca eğitimli sağlık personelleri tarafından takip edilmeleri son derece önemlidir (46). Gebelikleri boyunca hiç doğum öncesi bakım almamış annelerin daha fazla ölüm riski taşıdıkları, daha fazla düşük doğum ağırlıklı bebek doğurdukları, bebeklerin perinatal dönemde ölme olasılıklarının daha fazla olduğu belirlenmiştir (42). Annede daha önce var olan hastalıkların erken teşhisi için doğum öncesi bakıma mutlaka ilk trimesterde başlanmalı, düzenli aralıklarla gebeliğin sonuna kadar, normal gebelerde en az 6 kez, riskli gebelerde ise daha fazla sayıda izlem yapılmalıdır (47). Gebelerin ilk üç ayda en az bir kez görülmeleri, sağlıklı ve güvenli bir gebelik geçirilmesi ve olası risk etmenlerinin erken belirlenmesi, özellikle az gelişmiş ülkelerde gebe kadınlarda görülen aneminin tanınması ve sağaltımı açısından önemlidir (48). Doğum öncesi bakımda izlem sayısı kadar izlemin niteliği de son derece önemlidir (42). 18

23 Doğum öncesi dönemde gebe ve fetüs için yaşamsal değer taşıyan riskli durumların erken dönemde farkedilebilmesi için öncelikle gebenin kapsamlı bir biçimde tanılanması gerekir. Günümüzde gelişmiş ülkelerde risk faktörlerini belirlemeye yarayan standardize edilmiş birçok güvenilir tanılama aracı vardır. Tümünün ortak özelliği, gebe ve fetüsü sistematik, bütünsel bir yaklaşımla yani fiziksel olduğu kadar emosyonel bir psikososyal yönleriyle de tanılamış olmasıdır. Ülkemizin doğum öncesi hizmet sunan birimlerinde bu anlamda kapsamlı bir standart tanılama aracının varlığından söz etmek olanaksızdır (49). Doğum öncesi bakımın temel amacı, annelerin sağlıklı bir gebelik geçirmelerini, sağlıklı bebeklerin doğmasını sağlamaktır.bu amaca yönelik olarak annede gebelikten önce var olan hastalıklar ve riskli gebelikler saptanır, gebelik komplikasyonu olarak ortaya çıkabilecek hastalıkların erken tanı ve tedavisi, gerekirse sevki sağlanır, fetus intrauterin izlenir, anne tetanoza karşı bağışıklanır, doğumun nerede, nasıl, kim tarafından yapılacağına karar verilir. Anneye beslenme, gebelik hijyeni, doğum, doğum sonu bakım, bebek bakımı ve doğum sonu kullanabileceği aile planlaması yöntemleri konusunda eğitim verilir (43). Ülkemizde 1961 yılında kabul edilen 224 sayılı Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Yasası nın öngördüğü temel sağlık hizmetleri yaklaşımı ve alt yapısı, doğum öncesi bakım hizmetlerinin verilmesi için son derece uygun olmasına karşın, doğum öncesi bakım hizmetleri, istenen nicelik ve niteliğe ulaşamamıştır. Aynı zamanda hizmete ulaşılabilirlik, bireysel özelliklere ve bölgelere göre farklılıklar göstermektedir (43). Hem doğum yapacak annenin hem de bebeğin sağlığını etkileyecek olan doğum öncesi bakım, ülkemizde başta sağlık ocakları olmak üzere pek çok kurum tarafından verilmektedir (47). Doğum öncesi bakım tıp dünyasında oldukça yeni bir gelişmedir. İlk kez Boston da yirminci yüzyılın başında gündeme gelmiştir.boston Hemşire Birliğinin hemşireleri gebe kadınların sağlığına katkıda bulunabilmek amacı ile kayıtlı tüm gebelere ev ziyareti yapmaya başlamışlardır. Bu ev ziyaretleri ile büyük başarı sağlanmış, hekimlerin de desteği ile, önemli bir koruyucu hekimlik uygulaması olan doğum öncesi bakım hizmetlerinin ortaya çıkmasına yol açmıştır (43). Günümüzde tüm dünyadaki gebe kadınların ancak %70 i gebelikleri boyunca en az bir kez bir sağlık personeli tarafından izlenmektedir. Bu oran ülkelerin gelişmişlik düzeylerine göre büyük farklılıklar göstermektedir. Gelişmiş ülkelerde en az bir izlem alan gebe oranı %98 iken, az gelişmiş ülkelerde bu oran %65 dir (50). 19

24 Türkiye de doğum öncesi bakım alma durumu 2003 Türkiye Nüfus Sağlık Araştırması (TNSA) verilerine göre annelerin %81 i en az bir kez doğum öncesi bakım almıştır ve 1998 TNSA sonuçları ile karşılaştırıldığında doğum öncesi bakım alanların oranlarında belirgin bir artış olmuştur. Dört ve üzerinde bakım alan kadınların oranı ise yıllar içinde bir miktar artmakla birlikte istenilen düzeyde değildir. Bu oran bölgelere göre farklılık göstermektedir. Oysa antenatal bakımın düzenli aralıklarla yapılması, önlenebilir nedenlerle olan anne-bebek ölümlerini azaltacaktır(51,52,53). DSÖ ne göre gebelik, doğum ve doğum sonrasında önlenebilir nedenlerle ortaya çıkan anne ve neonatal ölümleri ve hastalıkları öncelikli olarak ele alınması gereken sağlık sorunlarıdır. Yapılan çalışmalar, her yıl 7 milyon civarındaki yeni doğan ölümünün nedeni olarak bu yeni doğanların annelerinin gebelik ve doğum sırasında hayatlarını kaybetmiş olmasını işaret etmektedir (54). Oysa anne ölümleri gereksiz olan ölümlerdir ve büyük çoğunluğu önlenebilir(55,56). DSÖ, anne, bebek ölümlerinin azaltılması için 21. yüzyıl sağlık hedefleri içine üreme sağlığı, antenatal, perinatal ve çocuk sağlığı hizmetlerinde ulaşılabilirliğin arttırılması gerektiğini belirtmiştir (54). Bu kapsamda ebe ve hemşirelerin, doğum öncesi, doğum anındaki bakım hizmetleri yanında doğum sonrası bakım, bebek bakımı ve emzirmeye yönelik hizmetleri annelere sağlamaları gerekmektedir (52,55) Ebe ve hemşireler, ev ziyaretleri sırasında annelere yönelik tam bir değerlendirme yapmalıdırlar. Değerlendirme, gebelerle görüşme ile başlamalıdır. Bu görüşmede annelerle ilgili kişisel, ailesel, obstetrik, tıbbi öykü ile ilgili bilgiler alınmalı ve riskler araştırılmalıdır. Görüşmeden sonra fiziksel muayene ve laboratuvar incelemeleri yapılmalıdır. Değerlendirme kadının en çok ihtiyaç duyduğu bakım gereksinimlerinin tanımlanmasına yardım eder. Değerlendirmeden sonra gebelerle birlikte bakım gereksinimleri için planlama yapılmalıdır (54). AİLE HEKİMLİĞİNDE GEBELİĞE YAKLAŞIM Aile hekimliği hizmetlerinde ana sağlığını ilgilendiren uygulamalara özel bir önem vermek gerekir. Çünkü yeterli sağlık bakımının yokluğu halinde gebelik, doğum, lohusalık gibi fizyolojik durumlar nedeniyle, kadınların sağlığı tehlikeye girebilmektedir. Anne ölümlerini ve gebelik, doğum, lohusalık ile ilgili nedenlerden dolayı oluşabilecek hastalık ve sakatlıkları ortadan kaldırabilmek için ana sağlığına yönelik birinci basamak sağlık hizmetlerinin yeterli biçimde tüm topluma ulaşır olması gerekir (57). Gebelikte verilecek sağlık hizmeti; Yüksek riskli gebeliklerin saptanması ve ikinci basamak kuruluşlarına sevk edilmesi, gebelikte ortaya çıkacak sorunların erken tanısı ve 20

25 tedavisi bu hizmet ile sağlanır. Psikososyal ve biyomedikal risk faktörleri değerlendirilir (57,58). Prenatal izlemlerde gebeliğin gelişimi, gebenin kan basıncı, fetusun gelişimi dikkatle izlenmelidir. Ayrıca anemiyi önlemek için demir ve folat tabletleri verilmeli, anneyi ve bebeği tetanoza karşı korumak için tetanoz immünitesi sağlanmalıdır. Anne doğuma hazırlanmalı, yeni doğan bakımı, anne sütü ile beslenme konularında bilgi verilmelidir. Aile planlaması danışmanlığı verilmelidir. Prenatal (antenatal) izleme ve bakım hizmeti denilen hizmet tek başına maternal mortalite ve morbidite sorununa bir çözüm olmaz. Bu hizmet, gebelik öncesinde başlayan, gebeliğe kadar devam eden, doğum ve doğum sonrası dönemlerde de devam eden bir sağlık hizmetinin sadece bir bölümüdür. Bu gün için hangi kadınların, doğum sırasında ve doğumdan sonra hayatı tehdit edici komplikasyonlara yakalanacağını kesin olarak bilmek imkansız olduğundan annelik ile ilgili sağlık hizmetlerinin sunumunda zincirin sürekliliğinin sağlanması son derece büyük önem taşımaktadır (57). Gebelik sırasında gelişebilecek tehlike belirtileri; kilo almanın durması, erken doğum, fetus gelişim bozukluğu açısından dikkat edilmelidir. Göz kapaklarının iç kısmındaki mukozanın solukluğu durumunda anemi tehlikesi vardır. Hipertansif hastalık açısından kollar, bacaklar veya yüzde ödem oluşabilir. Gebelik sırasında oluşan tüm vaginal kanamalar, şiddetli baş ağrısı, şiddetli kusmalar, yüksek ateş, konvülsiyon, doğum eylemi başladıktan sonra 24 saat içinde doğumun gerçekleşmemesi durumlarında acil olarak tıbbi yardım istenilmesi gerektiği gebeye, gebenin yakınlarına ve tüm topluma anlatılmalıdır (57). Gebelik izlemlerinde ilk vizit, eğitim, risklerin değerlendirilmesi, laboratuvar testlerinin yapılması ve değerlendirilmesini, gebelik haftasının tahminini kapsamalıdır. Gebe kadınlar, prenatal takiplerin sıklığı, beslenme konusunda eğitilmelidir. Laboratuvar testlerinde hemoglobin, hematokrit, kan grubu tayini, sifiliz, rubella, hepatit B, HIV enfeksiyonlarını teşhis etmek için serolojik testler kullanılır. Düşük riskli ilk gebeliği olanlarda en az 10 vizit, düşük riskli çok gebeliği olanlarda ise en az 8 prenatal vizit yapılmalıdır. Psikososyal sorunları olan veya gebelik komplikasyonları olan gebeler daha sık takip edilmelidir. Gebeliğin ilk iki trimesterinde 5-6 haftada bir takip yapılmalıdır. 30. haftadan sonra vizitler arttırılmalıdır. Normal gebelerde doğum öncesi kontroller 28. gebelik haftasına kadar ayda bir kez, haftalar arasında 15 günde bir kez, bundan sonra doğuma kadar haftada bir kez yapılabilir (58). 21

26 Prenatal taramalarda nöral tüp defekti gibi fetusun yapısal defektlerini ve karyotip anormallkilerini taramak için yapılan ikili ve üçlü tarama testleri gebeliğin haftalarında,.gebeliğe bağlı diyabet teşhisi için kan tahlilleri haftalar arasında yapılmaktadır. Ayrıca her prenatal vizitte uterusun ebatları ve büyümesi de değerlendirilmelidir (59,60). Gebelerin prenatal takiplerinde ayrıca psikososyal yönden de değerlendirme yapmak gerekir. Gebenin sahip olduğu sosyal destekleri ve onların bu gebelikle ilgili neler hissettikleri değerlendirilmelidir (28). Gebelikte rastlanan risk faktörleri 18 yaşından küçük veya 35 yaşından büyük gebeler, ilk gebeliği olanlar, daha önce 4 ve daha fazla doğumu olanlar, gebelikleri arasında 2 yıldan az süre olanlar, çoğul gebelik, eklampsi, zor doğum, hemoraji, ölü doğum, düşük öyküsü, daha önceden 4 kg dan iri bebek doğurma, uterus üzerinde iz bırakan ameliyat geçirmiş olma, tüberküloz, kalp hastalığı, diyabet, hipertansiyon öyküsü, kötü sosyoekonomik durum, gebeliğin istenmemesi gebelerin anemnezinden saptanan risk faktörleridir. Anemi, hipertansiyon, ödem, proteinüri, sistemik bir hastalığın varlığı, gebeliğin ilk 3 ayında ilaç kullanma, enfeksiyon geçirme, röntgen ışınlarına maruz kalma, vaginal kanama, ayda 1500 gramdan az kilo alışı ise prenatal izlemlerde saptanan risk faktörleridir (57). Gebelik takiplerinde yapılması gerekenler Gebelere her vizitte kilo ve ultrason takibi yapılmalıdır. Kan basıncı, hemoglobin, hemotokrit, Rh, diyabet taraması gebeliğin üçüncü trimesterinde değerlendirilmesi gereken testlerdir. Gebeler ve ailelerine teratojenlerden sakınma konusunda, güvenilir cinsel ilişki, sigaranın zararları, erken doğumun işaretleri, fetusun büyümesi ve gelişmesi, fiziksel ve emosyonel değişim, doğum, emzirme, çalışma ve beslenme hakkında bilgi verilmelidir (59,60). 22

27 GEREÇ VE YÖNTEM Bu araştırma, Edirne il merkezinde yaşayan son trimester gebelerin sosyodemografik özellikleri, yaşam kaliteleri, kaygı düzeylerinin araştırılması amacıyla kesitsel tanımlayıcı desende tasarlanmıştır. Çalışma evreni Edirne şehir merkezinde son 3 ayında olan tüm gebeler oluşturmaktadır. Evrenin tamamının çalışmaya alınması hedeflenmiştir. Araştırmamızda Edirne deki Devlet Hastaneleri ile TÜTF Kadın Hastalıkları ve Doğum polikliniğinde takip edilen, birinci basamakta ebelerin ev ziyaretleri ile takip ettiği son 3 ayında olan toplam 500 gebe kadına ulaşılmıştır. Araştırmamıza 340 gebe kadın (%68,0) katılmayı kabul etmiştir. Araştırmamızda ulaşılan toplam 500 gebe kadına çalışma hakkında bilgi verilmiş, araştırmaya katılmayı kabul eden 340 kişi çalışmaya dahil edilmiştir. Çalışmanın veri toplama aşaması tarihleri arasında yürütülmüştür. Araştırmacı tarafından son trimester gebelerin takip edildikleri sağlık kuruluşlarında ve ebelerin gebe takiplerinde katılımcılar ile yüz yüze görüşülerek anketlerin doldurulması sağlanmıştır. Araştırmamızda gebelerin kimlik bilgileri toplanmamıştır. Araştırmaya katılacak olan bireyler sözlü olarak bilgilendirilmiş ve onayları alınmıştır. Bu bilgilendirme ve onam alma süreci, çalışma anketinin giriş bölümünde bulunan, araştırmayı açıklayan ve katılımlarını isteyen bir metin yardımıyla sağlanmış ve kabul ettiklerini bildiren gebeler çalışmaya alınmışlardır (Ek 2). Veri Toplama Aracı Çalışmada veriler, bu çalışma için araştırmacılar tarafından hazırlanan bir anket kullanılarak toplandı. Anket, katılımcıların sosyodemografik ve aile ortamı bilgileri, sigara ve 23

28 alkol alışkanlığı bilgileri, obstetrik hikayesi, gebelik hakkındaki bilgi, tutum ve görüşlerini sorgulayan 59 soru bulunmaktaydı. Ek olarak gebelerin depresyon durumunu değerlendiren 7 soruluk birinci basamak için Beck Depresyon Ölçeği, gebelerin kaygı düzeyini ve yaşam kalitesini değerlendiren 20 soruluk Spielberg in Durumluluk Kaygı-Sürekli Kaygı Envanteri ile 27 soruluk Dünya Sağlık Örgütü Yaşam Kalite Ölçeği Kısa Form (WHOQOL-BREF(TR) ankete dahil edildiler. Sorular ulusal ve uluslar arası diğer çalışmalarla karşılaştırılabilir özellikte oluşturulmuştur. Anket sorularının ve yönlendirmelerin okunabilirlik ve anlaşılabilirlik özelliklerini belirlemek üzere, Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Obstetri servisinde 10 gebe kadına deneme uygulaması yapıldı ve gerekli düzeltmelerden sonra ankete son hali verildi.araştırmada uygulanan anket Ek-2 de görülmektedir. Durumluk-Sürekli Kaygı Envanteri (STAI): Spielberger ve ark tarafından geliştirilmiştir. Öner ve Le Compte tarafından 1985 yılında Türk toplumuna uyarlaması yapılmış durumluk ve sürekli kaygı düzeylerini 20 soru ile ayrı ayrı ölçen likert tipi bir ölçektir. Her iki ölçekten elde edilen toplam puan değeri arasında değişir. Büyük puan yüksek kaygı seviyesini, küçük puan ise düşük kaygı seviyesini belirtir. Ölçeğin, her biri 20 maddelik iki ayrı ölçeği vardır. Durumluk Kaygı Ölçeği bireyin belirli bir anda ve belirli koşullarda kendini nasıl hissettiğini belirlerken Sürekli Kaygı Ölçeği bireyin içinde bulunduğu durum ve koşullardan bağımsız olarak, kendini nasıl hissettiğini belirler (17). Çalışamamızda, amaçla paralel olarak durumluluk kaygı ölçeğinden yararlanılmıştır. Birinci Basamak İçin Beck Depresyon Ölçeği: Beck ve arkadaşları tarafından geliştirilen Birinci Basamak için Beck Depresyon ölçeği uluslararası kabul görmüş bir ölçektir. Aktürk ve ark tarafından Türkçe ye uyarlanmıştır. Birinci Basamak için Beck Depresyon Ölçeği, üzüntü, kötümserlik, geçmişteki başarısızlıklar, kendini beğenmeme, kendini suçlama, ilgi kaybı ve intihar düşüncesi veya isteği belirtilerini kullanarak yedi başlık altında depresyon taraması yapar. Her başlık 0 dan 3 e kadar dört basamaklı bir derecelendirme içerir. Puanlaması her başlıktaki puanların toplanmasıyla elde edilir. Toplam en fazla 21 puan elde edilebilir. Herhangi bir kesme puanı bildirilmemekle birlikte 4 ün üzerindeki puanlarda depresyon olasılığı %90 ın üzerindedir. DSM ölçütlerinin azami gerekliliklerini yerine getirmek için bireylere bugün dahil, son 2 hafta içindeki duygu durumları sorulmuştur (61). Dünya Sağlık Örgütü Yaşam Kalitesi Ölçeği (WHOQOL): Bireyin yaşam kalitesini nasıl algıladığını değerlendiren bir ankettir. Yaşam kalitesinin pozitif ve negatif 24

29 yönlerini belirler (41). WHOQOL-BREF (TR) Türkler için DSÖ Yaşam kalitesi kısa formudur. Toplam 27 soruyu kapsamaktadır. Soruların son 15 gün dikkate alınarak yanıtlanması istenmiştir. İlk iki genel soru dışındaki sorular kullanılarak bedensel, sosyal, psikolojik, çevre ve ulusal çevre alan puanları hesaplanmaktadır.sorular 5 li likert tipi ordinal yanıt ölçeğine sahiptir puan üzerinden hesaplanan fizik, psikolojik, sosyal, çevre ve ulusal çevre alan puanları yükseldikçe yaşam kalitesi yükselmektedir. Türkçe geçerlilik güvenilirlik çalışması Eser ve ark tarafından yapılmıştır. (62). Destek ve İzinler Bu araştırmada uluslararası etik kurallara uyulmuştur ve Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Yerel Etik Kurulu ndan etik onayı alınmıştır (Ek-1). İstatistiksel Analiz Araştırma sonucunda elde edilen verilerin istatistiksel analizleri Statistica 7.0 paket programı (Seri No: AXF507C775406FAN2) kullanılarak yapıldı. İstatistiksel anlamlılık sınırı olarak p<0.05 değeri kabul edildi ve her analizle ilgili mutlak p değerleri belirtildi. Likert 5 li yanıt anahtarı kullanılan tutum sorularında kesinlikle katılmıyorum yanıtı -2, katılmıyorum yanıtı 1, fikrim yok/kararsızım yanıtı 0, katılıyorum yanıtı 1 ve kesinlikle katılıyorum yanıtı 2 değerleriyle eşlendi. Grup ortalaması hesaplandığında -1 den küçük değerler kesinlikle katılmıyorum, 0 dan -1 e kadar olan değerler katılıyorum, 0 dan 1 e kadar olan değerler katılıyorum ve 1 den büyük değerler kesinlikle katılıyorum alanı olarak kabul edildiler. Katılımcılardan çeşitli yakınlarının gebelere destek olma oranları 5 li Likert skalayla incelendi ve yanıtlarda 1 çok az, 2 biraz, 3 orta, 4 oldukça, 5 çok eşlikleri kullanıldı. Grup ortalamaları alındıktan sonra 2 den küçük değerler çok az, 3 ten 2 ye kadar olan değerler biraz, 3 ten 4 e kadar olan değerler oldukça ve 4 ten büyük değerler çok alanı olarak kabul edildiler. Çeşitli analizlerde kullanılmak üzere meslek, sosyal güvence, gebelik, doğum, kürtaj ve çocuk sayıları, gebelikte sağlık sorunu yaşama durumu, kronik hastalık varlığı, sigara ve alkol kullanımı, gebelik takibi yaptırma ve gebelik takibini aynı hekime yaptırma değişkenleri var/yok şeklinde yeniden gruplandılar. Değişkenlerin normal dağılıma uygunluğu tek örneklem Kolmogorov-Smirnov Z test ile incelendi. Verilerin değerlendirilmesinde frekans tabloları, çapraz tablolar, ki-kare ve korelasyon testleri, Kruskal- Wallis testi, Mann-Whitney U testi, Kendall s tau-b testi ve lojistik regresyon testleri kullanıldı. 25

30 BULGULAR Tanımlayıcı istatistikler Katılımcıların yaşları ortalama 26,87±4,82, ortanca 26 yıl (en düşük 17, en yüksek 43 yıl) olarak bulundu. Çalışmaya alınan tüm gebeler evliydi. Gebelerin evlilik süresi ortalama 5,00±4,70, ortanca 3 yıl (en düşük 1 yıl, en yüksek 29 yıl) olarak bulundu. Katılımcıların çalışma durumu incelendiğinde 242 (%71.2) gebe işsiz, öğrenci ya da ev hanımıydı. En sık rastlanan meslek grubu 51 (%15,0) kişiyle büro, eğitim, sağlık hizmetleri grubuydu. Eşinin mesleği ile ilgili soruya 335 (%98,5) kişi yanıt verdi. Bunların içinde kalifiye işçi veya serbest meslek grubu 100 kişi (%29,4) ile en kalabalık grubu oluşturmaktaydı. Katılımcıların ve eşlerinin mesleklerinin dağılımları Tablo 3 te görülmektedir. Eğitim durumuna bakıldığında katılımcılardan 132 sinin (%38,8) lise mezunu, 89 unun (%26,2) ilkokul mezunu olduğu görüldü. Eşinin eğitimi ile ilgili soruya 338 (%99,4) kişi yanıt verdi. 141 katılımcının (%41,5) eşi lise, 67 katılımcının(%19,7) eşi ilkokul mezunuydu. Katılımcıların ve eşlerinin eğitim durumları Tablo 4 te görülmektedir. 26

31 Tablo 3: Katılımcı ve Eşlerinin Mesleklerinin Dağılımları Gebe Eşi Meslek Sıklık Yüzde(%) Sıklık Yüzde(%) İşsiz,öğrenci,ev hanımı ,2 5 1,5 Kalifiye olmayan işçi 23 6, ,6 Üretim işçileri 6 1, ,2 Hizmet işçileri 2 0,6 21 6,3 Satışla ilgili işler 6 1,8 13 3,9 Büro,eğitim,sağlık hizmetleri 51 15, ,9 Silahlı Kuvvetler ,1 Kalifiye işçi,serbest meslek 7 2, ,9 Yüksek okul mezunları 2 0,6 6 1,8 Yönetici,iş adamı 1 0,3 3 0,9 Toplam ,0 335* 100,0 *Soruya 5 kişi yanıt vermedi Tablo 4: Katılımcı ve Eşlerinin Eğitim Durumları Gebe Eşi Eğitim Durumu Sıklık Yüzde(%) Sıklık Yüzde(%) Okur yazar değil Okur yazar 3 0,9 - - İlkokul 89 26, ,8 Ortaokul 50 14, ,3 Lise , ,7 Yüksekokul 32 9,4 32 9,5 Fakülte 27 7, ,2 Yüksek lisans 5 1,5 4 1,2 Doktora 1 0,3 1 0,3 Toplam ,0 338* 100,0 *Soruya 2 kişi yanıt vermedi Katılımcıların 16 sının (%4,7) sosyal güvencesi yoktu. Kalanların 70 inin (%20,6) Emekli Sandığı, 39 unun (%11,5) Bağ-Kur, 191 inin (%56,2) Sosyal Sigortalar Kurumu mensubu, 24 ünün (%7,1) ise Yeşil Kart sahibi olduğu görüldü. 27

32 Evde sürekli birlikte yaşayan kişi sayısı ortalama 2,88±1,26, ortanca 2 kişi (en düşük 1 kişi, en yüksek 9 kişi) olarak bulundu. Dağılımları Tablo 5 te görülmektedir. Tablo 5: Evde Yaşayan Kişi Sayısı Kişi Sayısı Sıklık Yüzde(%) 1 1 0, , , , , , , ,3 Toplam 323* 100,0 * Soruya 17 kişi yanıt vermedi Katılımcıların ailelerinin aylık gelirleri ortalama 1106,75±1068,33, ortanca 900 YTL (en düşük 200, en yüksek YTL) olarak bulundu. Katılımcıların kişi başı gelirleri ortalama 457,83±510,43, ortanca 350 YTL (en düşük 29, en yüksek 5000 YTL) olarak hesaplandı. Obstetrik Hikaye Katılımcılardan 192 sinin (%56,5) ilk gebeliğiydi. Gebelik sayısı ortalama 1,78±1,19, ortanca 1 (en düşük 1, en yüksek 8) olarak bulundu. Katılımcıların gebelik sayısı dağılımı Tablo 6 da görülmektedir. 28

33 Tablo 6: Katılımcıların Gebelik Sayısı Gebelik sayısı Sıklık Yüzde(%) , , , , , , , ,3 Toplam ,0 Katılımcıların 257 sinin (%75,6) normal doğumu yoktu. Kalanların 59 unun (%71,1) bir, 17 sinin (%20,5) iki, 4 ünün (%4,8) üç, 2 sinin (%2,4) dört, 1 inin (%1,2) ise beş normal doğumları bulunmaktaydı. Katılımcıların 295 inin (%86,5) hiç sezeryan öyküsü yoktu. Kalanların 39 unun (%86,7) bir, 5 inin (%11,1) iki, 1 inin de (%2,2) üç sezeryan doğumu vardı. Hem normal doğum hem sezeryan olmuş 6 gebe vardı. Katılımcıların 295 inin (%86,8) düşük öyküsü yoktu. Kalanların 41 inin (%12,1) bir, 4 ünün (%1,2) iki düşüğü vardı. Katılımcıların 310 unun (%91,2) hiç kürtajı yoktu. Kalanların 21 inin (%6,2) bir, 8 inin(%2,4) iki, 1 inin (%0,3) üç kürtaj öyküsü vardı. Katılımcılardan 327 sinin (%96,2) hiç ölü doğumu yoktu. Kalanların 9 unun (%2,6) bir, 4 ünün (%1,2) iki ölü doğumu bulunmaktaydı. Çalışmaya dahil edilen 225 (%66,2) gebenin hiç çocuğu yoktu. Kalanların ortalama 1,46±1,05, ortanca 1 (en düşük 1, en yüksek 8) çocukları bulunmaktaydı. Çocuk sayısının dağılımı Tablo 7 de görülmektedir. Katılımcıların en büyük çocuklarının yaşı ortalama 7,46±4,82, ortanca 6 (en küçük 1, en büyük 20 yaş) olarak bulundu. 29

34 Tablo 7: Katılımcıların Çocuk Sayısı Çocuk Sayısı Sıklık Yüzde(%) Yok , , , , , , , ,3 Toplam ,0 Katılımcıların gebelik haftaları ortalama 31,64±4,69, ortanca 32 (en düşük 24, en yüksek 40) hafta olarak bulundu. Katılımcılara isteyerek mi hamile kaldınız? diye sorulduğunda 309 u (%90,9) evet şeklinde yanıtlarken 31 gebe (%9,1) hayır yanıtı verdi. Gebelerin tıbbi yardım durumuna bakıldığında 13 (%3,8) gebe tıbbi yardım ile gebe kalmıştı. Bu tıbbi yardım 10 (%76,9) gebede aşılama, 3 (%23,1) gebede ise tüp bebek yöntemi idi. Katılımcıların gebeliklerinde kullandıkları ilaçlar Tablo 8 de görülmektedir. Katılımcıların 332 si (%97,7) gebeliğinde önemli bir rahatsızlık geçirmemişti. Kalan 8 (%2,3) gebeden 2 sinde kanama, 2 sinde gestasyonel diyabetes mellitus, 2 sinde hipertansiyon, 1 inde oligohidroamniyos, 1 inde abortus imminens rahatsızlıklarının bulunduğu öğrenildi. Katılımcıların 328 i (%96,5) daha önceki gebeliklerinde sorun yaşamamıştı. Kalan 12 (%3,5) gebeden 2 si ölü doğum, 4 ü düşük, 1 i gestasyonel diyabetes mellitus, 1 i kanama, 1 i hipertansiyon, 1 i ateşli hastalık, 1 i erken doğum, 1 i anemi rahatsızlıkları geçirmişti. Kronik hastalık durumuna bakıldığında 330 gebenin (%97,1) herhangi bir kronik hastalığı yoktu. Kalan 10 (%2,9) gebeden 3 ü tiroid hastalığı, 2 si astım, 1 i hipertansiyon, 1 i diyabetes mellitus, 1 i migren, 1 i ektopik böbrek, 1 i ise talasemi taşıyıcılığı bulunduğunu belirtti. Katılımcılardan 144 (%42,4) gebe en sık olarak bel ağrısı şikayeti olduğunu belirtti. Katılımcıların gebelikleri sırasındaki şikayetlerinin dağılımı ve görülme zamanları Tablo 9 da görülmektedir. 30

35 Tablo 8: Katılımcıların Gebeliklerinde Kullandıkları İlaçlar İlaç Sayı Yüzde(%) Kullanmayan 38 11,2 Demir preparatı ve Vitamin ,8 Demir preparatı, Vitamin ve Folik Asit ,1 Vitamin ve Folik Asit 67 19,7 Demir preparatı ve Folik Asit 57 16,8 Vitamin 49 14,4 Demir Preparatı 38 11,2 Folik Asit 9 2,6 Kalsiyum 5 1,5 Magnezyum 5 1,5 Aspirin 3 0,9 Progesteron 1 0,3 Antitrombotik Ajan 1 0,3 Toplam* ,0 *Bir kişi birden fazla seçenek yanıtlamış olabilir Tablo 9: Katılımcıların Gebelikleri Sırasındaki Şikayetleri Şikayet Olmadı Oldu-Geçti Şimdi var Bulantı-kusma 101 (%29,7) 203 (%59,7) 36 (%10,6) Bacaklarda kramp tarzında ağrı 139(%40,9) 112(%32,9) 89(%26,2) Baş ağrısı 176(%51,8) 117(%34,4) 47(%13,8) Mide yanması 113(%33,2) 121(%35,6) 106(%31,2) Kabızlık 180(%52,9) 98(%28,8) 62(%18,2) Hemoroid 293(%86,2) 19(%5,6) 28(%8,2) Bel ağrısı 108(%31,8) 88(%25,9) 144(%42,4) Ayaklarda şişlik 162(%47,6) 42(%12,4) 136(%40,0) Katılımcıların sigara kullanma durumuna bakıldığında 174 (%51,2) gebe hiç sigara kullanmamıştı. Son 1 ayda sigara kullanan 49 (%14,4) kişiydi ve 21 gebe (%6,2) halen 31

36 düzenli sigara kullanmaktaydı. Son 1 ayda sigara kullanan 49 kişi ortalama 4,00± 2,87, ortanca 4 (en az 1, en çok 15) sigara kullanmıştı. Katılımcılardan 74 ünün (%21,8) hiç alkol kullanmadığı bulundu. Kalan 266 kişi (%78,2) içinde son 1 ayda alkol kullanan yoktu. Katılımcılardan 1 i (%0,3) hiç gebelik takibi yaptırmamıştı. Katılımcıların gebelik takiplerini en sık 112 (%33,0) kişiyle özel muayenehanelerde ve 83 (%24,5) kişiyle devlet hastanesinde yaptırmışlardı. Katılımcıların gebelik takiplerinin dağılımı Tablo 10 da görülmektedir. Tablo 10: Katılımcıların Gebelik Takipleri Takibin yapıldığı yer Sıklık Yüzde(%) Yaptırmayan 1 0,3 Özel ,0 Devlet Hastanesi 83 24,5 TÜTF 50 14,7 Sağlık Ocağı 27 8,0 Sağlık Ocağı, Özel SK 22 6,5 Sağlık Ocağı, Devlet Hastanesi 17 5,0 Devlet Hastanesi, Özel SK 10 2,9 TÜTF, Özel SK 6 1,8 Devlet Hastanesi, TÜTF 5 1,5 Sağlık Ocağı, Devlet Hastanesi, Özel SK 2 0,6 Sağlık Ocağı, TÜTF, Özel SK 2 0,6 Sağlık Ocağı, TÜTF 1 0,3 Sağlık Ocağı, Devlet Hastanesi, TÜTF 1 0,3 Toplam ,0 TÜTF: Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi, Özel SK: Özel Sağlık Kuruluşları Katılımcıların 290 ının (%85,3) gebelik takiplerini sürekli aynı doktorda yaptırdığı, 50 sinin ise (%14,7) farklı doktorlara takiplere gittiği görüldü. Gebeler, ortalama 7,17± 3,45, ortanca 7 (en az 1, en fazla 30) kez doktor takiplerine gitmişti. Katılımcılardan 289 unun (%85,0) evine ebeler tarafından hiç ev ziyareti yapılmamıştı. Ebelerin, kalan gebelerden 32

37 19 una (%37,3) bir, 16 sına (%31,4) iki, 16 sına(%31,5) üç ve daha çok ev ziyareti yaptığı görüldü. Ebelerin ev ziyareti sayısı ortalama 2,00±1,62, ortanca 2 (en az 1, en fazla 8) kez idi. Kişilerin sağlık hizmetlerine ulaşım ve doktorları ile ilgili tutumlarını belirlemeye yönelik soruların yanıtlarının dağılımı Şekil 1 de verilmiştir İhtiyaç hissettiğimde sağlık hizmetine sorunsuz ulaşabiliyorum yargısına ait yanıtların matematiksel dönüşümünden sonra ortalaması 3,96±0,06 (%95 güven aralığı 3,85-4,08) idi ve katılıyorum alanına düşüyordu. Görüşmeye gittiğimde doktor bana yeteri kadar zaman ayırıyor yargısına ait yanıtların matematiksel dönüşümden sonra ortalaması 4,10±0,05 (%95 güven aralığı 4,00-4,19) idi ve kesinlikle katılıyorum alanına düşüyordu. Gebelerin takiplerle ilgili tutumlarını belirlemeye yönelik takiplerime gittiğim zaman şikayetlerimi, endişelerimi rahatça dile getirebiliyorum yargısına ait yanıtların matematiksel dönüşümden sonra ortalaması 4,15±0,05 (%95 güven aralığı 4,05-4,25) idi ve kesinlikle katılıyorum alanına düşüyordu. Gerekli durumlarda doktorumun eve gelerek takiplerimi yapmasını isterim yargısına ait yanıtların matematiksel dönüşümden sonra ortalaması 3,73±0,06 (%95 güven aralığı 3,62-3,85) idi ve katılıyorum alanına düşüyordu. Aile hekimimin gebelik takipleri ve önerileri yararlı oluyor yargısına ait yanıtların matematiksel dönüşümden sonra ortalaması 3,84±0,06 (%95 güven aralığı 3,74-3,95) idi ve katılıyorum alanına düşüyordu. Ebelerden ev ziyaretlerinde yeterince bilgi ve destek alıyorum yargısına ait yanıtların matematiksel dönüşümden sonra ortalaması 2,74±0,07 (%95 güven aralığı 2,61-2,88) idi ve katılmıyorum alanına düşüyordu. 33

38 Şekil 1. Gebelerin sağlık hizmetleriyle ve doktorları ile ilgili tutumlarına yönelik yanıtlarının dağılımı Gebelerin hangi aşıları yaptırdıklarına bakıldığında 10 unun (%3,7) hiç aşı yaptırmadığı görüldü. Kalanların 233 ü (%86,6) tetanoz, 3 ü hepatit (%0,9), 23 ü (%8,6) hem tetanoz hem hepatit aşılarını yaptırmıştı. Katılımcıların gebelikleri boyunca en çok yaptırdıkları tetkik 316 kişiyle (%94,6) ultrasonografi, en az yaptırdıkları tetkik ise 224 kişiyle (%67,1) kan basıncı ölçümü olduğu görüldü. Gebelerden 6 sı (%1,8) hiç tetkik yaptırmamıştı. Katılımcıların yaptırdıkları tetkiklerin dağılımı Tablo 11 de görülmektedir. 34

39 Tablo 11: Gebelik Boyunca Yapılan Tetkikler Tetkikler Sıklık Yüzde(%) Ultrason ,6 İdrar Tahlili ,1 Kilo takibi ,5 Kan şekeri takibi ,5 Üçlü Tarama ,6 İkili Tarama ,9 Kan basıncı takibi ,1 Toplam* ,0 *Bir kişi birden fazla seçenek yanıtlamış olabilir Katılımcılardan 317 si (%93,2) gebe olduğunu öğrenince sevinmişti. Yakınları ve eşi bu habere sevinen ise 324 (%95,3) kişiydi. Katılımcılardan 328 i (%96,5) yakınlarının gebeliğinde destek olduğunu belirtti. Katılımcılara gebelikleri boyunca kendilerine en fazla destek olanlar önem sırasına göre sıralamaları istendiğinde en sık yanıt 96 gebe (%28,7) ile birinci sırada eşleri, ikinci sırada kendi aileleri ve üçüncü sırada ise eşlerinin ailesi sıralaması oldu. En fazla destek olanlara ait yanıtların dağılımı Tablo 12 de görülmektedir. Tablo 12: En Fazla Destek Olanlar 1.Sıra 2.Sıra 3.Sıra Toplam Eşim 309 (%92,5) 19 (%5,7) _ 328(%98,2) Kendi ailem 22 (%65,9) 210 (%62,9) 50 (%14,5) 278(%83,2) Eşimin Ailesi 4 (%1,2) 59 (%17,7) 116 (%34,7) 179(%53,6) Arkadaşlarım _ 18 (%5,4) 57 (%17,1) 75(%22,5) Katılımcılardan çeşitli yakınlarının gebelikleri sırasında kendilerine destek olma oranları incelendiğinde, en fazla eşlerinin destek olduğu görüldü. 1-5 arasında değer alan skalaya göre eşlerin ortalama destek ortalaması 4,77± 0,03 (%95 güven aralığı 4,70-4,83) idi ve çok alanındaydı. Katılımcıların yakınlarının destek olma oranlarının dağılımı Tablo 13 te görülmektedir. 35

40 Tablo 13: Katılımcıların Yakınlarının Destek Olma Oranları Destek olanlar Ortalama; standart sapma %95 güven aralığı Eşi 4,77± 0,03 4,70-4,83 Annesi 4,47± 0,05 4,36-4,38 Babası 4,17± 0,07 4,03-4,32 Kız kardeşi 4,19± 0,09 4,02-4,36 Erkek kardeşi 3,86± 0,10 3,66-4,06 Kayınvalidesi 3,79± 0,08 3,63-3,95 Kayınpederi 3,60± 0,09 3,42-3,79 Görümcesi 3,55± 0,10 3,35-3,75 Kayınbiraderi 3,35± 0,13 3,08-3,62 Eltisi 3,43± 0,15 3,12-3,74 Çocuğu 3,91± 0,19 3,53-4,29 Katılımcıların eşleriyle ilgili tutumlarını belirlemeye yönelik sorulan soruların yanıtları analiz edildiğinde şu sonuçlara ulaşıldı (Şekil 2). Gebeliğim eşimle olan iletişimimi arttırdı yargısına ait yanıtların matematiksel dönüşümden sonra ortalaması 3,84± 0,06 (%95 güven aralığı 3,72-3,95) idi ve katılıyorum alanına düşüyordu. Gebeliğim eşimle cinsel ilişkilerimizi olumsuz etkiledi yargısına ait yanıtların matematiksel dönüşümden sonra ortalaması 2,75± 0,06 (%95 güven aralığı 2,63-2,88) idi katılmıyorum alanına düşüyordu. Şekil 2. Gebelerin eşleriyle ilişkileri hakkında tutumlarına yönelik yanıtların dağılımı 36

41 Katılımcıların doğacak bebek ile ilgili tutumlarını belirlemeye yönelik sorulan soruların yanıtları analiz edildiğinde elde edilen sonuçlar şekil 3 te verilmiştir. Eşim doğacak bebeğimizle ilgili sevincimi, heyecanımı paylaşıyor yargısına ait yanıtların matematiksel dönüşümden sonra ortalaması 4,28± 0,05 (%95 güven aralığı 4,19-4,37) idi ve katılıyorum alanına giriyordu. Kendimi anne olmaya hazır hissediyorum yargısına ait yanıtların matematiksel dönüşümden sonra ortalaması 4,21± 0,05 (%95 güven aralığı 4,12-4,30) idi ve katılıyorum alanına giriyordu. Eşimle doğacak bebeğimiz hakkında planlar yapıyoruz yargısına ait yanıtların matematiksel ortalaması 4,18± 0,05 (%95 güven aralığı 4,09-4,28) idi ve katılıyorum alanına giriyordu. Şekil 3. Gebelerin doğacak çocuk hakkında tutumlarına yönelik yanıtların dağılımı Katılımcıların gebelik ve çocuk bakımı ile ilgili başvurdukları kaynakların dağılımı Tablo 14 te görülmektedir. Katılımcıların Durumluk Kaygı Düzeyi ölçeğinden hesaplanan toplam puanların ortalaması 39,43±11,02 ortanca 38 (en düşük 20, en yüksek 73) puandı. Birinci Basamakta Beck Depresyon ölçeği sorularının tamamına yanıt veren 337 (%99,1) kişinin Beck depresyon skoru ortalaması 1,25±2,02, ortanca 1 (en düşük 0, en yüksek 14) puandı. Katılımcılardan 37 (%11,0) kişi kesme değeri olan 4 ve üzeri puan almıştı. Katılımcıların WHOQOOL skoru ortalama 69,34±7,02, ortanca 69,62 (en düşük 44,44 en yüksek 89,63) puan olduğu görüldü. Alt ölçek skorları Tablo 15 de görülmektedir. 37

42 Tablo 14: Gebelerin Başvurdukları Kaynaklar Kaynaklar Sıklık Yüzde(%) Yok 29 8,5 Televizyon ,8 Gazete 66 19,4 İnternet 99 29,1 Dergi ,5 Kitap ,6 Sağlık Personeli ,6 Toplam* ,0 *Bir kişi birden fazla seçenek yanıtlamış olabilir Tablo 15. Gebelerin Yaşam Kalitesi Yaşam kalitesi N Ortalama Standart Ortanca sapma WHOQOOL skoru ,34 7,02 69,62 Fizyolojik alt ölçek skoru ,76 1,86 12,57 Psikolojik alt ölçek skoru ,46 1,63 14,66 Sosyal alt ölçek skoru ,03 2,57 16,00 Çevresel alt ölçek skoru ,49 1,94 14,50 Ulusal Çevre alt ölçek skoru ,85 1,72 13,77 Karşılaştırmalı analizler Çalışmayan gebeler çalışan gebelerden daha gençti (Mann-Whitney U=9118,5, p<0,001). Gebenin yaşı ile eğitim durumu arasında korelasyon yoktu (Kendall s tau_b= - 0,012, p=0,771). Sosyal güvencesi olmayan gebeler olan gebelerden daha gençti (Mann- Whitney U=1596,0, p=0,009). Eşinin eğitim durumu ile kadının eğitim durumu arasında pozitif korelasyon vardı (Kendall s tau_b= 0,585, p<0,001). Eğitim durumu arttıkça çalışma durumu da artıyordu (Kendall s tau_b=0,422, P<0,001). Aynı eğilim eşinin eğitim durumuyla kadının çalışma durumunda da görülmekteydi (Kendall s tau_b=0,316, p<0,001). 38

43 Evde sürekli yaşayan kişi sayısı, gebelerin yaşı arttıkça artıyor (Kendall s tau_b=0,203, p<0,01), gebelerin eğitim durumu arttıkça azalıyordu (Kendall s tau_b=-0,221, p<0,001). Gebelerin eşlerinin eğitim durumu azaldıkça evde sürekli yaşayan kişi sayısı artmaktaydı (Kendall s tau_b=-0,149, p=0,003). Gebenin yaşı arttıkça ailenin ortalama geliri artmaktaydı (Kendall s tau_b=0,116, p=0,004). Çalışmayan gebelerin ortalama aylık geliri çalışan gebelerin ortalama aylık gelirinden düşüktü (Mann-Whitney U=3384,5, p<0,001). Ailenin ortalama geliri gebenin eğitim durumuyla artmaktaydı (Kendall s tau_b=0,446, p<0,01). Ailenin ortalama geliri eşinin eğitim durumuyla artmaktaydı (Kendall s tau_b=0,500, p<0,001). Ailede sürekli birlikte yaşayan kişi sayısı arttıkça ortalama aylık gelir azalmaktaydı (Kendall s tau_b= - 0,091, p=0,046). Gebenin yaşı ile kişi başı gelir arasında anlamlı ilişki yoktu (Kendall s tau_b= 0,034, p=0,401). Gebenin eğitim durumuyla kişi başı gelir arasında pozitif korelasyon vardı (Kendall s tau_b=0,477, p<0,001). Eşinin eğitim durumuyla kişi başı gelir arasında pozitif korelasyon vardı (Kendall s tau_b=0,460, p<0,001). Gebenin yaşı arttıkça gebelik sayısı artmaktaydı (Kendall s tau_b=0,381, p<0,001). Gebenin ve eşinin eğitim durumu arttıkça gebelik sayısı azalmaktaydı (Kendall s tau_b= - 0,278, p<0,001, Kendall s tau_b= -0,201, p<0,001). Gebelik sayısı arttıkça kişi başı gelir azalmaktaydı (Kendall s tau_b= -0,264, p<0,001). Gebelerin çalışıp çalışmama durumu ile gebelik sayısı arasında anlamlı ilişki yoktu (Kendall s tau_b= -0,096, p=0,060). Kürtaj olmayan gebeler kürtaj olanlardan daha gençti (Mann-Whitney U=3185,00, p=0,004). Kürtaj olanların ve eşlerinin eğitim durumları kürtaj yaptırmayanlardan daha düşüktü (Mann-Whitney U=3617,5, p=0,036; Mann-Whitney U=3084,0, p=0,002). Gebenin çalışıp çalışmama durumu ile kürtaj arasında anlamlı fark yoktu (X 2 =0,022, Fisher s Exact test p=0,882). Kürtaj olan veya olmayan gebelerin aile ve kişi başı gelirleri arasında anlamlı fark yoktu (Mann-Whitney U=3202,50, p=0,240, Mann-Whitney U=2751,50, p=0,098). Gebenin yaşı arttıkça çocuk sayısı artmaktaydı (Kendall s tau_b=0,423, p<0,001). Ailenin ortalama geliri azaldıkça çocuk sayısı artmaktaydı (Kendall s tau_b= -0,092, p=0,047). Kişi başı gelir azaldıkça çocuk sayısı artmaktaydı (Kendall s tau_b= -0,297, p<0,01). Çalışma durumu ile çocuk sayısı arasında korelasyon yoktu (Kendall s tau_b= - 0,093, p=0,075). Gebenin ve eşinin eğitim durumu arttıkça çocuk sayısı azalmaktaydı (Kendall s tau_b= -0,245, p<0,001, Kendall s tau_b= -0,156, p=0,02). Kürtajı olmayan gebelerin çocuk sayısı kürtajı olan gebelerden daha düşüktü (Mann-Whitney U=2996,50, p<0,001). 39

44 Sezeryan yaptırma ile gebenin yaşı arasında anlamlı bir fark yoktu (Mann-Whitney U=1621,50, p=0,945). Aylık ortalama gelir sezeryan yaptıran gebelerde yaptırmayan gebelerden daha yüksekti (Mann-Whitney U=1055,00, p=0,049). Sezeryan yaptıran gebelerin kişi başı geliri daha yüksekti (Mann-Whitney U=964,00, p=0,025). Sezeryan yaptırma ile gebenin ve eşinin eğitim durumu arasında anlamlı bir fark yoktu (X 2 =2,956, p=0,228, X 2 =4,864, p=0,088). Gebenin çalışıp çalışmama durumu ile sezeryan yaptırma arasında anlamlı bir fark bulunmadı (X 2 =0,253, Fisher s Exact test p=1,00). İsteyerek gebe kalmışların yaşı istemeyenlerinkinden düşüktü (Mann-Whitney U=2587,00, p<0,001). Gebenin ve eşinin eğitim durumuyla gebeliği isteme arasında anlamlı bir fark yoktu (Mann-Whitney U=3897,50, p=0,075; Mann-Whitney U=4266,50, p=0,321). İsteyerek gebe kalmışların evlilik süresi istemeyenlerinkinden düşüktü (Mann-Whitney U=1699,50, p<0,001). Ailenin ortalama geliri ile gebeliği isteme arasında anlamlı fark yoktu (Mann-Whitney U=3802,50, p=0,702). İsteyerek gebe kalmışların gebelik sayısı istemeyenlerinkinden düşüktü (Mann-Whitney U=1947,50, p<0,001). Çocuk sayısı fazla olan kadınların gebeliği daha az istenmekteydi (Mann-Whitney U=2262,50, p<0,001). Gebenin çalışıp çalışmama durumu ile gebeliği isteme arasında anlamlı fark yoktu (X 2 =0,151, Fisher s Exact test p=0,836). Gebenin yaşı ile tıbbi yardım alınıp alınmama durumu arasında anlamlı fark yoktu (Mann-Whitney U=2034,50, p=0,793). Gebenin ve eşinin en son bitirdiği okul ile tıbbi yardım durumu arasında anlamlı fark yoktu (Mann-Whitney U=2112,50, p=0,969; Mann- Whitney U=1907,00, p=0,534). Evlilik süresi ile tıbbi yardım alıp almama durumu arasındaki fark da anlamlı değildi (Mann-Whitney U=1526,50, p=0,116). Ailenin ortalama geliri ile tıbbi yardım durumu arasında anlamlı farklılık yoktu (Mann-Whitney U=1861,50, p=0,796). Gebelik sayısı ve çocuk sayısı tıbbi yardım alarak gebe kalanlarda daha düşüktü (Mann- Whitney U=1438,50, p=0,027; Mann-Whitney U=1378,00, p=0,010). Gebelerin çalışıp çalışmama durumuyla tıbbi yardım alma durumu arasında anlamlı fark yoktu (X 2 =0,612, Fisher s Exact test p=0,434). Gebenin yaşamı boyunca sigara kullanma durumuyla gebenin yaşı arasında anlamlı fark yoktu (Mann-Whitney U=13576,50, p=0,338). Sigara kullanan gebelerin eğitim durumu daha yüksekti (Mann-Whitney U=12673,00, p=0,042). Eşinin en son bitirdiği okul ile sigara kullanma durumu arasında anlamlı fark yoktu (Mann-Whitney U=13792,00, p=0,575). Evlilik süresiyle sigara kullanma durumu arasında anlamlı fark yoktu (Mann-Whitney U=13157,00, p=0,734). Ailenin ortalama geliri ile sigara kullanma arasındaki fark anlamlı değildi (Mann- 40

45 Whitney U=11262,50, p=0,256). Gebelik sayısı ve çocuk sayısı ile sigara kullanma durumu arasında da anlamlı farklılık yoktu (Mann-Whitney U=14016,00, p=0,600; Mann-Whitney U=14311,50, p=0,863). Gebelerin sosyal güvencesi olup olmama durumuyla yaşamı boyunca sigara kullanma durumu arasında anlamlı fark yoktu (X 2 =2,471, p=0,650). Çalışan gebelerin 61 i (%62,24), çalışmayan gebelerin ise 105 i (%43,38) yaşamı boyunca sigara kullanmıştı (X 2 =9,926, Fisher s Exact test p=0,002). Gebelerin sigara kullanma durumuyla tıbbi yardım arasındaki fark anlamlı değildi (X 2 =0,039, Fisher s Exact test p=1,00). Halen sigara kullanma durumuyla gebelik yaşı arasında anlamlı fark yoktu (Mann- Whitney U=3166,50, p=0,674). Gebenin ve eşinin eğitim durumuyla halen sigara içme durumu arasındaki fark anlamlı değildi (Mann-Whitney U=3339,00, p=0,980; Mann-Whitney U=3074,50,p=0,540). Evlilik süresiyle halen sigara içme durumu arasında anlamlı fark yoktu (Mann-Whitney U=2800,00, p=0,309). Ailenin ortalama geliri ile halen sigara içme durumu arasındaki fark anlamlı değildi (Mann-Whitney U=2862,00, p=0,881). Gebelik sayısı ve çocuk sayısı ile halen sigara içme durumu arasında anlamlı fark yoktu (Mann-Whitney U=2700,00, p=0,097; Mann-Whitney U=2828,50, p=0,152). Halen düzenli sigara içme durumuyla gebelik haftası arasında anlamlı fark yoktu (Mann-Whitney U=2979,50, p=0,407). Gebelerin sosyal güvencesinin olup olmama durumuyla halen düzenli sigara kullanma durumu arasında anlamlı fark yoktu (X 2 =1,742, p=0,783). Çalışıp çalışmama durumuyla halen düzenli sigara kullanma durumu arasında anlamlı fark yoktu (X 2 =0,938, Fisher s Exact test p=0,329). Yaşamı boyunca alkol kullanma durumu ile gebenin yaşı arasında anlamlı fark yoktu (Mann-Whitney U=9195,00, p=0,386). Evlilik süresi ile alkol kullanma durumu arasında anlamlı fark yoktu (Mann-Whitney U=8671,00, p=0,438). Alkol kullanan gebelerin ve eşlerinin eğitim durumu daha yüksekti. (Mann-Whitney U=5944,00,p<0,001; Mann-Whitney U=6649,50, p<0,001). Evde sürekli yaşayan kişi sayısı ile gebenin alkol kullanma durumu arasında anlamlı fark yoktu (Mann-Whitney U=7661,00, p=0,031). Ailenin ortalama aylık geliri ve kişi başı geliri yüksek olan gebelerin alkol kullanma durumu daha yüksekti (Mann- Whitney U=6045,50, p<0,001; Mann-Whitney U=5442,00,p<0,001). Gebelik sayısı ve çocuk sayısı ile gebenin alkol kullanma durumu arasında anlamlı fark yoktu (Mann-Whitney U=9257,50, p=0,383; Mann-Whitney U=9113,00, p=0,242). Çalışan gebelerin %35,71 i, çalışmayan gebelerin %16,11 i alkol kullanmaktaydı (X 2 =15,735, Fisher s Exact test p<0,001). 41

46 Alkol kullanan gebelerin %82,4 ü sigara kullanmışken, alkol kullanmayanların %39,5 i sigara kullanmamıştı. (X 2 =42,760, p<0,001). Alkol kullanan gebelerin %16,2 si halen sigara kullanmaktayken, alkol kullanmayanların %3,4 ü sigara kullanmamaktaydı. (X 2 =16,452, p<0,001). Gebelerin takiplerini aynı doktor tarafından yapılması durumuyla gebelik yaşı arasında anlamlı fark yoktu (Mann-Whitney U=6744,00, p=0,429). Evlilik süresi ile takiplerin aynı doktor tarafından yapılması durumu arasında anlamlı fark yoktu (Mann-Whitney U=6347,50, p=0,420). Gebenin ve eşinin en son bitirdiği okul ile gebelik takiplerinin aynı doktor tarafından yapılması durumu arasındaki fark anlamlı değildi (Mann-Whitney U=7050,50, p=0,746; Mann-Whitney U=6272,50, p=0,251). Ailenin ortalama aylık geliri ve kişi başı geliri ile takiplerin aynı doktor tarafından yapılması durumu arasında anlamlı fark yoktu (Mann-Whitney U=6085,00, p=0,661; Mann-Whitney U=5284,00, p=0,225). Gebelik sayısı ve çocuk sayısı ile takiplerin aynı doktor tarafından yapılması durumu arasında da anlamlı fark yoktu (Mann-Whitney U=6441,50, p=0,160; Mann-Whitney U=6345,50, p=0,091). Çalışıp çalışmama durumuyla gebelik takiplerini sürekli aynı doktorun yapması durumu arasında anlamlı farklılık yoktu (X 2 =3,347, Fisher s Exact test p=0,090). Sosyal güvencesinin olup olmaması ile gebelik takiplerini sürekli aynı doktorun yapması durumu arasında anlamlı farklılık yoktu (X 2 =0,957, Fisher s Exact test p=0,484). Gebeliği isteme durumuyla takiplerin aynı doktorun yapması durumu arasında anlamlı fark yoktu (X 2 =0,55, Fisher s Exact test p= 0,791). Tıbbi yardım alma durumuyla takiplerin sürekli aynı doktor tarafından yapılması durumu arasında anlamlı fark yoktu (X 2 =0,05, Fisher s Exact test p=1,00). Gebelik yaşı arttıkça doktor takiplerine gitme sayısı azalmaktaydı (Kendall s tau_b=- 0,081, p=0,049). Gebenin eğitim durumu arttıkça doktor kontrollerine gitme sayısı artmaktaydı (Kendall s tau_b=0,135, p=0,002). Gebenin eşinin eğitim durumu arttıkça takiplere gitme sayısı artmaktaydı (Kendall s tau_b=0,098, p=0,027).gebenin evlilik süresi ile gebelik takiplerine gitme durumu arasında korelasyon yoktu (Kendall s tau_b=-0,030, p=0,477). Evde sürekli yaşayan kişi sayısı arttıkça takiplere gitme sayısı azalmaktaydı (Kendall s tau_b=-0,145, p=0,002). Ailenin ortalama geliri arttıkça takiplere gitme sayısı artmaktaydı (Kendall s tau_b=0,155, p<0,001). Gebelik sayısı arttıkça takiplere gitme sayısı azalmaktaydı (Kendall s tau_b=-0,100, p=0,029). Çocuk sayısı arttıkça takiplere gitme sayısı azalmaktaydı (Kendall s tau_b=-0,193, p<0,001). Gebelik haftası arttıkça takiplere gitme sıklığı artmaktaydı (Kendall s tau_b=0,337, p<0,001). Gebelerin çalışıp çalışmama durumuyla doktor takiplerine gitme sıklığı arasında anlamlı fark yoktu (Mann-Whitney 42

47 U=9279,50, p=0,191). Sosyal güvencesi olan gebeler daha sık gebelik takiplerine gitmekteydi. (Mann-Whitney U=1534,50, p=0,039). Gebeliği isteyen kadınlar daha sık gebelik takiplerine gitmekteydi (Mann-Whitney U=3037,00, p=0,036). Yaşamı boyunca sigara kullanma durumuyla takiplere gitme durumu arasında anlamlı fark yoktu (Mann- Whitney U=11143,00, p=0,166). Halen düzenli sigara kullanma durumuyla takiplere gitme sıklığı arasında anlamlı fark yoktu (Mann-Whitney U=2548,50, p=0,193). Gebelerin yaşamı boyunca alkol kullanma durumuyla takiplerin sıklığı arasında anlamlı fark yoktu (Mann- Whitney U=7670,50, p=0,257). Gebelik takiplerini aynı doktorun yapması durumu ile takiplerin sıklığı arasında anlamlı fark yoktu (Mann-Whitney U=5695,50, p=0,687). Gebelerin çalışıp çalışmama durumuyla ebenin ev ziyareti sayısı arasında anlamlı fark yoktu (Mann-Whitney U=11401,50, p=0,371). Sosyal güvencelerinin olup olmama durumuyla da ebelerin ev ziyareti sıklığı arasında anlamlı fark yoktu (Mann-Whitney U=2349,00, p=0,308). Gebenin ve eşinin eğitim durumu ile ihtiyaç hissettiğimde sağlık hizmetlerine sorunsuz ulaşabiliyorum yargısına katılma durumu arasında pozitif korelasyon vardı (Kendall s tau_b=0,102, p=0,028; Kendall s tau_b=0,125, p=0,07). Gebelik sayısı, doğum sayısı, çocuk sayısı ve doktor takip sıklığı ile arasında negatif korelasyon vardı (Kendall s tau_b=-0,128, p=0,008; Kendall s tau_b=-0,113, p=0,022; Kendall s tau_b=-0,111, p=0,025; Kendall s tau_b=-0,111, p=0,015). Görüşmeye gittiğimde doktor bana yeteri kadar zaman ayırıyor yargısına katılma durumu ile doğum sayısı, çocuk sayısı ve doktora gitme sıklığı arasında negatif korelasyon vardı (Kendall s tau_b=-0,120, p= 0,017; Kendall s tau_b=-0,122, p=0,015; Kendall s tau_b=-0,155, p=0,001), gebelik haftası ile pozitif korelasyon vardı (Kendall s tau_b=0,089, p=0,041). Gebenin Doktorum benim her türlü sağlık sorunumla ilgilenir yargısına katılma durumu ile evde sürekli yaşayan kişi sayısı, doğum sayısı, çocuk sayısı arasında negatif korelasyon vardı (Kendall s tau_b=-0,107, p=0,030; Kendall s tau_b=-0,114, p=0,027; Kendall s tau_b=-0,132, p=0,008), gebelik haftası ve doktor takiplerine gitme sıklığı ile arasında pozitif korelasyon vardı (Kendall s tau_b=0,123, p=0,005; Kendall s tau_b=0,131, p=0,04). Takiplerime gittiğim zaman şikayetlerimi, endişelerimi rahatça dile getirebiliyorum yargısına katılma durumu ile doktor takibine gitme sıklığı arasında pozitif korelasyon vardı (Kendall s tau_b=0,145, p=0,002). 43

48 Gerekli durumlarda doktorumun eve gelerek takiplerimi yapmasını isterim yargısına katılma durumu ile doktor takibine gitme sıklığı arasında pozitif korelasyon vardı (Kendall s tau_b=0,118, p=0,009). Aile hekimimin gebelik takipleri ve önerileri yararlı oluyor yargısına katılma durumu ile evde sürekli yaşayan kişi sayısı, gebelik sayısı ve doğum sayısı arasında negatif korelasyon vardı (Kendall s tau_b=-0,128, p=0,009; Kendall s tau_b=-0,124, p=0,010; Kendall s tau_b=-0,110, p=0,025). Ebelerin ev ziyareti sıklığı ile ebelerden ev ziyaretlerinde yeterince bilgi ve destek alıyorum yargısına katılma durumu arasında pozitif korelasyon vardı (Kendall s tau_b=0,246, p<0,001). İhtiyaç hissettiğimde sağlık hizmetlerine sorunsuz ulaşabiliyorum, Görüşmeye gittiğimde doktor bana yeteri kadar zaman ayırıyor, Doktorum benim her türlü sağlık sorunumla ilgilenir, Takiplerime gittiğim zaman şikayetlerimi, endişelerimi rahatça dile getirebiliyorum yargılarına katılma durumu doktor takiplerine gitme sıklığı arttığında iyileşiyordu (Mann-Whitney U=4902,00, p<0,001; Mann-Whitney U=4859,50, p<0,001; Mann-Whitney U=4857,50, p<0,001; Mann-Whitney U=5470,00, p=0,004). Çalışan gebelerin Gerekli durumlarda doktorumun eve gelerek takiplerimi yapmasını isterim yargısına katılma durumu daha fazlaydı (Mann-Whitney U=9927,50, p=0,015) Doktor takiplerinin sıklığı ile arasında anlamlı fark yoktu (Mann-Whitney U=7001,00, p=0,862). Çalışan gebeler Aile hekimimin gebelik takipleri ve önerileri yararlı oluyor yargısına daha az katılıyordu (Mann-Whitney U=9750,50, p=0,032) Doktor takiplerinin sıklığı ile arasında da anlamlı fark yoktu (Mann-Whitney U=6675,50, p=0,770). Ebelerden ev ziyaretlerinde yeterince bilgi ve destek alıyorum yargısına katılma durumu ile gebenin çalışıp çalışmama durumu arasında anlamlı fark yoktu (Mann-Whitney U=10624,50, p=0,874) Daha genç olan gebe kadınlar gebeliği öğrenince daha fazla sevinmişti (Mann- Whitney U=1821,00, p<0,001). Gebenin ve eşinin eğitim durumu ile katılımcının gebe olduğunu öğrenince sevinme durumu arasında anlamlı fark yoktu (Mann-Whitney U=2974,00, p=0,124; Mann-Whitney U=3062,00, p=0,195). Uzun yıllar evli olan gebe kadınlar gebe olduğunu öğrenince daha az sevinmişti (Mann-Whitney U=1707,50, p<0,001). Ailenin ortalama gelir düzeyi ile gebe olduğunu öğrenince sevinme durumu arasında anlamlı 44

49 fark yoktu (Mann-Whitney U=2583,50, p=0,386). Çocuk sayısı fazla olan kadınlar gebe olduğunu öğrenince daha az sevinmişti (Mann-Whitney U=1536,00, p<0,001). Gebeliği isteyenlerden 302 si (%97,7), gebeliği istemeyenlerin 15 i (%48,4) gebe olduğunu öğrenince sevinmişti (X 2 =108,77,Fisher s Exact test p<0,001). Evlilik süresi kısa olan gebelerin yakınları gebeliği öğrenince daha fazla sevinmişti (Mann-Whitney U=982,50, p<0,001). Düşük ortalama geliri ve çok çocuğu olan gebelerin yakınları gebeliği öğrenince daha az sevinmişti (Mann-Whitney U=1001,00, p=0,001; Mann- Whitney U=1345,00, p<0,001). Gebeliği isteyen katılımcıların 303 ünün (%98,1), gebeliği istemeyen katılımcıların 21 inin (%67,7) yakınları gebeliği öğrenince sevinmişti (X 2 =57,741, Fisher s Exact test p<0,001). Gebeliği normal yolla olan gebelerin 311 inin (%95,1) tıbbi yardım ile olan gebelerin 13 ünün (%100,0) yakınları gebeliği öğrenince sevinmişti (X 2 =0,667, Fisher s Exact test p<0,001). Gebe olduğunu öğrenince sevinen gebelerin 309 unun (%97,5) sevinmeyen gebelerin 15 inin (%65,2) yakınları gebeliği öğrenince sevinmişti (X 2 =49,762, p<0,001). Genç yaştaki gebelerin eşleri gebeliği öğrenince daha fazla sevinmişti (Mann-Whitney U=1073,00, p<0,001). Eğitim durumu yüksek olan gebelerin eşleri gebeliği öğrenince daha fazla sevinmişti (Mann-Whitney U=1441,50, p=0,002). Eşinin eğitim durumuyla gebeliği öğrenince sevinme durumu arasında anlamlı fark yoktu (Mann-Whitney U=1926,00, p=0,075). Uzun yıllardır evli olan ve çocuk sayısı fazla olan gebelerin eşleri gebeliği öğrenince daha az sevinmişti (Mann-Whitney U=673,00, p<0,001; Mann-Whitney U=816,00, p<0,001). Ailenin ortalama aylık geliri ile eşinin gebeliği öğrenince sevinme durumu arasında anlamlı fark yoktu (Mann-Whitney U=1581,00, p=0,057). Gebeliği isteyen katılımcıların 304 ünün (%98,4) gebeliği istemeyenlerin 20 sinin (%64,5) eşleri gebeliği öğrenince sevinmişti (X 2 =72,054, Fisher s Exact test p<0,001). Gebeliği normal ya da tıbbi yardım ile olması eşlerin gebeliği öğrenince sevinme durumunda anlamlı fark yaratmıyordu (X 2 =0,667, Fisher s Exact test p=1,00). Gebe olduğunu öğrenince sevinen gebelerin 312 sinin (%98,4) sevinmeyen gebelerin 12 sinin (%52,2) eşleri gebeliği öğrenince sevinmişti (X 2 =102,283, p<0,001). Yakınları gebelik durumunu öğrenince sevinen gebelerin 317 sinin (%97,8) yakınları gebelik durumunu öğrenince sevinmeyen 7 sinin (%43,8) eşleri gebelik durumunu öğrenince sevinmişti (X 2 =99,473, Fisher s Exact test p<0,001). 45

50 Gebelerin yakınlarının destek olma durumu ile gebenin yaşı arasında anlamlı fark yoktu (Mann-Whitney U=1535,00, p=0,194). Evlilik süresi ve çocuk sayısı fazla olan gebelerin yakınları daha az destek olmaktaydı (Mann-Whitney U=1115,50, p=0,040; Mann- Whitney U=1300,50, p=0,017). Evde yaşayan kişi sayısının fazla olması gebelerin yakınlarının desteğini azaltmaktaydı (Mann-Whitney U=1283,00, p=0,044). Gebeliği isteyen katılımcıların 301 inin (%97,4) istemeyenlerin 27 sinin (%87,1) yakınları gebelik sırasında destek olmuşlardı (X 2 =8,803, Fisher s Exact test p=0,017). Gebeliği normal ya da tıbbi yardım ile olan gebelerin yakınları gebelikleri sırasında destek olma durumu arasında anlamlı fark yoktu (X 2 =0,495, Fisher s Exact test p=1,00). Gebe olduğunu öğrenince gebelerin sevinme durumu ile yakınların gebelikleri sırasında destek olma durumu arasında anlamlı fark yoktu (X 2 =0,049, Fisher s Exact test p=0,575). Gebe olduğunu öğrenince yakınları sevinen gebelerin 318 inin (%98,1) yakınları sevinmeyen gebelerin 10 unun (%62,5) yakınları destek olmuştu (X 2 =56,907, p<0,001). Gebelerin çalışma durumu ile yakınları gebelikleri sırasında destek olma durumu arasında anlamlı fark yoktu (X 2 =0,089, Fisher s Exact test p=1,00). Gebenin yaşı, gebenin ve eşinin eğitim durumu, ailenin ortalama geliri ile eşin destek olma durumu arasında korelasyon yoktu. Evlilik süresi, evde sürekli yaşayan kişi sayısı ve çocuk sayısı ile eşin destek olma durumu arasında negatif korelasyon vardı (Kendall s tau_b=-0,133, p=0,006; Kendall s tau_b=-0,146, p=0,006; Kendall s tau_b=-0,195, p<0,001). İstenen gebeliklerde ve eşin gebeliği öğrenince sevinmesi durumda eşin desteği artmaktaydı (Mann-Whitney U=3300,00, p=0,003; Mann-Whitney U=1022,00, p<0,001). Gebeliğim eşimle olan iletişimimi arttırdı yargısına katılma durumu ile gebenin yaşı, evlilik süresi ve çocuk sayısı arasında negatif korelasyon vardı (Kendall s tau_b=-0,119, p=0,05; Kendall s tau_b=-0,173, p<0,001; Kendall s tau_b=-0,148, p=0,002). Eşim doğacak bebeğimizle ilgili sevincimi, heyecanımı paylaşıyor yargısı ile evlilik süresi, evde sürekli yaşayan kişi sayısı ve çocuk sayısı arasında negatif (Kendall s tau_b=- 0,176, p<0,001; Kendall s tau_b=-0,180, p<0,001; Kendall s tau_b=-0,200, p<0,001), eşinin eğitim durumu ve ailenin ortalama geliri ile pozitif korelasyon vardı (Kendall s tau_b=0,114, p=0,017; Kendall s tau_b=0,097, p=0,037) Eşimle doğacak bebeğimizle ilgili planlar yapıyoruz yargısına katılma durumu ile evlilik süresi, evde yaşayan kişi sayısı ve çocuk sayısı arasında negatif korelasyon vardı (Kendall s tau_b=-0,144, p=0,002; Kendall s tau_b=-0,178, p<0,001; Kendall s tau_b=-0,146, p=0,004). 46

51 Gebeliğim eşimle olan iletişimimi arttırdı, Eşim doğacak bebeğimizle ilgili sevincimi, heyecanımı paylaşıyor, Kendimi anne olmaya hazır hissediyorum, Eşimle doğacak bebeğimizle ilgili planlar yapıyoruz yargılarına katılma durumu istenen gebelik olması durumuyla iyileşiyordu (Mann-Whitney U=3206,50, p=0,001; Mann-Whitney U=3002,00, p<0,001; Mann-Whitney U=3859,00, p=0,047; Mann-Whitney U=2814,50, p<0,001). Gebenin eşinin, gebeliği öğrenince sevinmesi ile Gebeliğim eşimle olan iletişimimi arttırdı, Gebeliğim eşimle cinsel ilişkilerimizi olumsuz etkiledi, Eşim doğacak bebeğimizle ilgili sevincimi, heyecanımı paylaşıyor, Eşimle doğacak bebeğimizle ilgili planlar yapıyoruz yargılarına katılma durumu iyileşmekteydi (Mann-Whitney U=1297,00, p<0,001; Mann-Whitney U=1469,00, p=0,003; Mann-Whitney U=1327,00, p<0,001; Mann- Whitney U=1555,50, p=0,003). Gebeliği öğrenince yakınları sevinen gebelerin Gebeliğim eşimle olan iletişimimi arttırdı, Eşim doğacak bebeğimizle ilgili sevincimi, heyecanımı paylaşıyor, Kendimi anne olmaya hazır hissediyorum, Eşimle doğacak bebeğimizle ilgili planlar yapıyoruz yargılarına katılma durumu iyileşmekteydi (Mann-Whitney U=1825,00, p=0,033; Mann- Whitney U=1319,50, p<0,001; Mann-Whitney U=1883,50, p=0,039; Mann-Whitney U=1646,00, p=0,007). Gebeliğim eşimle olan iletişimimi arttırdı, Eşim doğacak bebeğimizle ilgili sevincimi, heyecanımı paylaşıyor, Eşimle doğacak bebeğimizle ilgili planlar yapıyoruz yargılarına katılma durumu ile eşin gebelik süresince destek olma durumu arasında pozitif korelasyon vardı (Kendall s tau_b=0,214, p<0,001; Kendall s tau_b=0,204, p<0,001; Kendall s tau_b=0,191, p<0,001). Gebeliğim eşimle cinsel ilişkilerimizi olumsuz etkiledi yargısına katılma durumu ile eşin gebelik süresince destek olma durumu arasında negatif korelasyon vardı (Kendall s tau_b=-0,104, p=0,041) Eşin gebelik süresince destek olma durumu ile Kendimi anne olmaya hazır hissediyorum yargısı arasında korelasyon yoktu (Kendall s tau_b=0,041, p=0,443) Durumluk Kaygı düzeyi skoru ile Beck Depresyon skoru arasında pozitif korelasyon vardı (Kendall s tau_b=0,146 p=0,001). Durumluk Kaygı Düzeyi skoru ile Yaşam Kalite skoru arasında negatif korelasyon vardı (Kendall s tau_b=-0,315, p<0,001). Durumluk Kaygı Düzeyi skoru ile gebenin yaşı arasında negatif korelasyon vardı (Kendall s tau_b=-0,105, p=0,006). Ebenin ev ziyareti sıklığı ile Durumluk Kaygı düzeyi skoru arasında negatif korelasyon vardı (Kendall s tau_b=-0,114, p=0,010). Gebenin en son bitirdiği okul, evlilik 47

52 süresi, ailenin ortalama geliri, çocuk sayısı, evde sürekli yaşayan kişi sayısı, gebelik haftası, doktor takiplerine gitme sıklığı ile Durumluk Kaygı Düzeyi skoru arasında korelasyon yoktu. Beck Depresyon skoru ile Yaşam Kalite skoru arasında negatif korelasyon vardı (Kendall s tau_b=-0,140, p=0,001). Evde sürekli yaşayan kişi sayısı ile Beck Depresyon skoru arasında pozitif korelasyon vardı (Kendall s tau_b=0,115, p=0,018). Ailenin ortalama aylık geliri ile Beck Depresyon skoru arasında negatif korelasyon vardı (Kendall s tau_b=- 0,092, p=0,039). Gebenin yaşı, en son bitirdiği okul, evlilik süresi, çocuk sayısı, gebelik haftası, doktor takip sayısı, ebelerin ev ziyareti sayısı ile arasında korelasyon yoktu. Yaşam Kalitesi skoru ile eşinin eğitim durumu arasında pozitif korelasyon vardı (Kendall s tau_b=0,092, p=0,027). Gebenin yaşı, gebenin eğitim durumu, evlilik süresi, ailenin ortalama aylık geliri, evde sürekli yaşayan kişi sayısı, çocuk sayısı, gebelik haftası, doktor takiplerinin sıklığı, ebelerin ev ziyareti sıklığı ile Yaşam Kalitesi Ölçeği arasında korelasyon yoktu. Çalışan gebelerde daha az depresyon görülmekteyken, (Mann-Whitney U=9526,00, p=0,007) gebelerin kaygı düzeyi ve yaşam kalitesi ile çalışma durumu arasında anlamlı fark yoktu (Mann-Whitney U=11205,00, p=0,830; Mann-Whitney U=10618,50, p=0,488). Gebelikte tıbbi yardım alınıp alınmama durumu ile kaygı düzeyi, depresyon ve yaşam kalitesi arasında anlamlı fark yoktu. İstenen gebelik olması gebe kadınların yaşam kalitesini arttırmaktaydı. (Mann- Whitney U=3272,50, p=0,014). Kaygı düzeyi ve depresyon ile gebeliğin istenmesi durumu arasında anlamlı fark yoktu (Mann-Whitney U=4197,50, p=0,489; Mann-Whitney U=4158,50, p=0,225). Son bir ay içinde sigara kullanan gebelerde depresyon skoru daha yüksekti (Mann- Whitney U=5399,50, p=0,005). Kaygı düzeyi ve yaşam kalitesi ile son bir ayda sigara içme durumu arasında anlamlı fark yoktu (Mann-Whitney U=6195,50, p=0,296; Mann-Whitney U=5667,00, p=0,071) Gebeliklerinde halen düzenli sigara kullanan kadınlarda depresyon skoru daha yüksekti (Mann-Whitney U=2308,50, p=0,012). Halen düzenli sigara içme durumuyla kaygı düzeyi ve yaşam kalitesi arasında anlamlı fark yoktu (Mann-Whitney U=2702,50, p=0,306; Mann-Whitney U=2406,50, p=0,093) Yaşamı boyunca alkol kullanan gebelerde depresyon skoru daha yüksekti ve yaşam kalitesi daha düşüktü (Mann-Whitney U=8234,50, p=0,041; Mann-Whitney U=7832,50, 48

53 p=0,042). Gebelerin yaşam boyunca alkol kullanma durumuyla kaygı düzeyi arasında anlamlı fark yoktu (Mann-Whitney U=9046,00, p=0,723). Gebe olduğunu öğrenince sevinen kadınlarda depresyon skoru daha düşüktü ve bu gebelerin yaşam kalitesi daha yüksekti (Mann-Whitney U=2478,50, p=0,007; Mann-Whitney U=2654,50, p=0,047). Kaygı düzeyi ile gebe olduğunu öğrenince sevinme durumu arasında anlamlı fark yoktu (Mann-Whitney U=3402,00, p=0,714) Gebeliği öğrenince eşi sevinen kadınlarda depresyon ve kaygı düzeyi daha düşüktü ve bu kadınların yaşam kaliteleri daha yüksekti (Mann-Whitney U=1638,00, p=0,017; Mann- Whitney U=1825,50, p=0,036; Mann-Whitney U=1274,50, p=0,001). Gebeliği öğrenince yakınlarının sevinen gebelerde depresyon skoru daha düşüktü (Mann-Whitney U=1822,50, p=0,036) Yakınları sevinen gebe kadınların yaşam kalitesi daha yüksekti (Mann-Whitney U=1551,50, p=0,010). Kaygı düzeyi ile yakınlarının sevinme durumu arasında anlamlı fark yoktu (Mann-Whitney U=2172,00, p=0,332) Yakınları destek olan gebelerin yaşam kalitesi daha yüksek iken, (Mann-Whitney U=1111,50, p=0,039) kaygı düzeyi ve depresyon skoru etkilenmemekteydi (Mann-Whitney U=1510,00, p=0,204; Mann-Whitney U=1727,50, p=0,472). En fazla destek verenin eşi olma durumu arttıkça gebelerin kaygısı azalmaktayken, (Kendall s tau_b=-0,101, p=0,028) yaşam kalitesi ise artmıştı (Kendall s tau_b=0,152, p=0,001). Depresyon skoru ile en fazla destek verenin eşi olması arasında korelasyon yoktu (Kendall s tau_b=-0,076, p=0,138). Gebeliğim eşimle cinsel ilişkilerimizi olumsuz etkiledi yargısına katılma durumunun artması gebelerin kaygısını arttırmıştı (Kendall s tau_b=0,087, p=0,037). Gebeliğim eşimle olan iletişimimi arttırdı, Eşim doğacak bebeğimizle ilgili sevincimi, heyecanımı paylaşıyor, Kendimi anne olmaya hazır hissediyorum, Eşimle doğacak bebeğimizle ilgili planlar yapıyoruz, Takiplerime gittiğim zaman şikayetlerimi, endişelerimi rahatça dile getirebiliyorum, Ebelerden ev ziyaretlerinde yeterince bilgi ve destek alıyorum, yargılarına katılma durumu arttıkça gebelerin kaygı düzeyi azalmaktaydı (Kendall s tau_b=-0,119, p=0,005; Kendall s tau_b=-0,160, p<0,001, Kendall s tau_b=-0,215, p<0,001; Kendall s tau_b=-0,219, p<0,001; Kendall s tau_b=-0,098, p=0,025; Kendall s tau_b=-0,132, p=0,002). Gebeliğim eşimle cinsel ilişkilerimizi olumsuz etkiledi yargısına katılma durumunun artması depresyon skoru artmaktayken, (Kendall s tau_b=0,101, p=0,031) Gebeliğim eşimle 49

54 olan iletişimimi arttırdı yargısına katılma durumunun artması ile gebe kadınlarda depresyon skoru azalmaktaydı (Kendall s tau_b=-0,111, p=0,018). Gebeliğim eşimle olan iletişimimi arttırdı, Eşim doğacak bebeğimizle ilgili sevincimi, heyecanımı paylaşıyor, Kendimi anne olmaya hazır hissediyorum, Eşimle doğacak bebeğimizle ilgili planlar yapıyoruz yargılarına katılma durumu arttıkça gebelerin yaşam kalitesi de artmıştı (Kendall s tau_b=0,178, p<0,001; Kendall s tau_b=0,147, p=0,001; Kendall s tau_b=0,174, p<0,001; Kendall s tau_b=0,182, p<0,001; Kendall s tau_b=0,140, p=0,001). Gebeliğim eşimle cinsel ilişkilerimizi olumsuz etkiledi yargısına katılma durumunun artması gebe kadınlarda yaşam kalitesini azaltmıştı (Kendall s tau_b=-0,136, p=0,001). İhtiyaç hissettiğimde sağlık hizmetlerine sorunsuz ulaşabiliyorum, Görüşmeye gittiğimde doktor bana yeteri kadar zaman ayırıyor, Doktorum benim her türlü sağlık sorunumla ilgilenir, Takiplerime gittiğim zaman şikayetlerimi, endişelerimi rahatça dile getirebiliyorum, Aile hekimimin gebelik takipleri ve önerileri yararlı oluyor yargılarına katılma durumu arttıkça gebelerin yaşam kalitesi de artmıştı (Kendall s tau_b=0,140, p=0,001; Kendall s tau_b=0,122, p=0,005; Kendall s tau_b=0,093, p=0,032; Kendall s tau_b=0,122, p=0,005; Kendall s tau_b=0,085, p=0,048). Lineer Regresyon Analizleri Durumluk Kaygı Düzeyi Ölçeği, Birinci Basamak İçin Beck Depresyon Ölçeği ve Dünya Sağlık Örgütü Yaşam Kalitesi Ölçeklerinin ortalama skorlarına etki eden değişkenler lineer regresyon modellerinde incelendi. Modellerde başlangıç değişkenleri olarak; gebenin yaşı, gebenin çalışıp çalışmama durumu, gebenin en son bitirdiği okul, sosyal güvencesinin olup olmaması, eşinin en son bitirdiği okul, evlilik süresi, evde sürekli birlikte yaşayan kişi sayısı, ailenin ortalama aylık geliri, gebelik sayısı, daha önce kürtaj olup olmama durumu, daha önceki gebeliklerinde sezeryan olup olmaması, çocuk sayısı, gebelik haftası, gebeliğin isteyerek olup olmama durumu, gebelikte tıbbi yardım alınıp alınmama durumu, yaşam boyunca sigara kullanıp kullanmama durumu, halen düzenli sigara kullanıp kullanmama durumu, yaşam boyunca alkol kullanıp kullanmama durumu, gebelik takiplerini sürekli aynı doktorun yapıp yapmama durumu, doktor takibine gitme sayısı, ebelerin ev ziyareti sayısı, gebe olduğunu öğrenince sevinip sevinmeme durumu, eşinin gebe olduğunu öğrenince sevinip sevinmeme durumu, yakınlarının destek olup olmaması durumu, eşin destek olup 50

55 olmama durumu, durumluluk kaygı skoru, Beck Depresyon skoru, Yaşam Kalitesi skoru dahil edildi. Durumluk Kaygı Düzeyi Ölçeği ile ilgili regresyon modelinde Backward yöntemli analizin yürütülmesi sırasında gebenin en son bitirdiği okul, sosyal güvencesinin olup olmaması, eşinin en son bitirdiği okul, evde sürekli birlikte yaşayan kişi sayısı, ailenin ortalama aylık geliri, gebelik sayısı, daha önce kürtaj olup olmama durumu, daha önceki gebeliklerinde sezeryan olup olmaması, çocuk sayısı, gebelik haftası, gebeliğin isteyerek olması durumu, gebelikte tıbbi yardım alınıp alınmama durumu, yaşam boyunca sigara kullanıp kullanmama durumu, halen düzenli sigara kullanıp kullanmama durumu, yaşam boyunca alkol kullanma durumu, doktor takibine gitme sayısı, ebelerin ev ziyareti sayısı, gebe olduğunu öğrenince sevinme durumu, eşinin gebe olduğunu öğrenince sevinme durumu, yakınlarının destek olup olmaması durumu, eşin destek olma durumu, Beck Depresyon Ölçeği değişkenleri, etkili olmadığı için modelden yöntem tarafından çıkarıldılar. Model geneli istatistik anlamlılığa sahipti (F=5,109, p<0,001) ve düzeltilmiş R 2 =0,195 olarak hesaplandı. Modelin sonuçları Tablo 16 da verilmiştir. Tablo 16. Durumluk Kaygı Düzeyine etki eden faktörlerin lineer regresyon analizi Değişkenler β değeri p Sabit 98,997 <0,001 Gebenin yaşı -0,795 0,034 Gebenin çalışmama durumu 4,550 0,087 Evlilik süresi 0,570 0,100 Gebelik takiplerini sürekli aynı doktorun -6,325 0,027 yapıyor olması Yaşam Kalitesi skoru -0,625 <0,001 Beck Depresyon skoru ile ilgili regresyon modelinde Backward yöntemli analizin yürütülmesi sırasında gebenin yaşı, gebenin çalışıp çalışmama durumu, gebenin sosyal güvencesinin olup olmaması, evlilik süresi, evde sürekli birlikte yaşayan kişi sayısı, ailenin ortalama aylık geliri, gebelik sayısı, daha önce kürtaj olup olmama durumu, daha önceki gebeliklerinde sezeryan olup olmaması, çocuk sayısı, gebelik haftası, gebelikte tıbbi yardım alınıp alınmama durumu, yaşam boyunca sigara kullanıp kullanmama durumu, halen düzenli 51

56 sigara kullanıp kullanmama durumu, yaşam boyunca alkol kullanma durumu, doktor takibine gitme sayısı, ebelerin ev ziyareti sayısı, eşinin gebe olduğunu öğrenince sevinme durumu, yakınlarının destek olup olmaması durumu, eşin destek olma durumu, Kaygı Düzeyi skoru değişkenleri etkili olmadığı için modelden yöntem tarafından çıkarıldılar. Model geneli istatistik anlamlılığa sahipti (F=6,713, p<0,001) ve düzeltilmiş R 2 =0,287 olarak hesaplandı. Modelin sonuçları Tablo 17 de verilmiştir. Tablo 17. Depresyon düzeyine etki eden faktörlerin lineer regresyon analizi Değişkenler β değeri p Sabit 6,112 0,003 Gebenin en son bitirdiği okul -0,393 0,076 Eşinin en son bitirdiği okul -0,541 0,012 Gebeliğin istenmiş olması durumu -1,765 0,002 Gebelik takiplerini sürekli aynı doktorun yapıyor olması -1,537 0,001 Gebeliği öğrenince sevinme durumu -2,473 <0,001 Dünya Yaşam Kalitesi Ölçeği -0,065 0,022 Yaşam Kalitesi skoru ile ilgili regresyon modelinde Backward yöntemli analizin yürütülmesi sırasında gebenin yaşı, gebenin çalışıp çalışmama durumu, gebenin en son bitirdiği okul, sosyal güvencesinin olup olmaması, eşinin en son bitirdiği okul, evlilik süresi, evde sürekli birlikte yaşayan kişi sayısı, ailenin ortalama aylık geliri, çocuk sayısı, gebelik haftası, gebeliğin isteyerek olması durumu, gebelikte tıbbi yardım alınıp alınmama durumu, yaşam boyunca sigara kullanıp kullanmama durumu, halen düzenli sigara kullanıp kullanmama durumu, yaşam boyunca alkol kullanma durumu, gebelik takiplerini sürekli aynı doktorun yapması durumu, ebelerin ev ziyareti sayısı, gebe olduğunu öğrenince sevinme durumu, yakınlarının destek olup olmaması durumu, eşin destek olma durumu, Beck Depresyon skoru değişkenleri etkili olmadığı için modelden yöntem tarafından çıkarıldılar. Model geneli istatistik anlamlılığa sahipti (F=7,449, p<0,001) ve düzeltilmiş R 2 =0,313 olarak hesaplandı. Modelin sonuçları Tablo 18 de verilmiştir. 52

57 Tablo 18. Yaşam kalitesi düzeyine etki eden faktörlerin lineer regresyon analizi Değişkenler β değeri p Sabit 67,753 <0,001 Gebelik sayısı 1,992 0,002 Daha önceden kürtaj olma durumu -3,608 0,076 Daha önceki gebelikte sezeryan olma durumu 2,681 0,027 Doktor takibine gitme sayısı 0,387 0,011 Eşinin sevinme durumu 6,515 <0,001 Durumluk Kaygı Düzeyi -0,175 0,001 53

58 TARTIŞMA Çocuk doğurma ve anne olma kadınların en önemli özelliğidir. Doğurganlıkları ile neslin devamını sağlayan kadınların yaşamında gebelik önemli bir yer tutar. Gebelik dönemi gelişimsel bir durum olup, öneminden dolayı ayrı incelenmesi gereken bir konudur. Her gebelik sağlıklı kadınlar için bile risk yaratır. Döllenme ile başlayan ve doğumla sona eren gebelik periyodu, gebe ve fetüste fizyolojik, psikolojik değişikliklerin meydana geldiği doğal bir süreçtir. Fakat gebelikte meydana gelen fizyolojik ve psikolojik değişiklikler gebelik komplikasyonlarının seyrini etkiler. Gebelik komplikasyonlarının çoğunu veya birkaçını yaşayan gebe kadın kaygı duyabilir. Birçok ani ruhsal değişiklikleri de beraberinde yaşayabilir. Gebelik döneminde diğer dönemlerden farklı olarak gebelerin sağlıklarını olumsuz etkileyecek zararlardan uzak kalması hem kendisi hem de bebeği için oldukça önemlidir. Kesitsel tanımlayıcı desendeki araştırmamız ile Edirne Merkez de son trimester gebelerin sosyodemografik özelliklerini, kaygı düzeylerini, yaşam kalitesini araştırmak, çalışmanın sonunda, gebelikte ortaya çıkabilecek kaygıların giderilmesine, sağlıklı bir doğum yapmasına ve yaşam kalitesinin yükseltilmesine yardımcı olabilecek veri ve sonuçlara ulaşmak amaçlanmıştır. Topluma dayalı planlanması doğru verilere ulaşılmasını garanti altına alırken çalışmanın maliyet ve zorluğunu da arttırmıştır. Çalışma evreni Edirne şehir merkezinde yaşayan son trimester gebe kadınlardır. Araştırmamızda evrenin tamamına ulaşmayı hedefledik. Araştırmamızda Edirne deki Devlet Hastaneleri ile Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum polikliniğinde takip edilen, ebelerin ev ziyaretleri ile takip ettikleri son 3 ayına giren toplam 500 gebe kadına ulaşılmıştır. Araştırmaya katılmayı kabul eden toplam 340 kişi (%68) çalışmaya alınmıştır. 54

59 Çalışmada veri toplanmasında araştırmacılar tarafından hazırlanan bir anket kullanılmıştır. Anket, gebelerin demografik bilgileri, Birinci Basamakta Beck Depresyon Ölçeği, Spielberg in Durumluluk Kaygı- Sürekli Kaygı Envanteri ve Dünya Sağlık Örgütü WHOQOL-BREF(TR) gibi geçerlilikleri yüksek uluslar arası standartta sayısal veri sağlayacak ölçekler kullanılarak güçlü sonuçlara ulaşılmaya çalışılmıştır. Kişisel beyana dayalı bir çalışma olması bir takım kısıtlılıklar oluştursa da ebelerin yardımı ile gebelerin katılımları teşvik edilmiştir. Ayrıca anketin kişisel beyana dayalı olması okuma yazma bilmeyen kadınların da çalışmaya dahil olması konusunda bir takım kısıtlılıklar oluşturmuştur. Okuma yazma bilmeyen kadınların da çalışmaya dahil olması konusunda oluşan kısıtlılıklar ebelerin anket doldurulmasına eşlik etmesiyle aşılmıştır. Kişisel bilgileri içermeyeceği vurgulanarak katılımcılar anket hakkında bilgilendirilmiş ve gebelerin kişisel bilgilerini gizli tutma gerekçesiyle bu çalışmadan kaçınmak istekleri engellenmeye çalışılmıştır. Araştırmamıza katılan gebelerin yaş ortalaması 26,9, ortanca yaşı 26 olarak bulundu. Altınparmak (62) ın yaptığı çalışmada gebelerin yaş ortalaması 26,7 idi. Dülgerler ve ark. (63) tarafından yapılan çalışmada gebelerin yaşları ortalama 26,4 olarak bulunmuştu. Çoğu çalışma bulgusu bizim araştırmamızdaki bulguyla benzerlik göstermekte olup, anne olma yaşının genç yetişkinlik dönemi olduğu söylenebilir. TNSA 2003 verilerine göre Türkiye de kadınlar en yüksek doğurganlıklarını yirmili yaşlarda yaşamaktadır; en yüksek yaşa özel doğurganlık hızları yaş grubundadır (64). Araştırmamızda katılımcıların %71.2 si ev hanımı,%29 unun ise herhangi bir işte çalıştığı tespit edilmiştir. Altınparmak (62) ın Manisa ilinde yaptığı çalışmasında gebelerin %87,0 ı herhangi bir işte çalışmamaktadır. Balcı ve ark. (65) yaptığı çalışmada gebelerin %67,6 sı ev hanımı olduğu tespit edilmiştir. Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması (TNSA) 2003 verilerine göre çalışan kadın oranının (%42) çalışmamızdaki çalışan kadın oranından yüksek olduğu görülmektedir (64). Aradaki fark gebelik döneminde kadınların herhangi bir işte çalışmama.ihtimalinden kaynaklanıyor olabilir. Araştırmamızda çalışan gebelerin eğitim düzeyinin daha yüksek olduğu tespit edilmiştir ki bu beklenen bir bulgudur. Araştırmamızda gebelerin %27,1 i, eşlerinin ise %19,8 i ilkokul ve altı eğitime sahiptir.okur-yazar olmama durumu gebe kadınlarda %1 dir. Eşlerinde okur yazar olmayan yoktur. Edirne de 2001 yılında yapılan çalışmada bu oran kadınlarda %7,2, erkeklerde ise %1,5 tespit edilmiştir.(66) yılında yapılan genel nüfus sayımına göre Edirne ilinde ilkokul mezunu olanların oranı erkeklerde %55,9, kadınlarda %54,2 olarak tespit edilmiştir 55

60 (67). Araştırmamızda ise gebe kadınların %27,1 i, eşlerinin ise %19,8 i ilkokul eğitimine sahiptir. Bizim araştırmamız sonucunda gebelerin ve eşlerinin eğitim düzeyi daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Bunun nedeni de gebelerin ve eşlerinin yaşları itibariyle diğer araştırmalara göre daha genç nüfusu oluşturması ve buna bağlı olarak eğitim düzeyinin artmasıdır. Araştırmamızda gebelerin %95,4 ünün herhangi bir sosyal güvencesi bulunduğu tespit edilmiştir. Balcı ve ark. (65) tarafından yapılan araştırmada da gebelerin yaklaşık %96 sının sosyal güvencesi olmasıyla bizim araştırmamızla benzerlik göstermektedir. Araştırmamızda evde sürekli birlikte yaşayan kişi sayısı ortalama 2,9, olarak tespit edilmiştir. Eker in (66) Edirne merkezde yaptığı araştırmada katılımcıların çoğu 4 bireyli ailelerden gelmektedir. Edirne ilinin sosyoekonomik kültüründen kaynaklanarak genel doğurganlık hızının düşük olabileceği düşünülmektedir. TNSA 2003 e göre Türkiye nin toplam doğurganlık hızı 2,23 iken (64) 2000 yılında yapılan bir araştırmaya göre Edirne toplam doğurganlık hızında 1,66 ile en düşük ildir (66). Aydemir (68) in Edirne ilinde yaş grubunda yaptığı çalışmada evli kadınların oranı %81,5 olarak tespit edilmiştir. Türkiye ortalamasından (%86,7) düşüktür. Bizim araştırmamızda ise tüm gebeler evliydi. Dülgerler ve ark.(63) yaptığı çalışmada da gebelerin büyük çoğunluğunun (%90,4) resmi nikahlı olduğu tespit edilmiştir. Ülkemizin şartlarında evlilik dışı gebeliğe çok nadiren rastlanmaktadır. Balcı ve ark (65) Erciyes Üniversitesinde yaptığı araştırmada gebelik sayısı ortalaması 2.3, Efe nin (10) İstanbul da yaptığı araştırmada gebelik sayısı 2.3, Altınparmak (62) ın Manisa da yaptığı araştırmada ortalama gebelik sayısı 2,4 tür. Bizim araştırmamızda da gebelik sayısı ortalama 1.78 olarak tespit edilmiştir. Diğer çalışmalardan biraz daha düşük gebelik sayısı olması çalışmamıza dahil olan gebelerin genç olmaları, ileride tekrar gebe kalma olasılıklarını da beraberinde getirmektedir. Araştırmamıza katılan gebelerin doğum sayısı ortalama 1,4 olarak tespit edilmiştir. Efe (10) nin yaptığı araştırmada doğum sayısı 1.04±1.25, Balcı ve ark. (65) yaptığı araştırmada 0.9±1.1 olarak bulunmuştur ve bizim araştırmamızla benzerlik göstermektedir. Araştırmamızda katılımcıların %56,5 inin ilk gebeliğidir. Cebeci ve ark.(17) yatığı araştırmada bu oran %33 olarak tespit edilmiştir. Araştırmamızda ilk gebeliğin olması oranı daha yüksektir. Bu da bölgenin sosyokültürel özellikleri ile açıklanabilir. Altınparmak (62) ın Manisa Merkez de yaptığı araştırmada gebelerin %7,6 sı en az bir kez isteyerek, %21,4 ü en az bir kez kendiliğinden düşük yapmıştır TNSA verilerine 56

61 göre evlenmiş kadınların %27 sinin en az bir kez isteyerek düşüğü vardır. 100 gebeliğin 15 i isteyerek düşük olmak üzere toplam 23 ü düşükle sonuçlanmıştır (69). Araştırmamızda ise en az bir kez düşük yapan gebelerin oranı %12,1 olarak diğer araştırmalardan daha düşük bulunmuştur. Araştırmamızda gebelerin %2,6 sının en az bir ölü doğumu bulunmaktaydı. Cebeci ve ark (17) yaptığı çalışmada bu oran %2 olarak tespit edilmiştir ve bizim araştırmamızla paraleldir. Araştırmamızda gebelerin çocuk sayısı ortalama 1.5 olarak tespit edilmiştir. Yine Efe (10) nin yaptığı araştırmada çocuk sayısı ortalama 0,98, Balcı ve ark. (65) yaptığı çalışmada 0,8 olarak tespit edilmiş olup bizim çalışmamızla benzerdir. Çalışmamızda gebenin ve eşinin eğitim durumu arttıkça gebelik sayısı, kürtaj sayısı, çocuk sayısı azalmaktadır. İstemli gebelik sonlandırma olmayan gebelerin çocuk sayısı kürtajı olan gebelerden daha düşük bulunmuştur. Bu sonuca göre kürtajı olanlar ve eğitim durumu düşük olanların aile planlaması konusunda eksikliği olduğu görülmektedir. Cebeci ve ark. (17) yaptığı çalışmada önceki gebelite sezeryanla doğum yapan kadınların oranı %36 dır. Bizim araştırmamızda ise daha önceki gebeliklerinde normal doğum yapanların oranı %68, sezeryanla doğum yaptıranların oranı ise %36,9 olarak tespit edilmiştir. Bu oran diğer çalışmayla benzerdir. Araştırmamızda daha önceki gebeliklerinde sezeryan yaptıranların aylık ortalama geliri daha yüksek bulunmuştur. Yaptığımız araştırmada Edirne il merkezinde gebeliğin istenmeyen bir gebelik olması oranı %9,1 dir. Türkiye de istenmeyen gebelik gibi iyi bir aile planlaması programı ile önlenebilecek sorunlar varlığını sürdürmektedir. TNSA 1998 (69) verilerine göre Türkiye genelinde son 5 yıldaki doğumların %18,8 inin istenmeden olduğu da düşünülürse bizim araştırmamızda son gebeliğin istenmemesi oranı diğer araştırmalardan düşüktür, bu da bölgenin aile planlaması hizmetlerinin yeterli olmasından ileri gelebilir.çalışmamızda gebenin yaşının, gebelik sayısının artması gebeliğin istenme durumunu azaltmaktadır. Araştırmamızda katılımcıların %11,2 si herhangi bir ilaç kullanmamaktaydı.sözeri ve ark. (52) Sakarya da yaptığı araştırmada hiç ilaç kullanmayan gebelerin oranı %15,8 dir. Katılımcıların araştırmamızda gebelikleri boyunca demir ve vitamin ilaçlarını kullanma oranı %56,8 olarak tespit edilmiştir. Diğer araştırmada demir ilacı kullanma oranı %61 olarak tespit edilmiştir (52). Gebelerin herhangi bir ilaç kullanmama, gebelik süresince demir ve vitamin ilaçlarını kullanma oranları birbirine benzerdir. 57

62 Cebeci ve ark (17) yaptığı araştırmada katılımcıların %93 ü gebeliği sırasında, %84 ü de daha önceki gebeliğinde önemli bir rahatsızlık geçirmemiştir. Dülgerler ve ark yaptığı araştırmada (66) katılımcıların %88,3 ü gebeliği sırasında, %87,2 si daha önceki gebeliğinde önemli bir rahatsızlık geçirmemiştir. Bizim araştırmamızda da gebelerin %97,7 si gebeliği sırasında, %96,5 i daha önceki gebeliğinde bir rahatsızlık geçirmemiş olup, bulgular diğer araştırmalara göre daha iyimserdir. Araştırmamızda katılımcıların bulantı kusma şikayeti devam edenlerinin oranı %10.6 olarak tespit edilmiştir.sözeri ve ark (52) yaptığı araştırmada bu oran %19.6 dır. Aradaki fark bizim araştırmamızın son dönem gebelerde yapılması ve bulantı kusma şikayetlerinin gebeliğin ilk dönemlerinde daha sık görülmesi olabilir. Hamilelikte ilk trimesterde bulantı ve kusmalar %50-70 oranında görülmektedir (1). Baş ağrısı şikayeti olan gebelerin oranı bizim çalışmamızda %13,8, Sözeri ve ark. (52) yaptığı çalışmada %17,7 olarak birbirine benzer bulunmuştur. Araştırmamızda ödem şikayeti olan gebelerin oranı %42 iken diğer araştırmada bu oran %10.6 olarak tespit edilmiştir. Araştırmamızda gebelerin yarısına yakının bel ağrısı şikayeti olduğu tespit edilmiştir. Ödem ve bel ağrısı şikayetlerinin fazla olmasının nedeni araştırmamızın son dönem gebelerde yapılmış olması olabilir. Gebelik ilerledikçe büyüyen uterusun yaptığı baskı sonucu şikayetler son trimesterde artmaktadır (10). Gebelerin sigara alışkanlıkları sorgulandığında %51,2 sinin hiç sigara içmediği saptandı. Son bir ayda sigara kullanan gebelerin oranı %14,4 idi. Bunlardan 21 i (%6) halen düzenli sigara kullanmaktaydı. Ülkemizde gebelikte sigara içme konusunda yapılmış ve ulaşılabilen bazı çalışmaların sonuçlarına göre yılları arasında Samsun da (70) yapılan bir araştırmada %37, Erzurum da (71) yılları arasında yapılan çalışmada %3, 1999 yılında Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesin de (72) poliklinikte izlenen gebelerde %16, 2003 yılında Sivas Doğumevi Hastanesi nde doğum yapan kadınlar arasında gebelikte sigara içme sıklığı %17 (73) olarak bildirilmiştir. Bizim çalışmamızdaki gebelerde sigara içme oranı Samsun da yapılan araştırmadan düşük,diğer çalışmalardan daha yüksek olarak bulunmuştur. Bu fark bölgesel, sosyokültürel farklılıktan olabileceği gibi, sigara içme durumunun ölçülüş tarzından da kaynaklanabilir. Yalçın ın (74) 2001 yılında Edirne de yaptığı çalışmada kadınlardan %28,2 sinin sigara içtiği ve %7,4 ününse sigarayı bırakmış olduğu bulunmuş olup bizim bulgularımıza oranla kadınların sigara kullanma oranları daha düşüktür. Görüldüğü gibi Edirne ilinde yapılan çalışmalarda sigara içme oranı ülke ortalamasından oldukça yüksek düzeydedir ve özellikle kadınlarda artma eğilimi sürmektedir. 58

63 Diğer gelişmekte olan ülkeler gibi Türkiye de de sigara tüketimi hızla artmaktadır. Dünya Sağlık Örgütünün 2002 yılında yaptığı tahminlere göre gelişmiş ülkelerde sigara içme oranı %28,5, gelişmekte olan ülkelerde ise %29,5 olarak bulunmuştur (75,76) yılına ait verilere göre Türkiye de yetişkinlerde sigara içme sıklığı %50 olarak bildirilmiştir (77). Ülkemizde değişik zamanlarda yapılan ve genel popülasyonu yansıtan bu çalışmalarda sigara içme sıklığının %33,6 ile %50 arasında değiştiği görülmektedir ve bu oranlar dünya ortalamasının üstündedir. Ülkemizde sigara tüketimi döneminde %89 oranında artmıştır.(78). Bir toplumda sigara tüketiminin artması sigaradan kaynaklanan gebelik ile ilgili risklerin artmasına neden olabilir. Gebelik ve doğum sonrası dönemde sigara içilmesi fetus, yenidoğan ve çocukta ciddi riskler oluşturmaktadır (79). Gebelikte sigara içilmesi veya ortamdaki sigara dumanının solunması, fertiliteyi, fetüsün gelişmesini, gebeliğin her safhasını, doğumu, bebek sağlığını ve gelişimini etkileyebilmektedir (80). Araştırmamızda gebelerin %21,8 inin hiç alkol kullanmadığı, %78,2 sinin de son bir ayda alkol kullanmadığı saptandı ve gebelerin yarısından fazlasının son bir ayda alkol kullanmayı bırakmış oldukları tespit edildi. Eker in (66) Edirne ilinde yaptığı araştırmada yaş arasındaki katılımcılarda alkol kullanma oranı %32 dir. Sağlık Bakanlığının yayınlamış olduğu 2001 yılındaki raporda ise genç nüfusta alkol kullanım yaygınlığı %42,6, düzenli alkol kullanımı ise %20,5 olarak bildirilmiştir (81). Görüldüğü üzere genç nüfusta alkol kullanma oldukça yaygın bir alışkanlıktır. Yalçın ın (74) Edirne ilini örneklediği tezinde de erişkinlerin %19,9 unun düzenli alkol kullandığı tespit edilmiştir. Katılımcıların %0,3 ü hiç gebelik takibi yaptırmamıştı. Gebelik takibini yaptıranların en sık %33 oranında özel muayenehanelere gittiği tespit edildi. Gebelerin %24,5 i devlet hastanesine, %14,7 si tıp fakültesi hastanesine, %8 i de sağlık ocaklarına başvurmaktaydı. Gebelik takiplerinde birinci basamak kurumlarına genel bir güvensizlik bulunmaktadır. Sözeri ve ark (52) yaptığı araştırmada gebelerin %23,2 sinin hiç gebelik takibi yaptırmadığı, gebelik takiplerini yaptıranların da %35,2 sinin özel hastanelerde, %30,3 ünün devlet hastanelerinde, %11,6 sının sağlık ocaklarında doğum öncesi bakım hizmetlerinden yararlandıkları tespit edilmiştir. Çalışmamızda hiç gebelik takibi yaptırmayanların oranı diğer çalışmadan daha düşük bulunmuştur. Bunun nedeni bölgenin sosyokültürel özelliklerinden ve sağlık hizmetlerine ulaşım imkanlarının daha iyi olmasıyla ilgilidir. Bölgede doğurganlık oranı ve ailelerdeki ortalama çocuk sayısının düşük olması gebelikler ve beklenen çocukların aileler için değerini arttırmakta ve sağlık hizmeti kullanımını arttırmaktadır. Gebelik takiplerinin yapıldığı yerler açısından ise iki araştırmada da sonuçlar birbirine paraleldir TNSA 59

64 verilerine göre kadınların %31,9 u hiç doğum öncesi bakım hizmeti almazken TNSA 2003 verilerine göre bu oran %18,6 ya gerilemiştir.araştırmamızda doğum öncesi hiç bakım almayan gebe kadın oranı ise çok daha düşüktür. TNSA 2003 verilerine göre, Türkiye de özellikle Orta-Doğu Anadolu bölgelerinde yaşayan kadınlarda doğum öncesi bakım hizmetlerinden yararlanma konusunda sıkıntılar olduğu dikkati çekmektedir. Kültürel faktörlerin genelde sağlık arama davranışları ve özellikle üreme sağlığı arama davranışları üzerinde önemli etkisi vardır. Kadınların eğitim seviyesi, üreme sağlığı hizmeti alma davranışının başlıca belirleyicisidir; düşük eğitim seviyesi sağlık hizmetlerinden yararlanma oranının da düşük olmasıyla bağlantılıdır. Sağlık hizmetlerinden yararlanma araştırmasında ortaya konulduğu gibi eğitim seviyesi düşük olan gruplar sağlık ocaklarını, eğitim seviyesi yüksek olanlar özel doktora gitmeyi tercih etmektedir. Fakat eğitim seviyesi düşük olan bireylerin düşük gelir sahibi olmalarıyla bağlantılı olarak özel sağlık hizmetlerini karşılayamama durumu da düşünülmesi gerekmektedir (82,83). Ülkemizde doğum öncesi bakım hizmetlerinden yararlanma oranı %67,5 dir (84) Doğum öncesi bakımı almada yeterli kriterleri ilk kontrolün gebeliğin ilk 3 ayı içinde gerçekleştirilmesi, bakımın sağlık personelinden alınmış olması ve en az dört ve daha fazla izlem yapılmasıdır (84). Araştırmamızda gebeler, ortalama 7,2 defa takip edilmiştir. Beşer ve ark (85) Aydın ilinde yaptığı araştırmada gebelerin takip sayısının ortalama 4,9 olduğu tespit edilmiştir. Araştırmamızda bu oran daha yüksek bulunmuştur Takiplere gitme sıklığını gebenin yaşının daha büyük olması, gebenin ve eşinin eğitim durumunun düşük olması, kalabalık aile olması ve ortalama gelirin düşük olması, sosyal güvencenin olmaması, gebelik sayısı ve çocuk sayısının fazla olması azaltmaktadır. Gebelik haftası arttıkça takiplere gitme sıklığı artmaktadır. Gebelerin çalışmamızda %85,3 ü düzenli aynı doktor tarafından takip edilmektedir. Sözeri (52) tarafından yapılan çalışmada bu oran %66,1 olarak bizim araştırmamıza göre daha düşük olarak bulunmuştur TNSA verilerine göre annelerin %81,1 i en az bir kez doğum öncesi bakım almıştır ve 1998 sonuçlarına göre doğum öncesi bakım alanların oranında belirgin artış vardır. Fakat istenilen düzeyde değildir (51). Küba, Finlandiya ve Avusturya da yaşayan tüm kadınların gebelikleri süresince en az bir kez sağlık personeli ile karşılaştığı görülmektedir. Oysa az gelişmiş ülkeler için oranlar düşüktür (86). Sağlık Bakanlığı na göre; ebeler normal gebeleri ortalama 6 kez, riskli gebelikleri ise daha fazla kez ziyaret etmelidirler (84). Çetinkaya ve ark. Kayseri de yaptığı araştırmada ortalama gebe izleme sayısı 4,9 dur (87). Araştırmamızda ise ebelerin ev ziyareti ortalaması 60

65 2,0 kez olup diğer araştırmadan daha düşüktür. Araştırmamızda gebelerin ebe izleme ortalamasının Türkiye bütününde 4,2 (88) olan gebe izleme ortalamasından ve Sağlık Bakanlığı tarafından önerilen ziyaret sayısından düşük olması, gebe kadınların büyük çoğunluğunun takiplerinde özel hastaneleri tercih etmeleri, sağlık ocaklarından gebelik takiplerinde fazla yararlanmamaları olarak düşünülse de ebelerin yaptığı gebelik takiplerinde eksiklik olduğu da görülmektedir. Ayrıca Ebelerden ev ziyaretlerinde yeterince bilgi ve destek alıyorum yargısına katılmayan gebelerin oranı fazladır. Kentsel bölgede gebelerin eğitim ve sosyal durumları artıp çalışan oranı yükseldikçe evde ebe ziyaretlerinden beklenti ve bunların etkinliği de düşmektedir. Gebelik izlemlerinin amaca uygun şekilde yapılabilmesi ve beklenen yararın elde edilebilmesi için; ebeler motive edilmeli ve denetlenmelidir. Birinci basamak sağlık hizmetlerinin kullanımının arttırılması için buralarda güveni arttırıcı önlemlere ihtiyaç vardır. Gebelikteki koruyucu sağlık hizmetlerinden birisi anneyi ve bebeği tetanoza karşı korumak için iki doz tetanoz aşısı uygulanmasıdır(56). Araştırmamızda gebelerin %3,7 sinin hiç aşı yaptırmadığı, %86,6 sının tetanoz aşısı yaptırdığı bulunmuştur. Kayseri de (87) yapılan araştırmada da tetanoz aşısı yaptırma oranı (%94,6) bizim araştırmamızla benzerdir. Mersin de (88) yapılan araştırmada ise ilk dozunun yapılma oranı %30 ve ikinci dozun yapılma oranı %27 olup, daha düşük bulunmuştur. Çalışmanın sadece sağlık ocağına gelenleri kapsamasından dolayı bu oran düşük bulunmuş olabilir. Çalışmamızda katılımcıların %1,8 i hiç tetkik yaptırmamıştır. Araştırmamızda en çok yapılan tetkik ultrasondur. Turan ve ark Sivas ilinde yaptığı araştırmada ultrason yapılma oranları devlet hastanesinde %81,1, özel hastanede %97,3 oranlarıyla bizim çalışmamızla benzerdir (89). İhtiyaç hissettiğimde sağlık hizmetine sorunsuz ulaşabiliyorum yargısına gebelerin çoğunluğu katılmaktaydılar. Sağlık hizmetlerine kolay ulaşılabilirlik Edirne deki gebelerin diğer bölgelere göre gebelik takiplerini düzenli yaptırmalarını, ihmal etmemelerini sağlamıştır. Yine gebelerin çoğunluğu Görüşmeye gittiğimde doktor bana yeteri kadar zaman ayırıyor ve Takiplerime gittiğim zaman şikayetlerimi, endişelerimi rahatça dile getirebiliyorum yargılarına katılmaktaydılar. Bu bulguların ışığında Edirne de gebelerin sağlık hizmetlerine ulaşılabilirlik ve sağlık hizmetlerinden memnuniyeti onların daha sık ve düzenli gebelik takibini almalarını, bu konuda daha bilinçli olmalarını sağlamıştır. Araştırmamızda gebelerin %93,2 si gebeliği öğrenince sevinmiştir. Ayrıca katılımcıların yakınlarının ve eşlerinin de büyük çoğunluğu (%95,3) gebeliği öğrenince 61

66 sevinmiştir. Zaten bulgularımızda da gebeliğin istenen, planlı olma oranı yüksektir. Gebeliğin istenmesi, planlı olması yakınların ve eşin destek olma oranını da arttırmaktadır. Araştırmamızda çocuk sayısı eşin gebeliği öğrenince sevinme ve destek olma durumunu etkilemektedir. Çalışmamızda katılımcıların yakınlarının destek olma oranı %96,5 olarak tespit edilmiştir. Yakınlarının destek olma durumu çocuk sayısı, evlilik süresi arttıkça azalmaktadır. Gebeliğin istenmesinin ise yakınların ve eşin desteğini arttırdığı bulunmuştur. Araştırmamızda katılımcılara en fazla destek olanın da (%28,7) eşleri olduğu tespit edilmiştir. Dülgerler ve ark. (63) tarafından Ege Üniversitesi nde yapılan çalışmada da gebeler en fazla yakınlık ve desteği eşlerinden aldığını belirtmiştir. Araştırmamızda Gebeliğim eşimle olan iletişimimi arttırdı yargısına gebelerin çoğunluğu katılmaktaydılar. Gebeliğim eşimle cinsel ilişkilerimizi olumsuz etkiledi yargısına ise gebelerin çoğunluğu katılmamaktaydılar. Ege Üniversitesi nde yapılan araştırmada ise katılımcıların çoğunluğunu gebeliğin iletişim yönünden ve cinsel yönden eşiyle ilişkisini etkilemediğini belirtmiştir. Aslan ın Dokuz Eylül Üniversitesi nde yaptığı araştırmada ise cinsel ilişki memnuniyeti gebeliğin son döneminde belirgin azalmaktadır. Yapılan çalışmada cinsel memnuniyet gebelik öncesi %76-%79 oranında bulunurken son trimesterde %40-41 olarak bulunmuştur (90). Efe nin İstanbul da da yaptığı araştırmada da cinsel ilişkide bulunma sıklığının gebelik ayları ilerledikçe azaldığı saptanmıştır (10). Gebelikte cinselliği belirleyen faktörler olarak gebenin fiziksel, ruhsal durumu, kişiler arası değişen bakış açıları gibi bir çok medikal, sosyal, psikolojik faktörler rol oynamaktadır. Bununla birlikte gebelikte cinsel aktivitelerin bireysel farklılıklar gösterebileceği de unutulmamalıdır (90). Çalışmamızda gebelerin çoğunluğu Eşim doğacak bebeğimizle ilgili sevincimi, heyecanımı paylaşıyor, Kendimi anne olmaya hazır hissediyorum ve Eşimle doğacak bebeğimiz hakkında planlar yapıyoruz yargılarına katılmaktaydılar. Gebeliklerin istenen ve planlı gebelikler olması, katılımcıların doğacak bebek ile ilgili tutumlarını etkilemektedir. Gebeliğin istenen, planlanmış gebelik olması, ilk çocuk olması veya çocuk sayısının fazla olmaması gibi etkenler, eşin desteğini arttırmakta, ayrıca doğacak bebek hakkında gebenin ve eşinin planlar yapmasını sağlamakta ve gebe kendini anne olmaya daha hazır hissetmektedir. Araştırmamızda katılımcıların %8,5 i gebelik ve çocuk bakımı ile ilgili hiçbir kaynağa başvurmamışlardır. Sakarya da (52) yapılan araştırmada gebeliklerinde hiç kaynak kullanmayanların oranı (%9,4) bizim çalışmamızla paraleldir. Araştırmamızda katılımcıların yarısından fazlası (%60,6) gebelikle ilgili kaynak olarak sağlık personeline başvurmuştur. 62

67 Sakarya da yapılan araştırmada da sağlık personeline başvurma oranı %57,7 olup, bizim araştırmamızla benzer bulunmuştur (52). Kaygı (Anksiyete); bilinmeyen ve anlaşılmayan yakın bir tehlikeyi beklemekte olmanın doğurduğu huzursuzluk ve gerginlik hissidir. Durumluk kaygı ise; insanın belirli bir uyarıcı veya durumu, kendisi için potansiyel olarak zararlı, tehlikeli ve tehdit edici olarak algıladığında ortaya çıkan o andaki kaygı düzeyidir (1). Durumluk Kaygı Ölçeği (STAI), bireyin belirli bir anda ve belirli koşullarda kendini nasıl hissettiğini belirler. Ölçekten elde edilen toplam puan değeri 20 ile 80 arasında değişir. Büyük puan yüksek kaygı seviyesini, küçük puan ise düşük kaygı seviyesini belirtir(91). Araştırmamızda da gebelerin kaygılarını, anksiyete durumunu incelemek için Durumluk Kaygı Ölçeği kullanılmıştır. Çalışmamızda gebelerin Durumluk Kaygı ölçeğinden hesaplanan toplam puanların ortalaması 39,4 puandır. Cebeci ve ark. (52) yaptığı araştırmada gebelerin ortalama durumluk kaygı puanları 40 ile bizim araştırmamızla benzer bulunmuştur. Costa ve ark yılında yaptığı araştırmada gebelerin birinci trimesterda durumluk kaygı puan ortalamaları 37,0 iken ikinci trimesterde 38,4, üçüncü trimesterde ise 40,6 puana yükselmektedir (92). Genez (1) Samsun da 2002 yılında yaptığı araştırmasında gebeliğinin üçüncü trimesterinde olan kadınların durumluk kaygı düzeylerini bir ve ikinci trimesterinde olanlardan daha yüksek bulmuştur. Bizim çalışmamızda katılımcıların tümü gebeliklerinin son dönemlerindedir. Gebeliğin üçüncü trimesteri doğuma da yaklaşıldığı anlamına gelmektedir. Doğum sıkıntılı bir olaydır. Doğuma yaklaştıkça kişinin endişesinin de artması beklenir. Artan endişe kişide kaygı düzeyinin çoğalmasına neden olabilir. Araştırmamızda gebenin yaşının arttıkça durumluk kaygı düzeyi puanın azaldığı saptanmıştır. Bu konuda oluşturulan regresyon modelinde de kaygı düzeyi skoru ile gebenin yaşı arasındaki ilişki istatiksel anlamlı bulunmuştur. Bu durumda değişkenler incelendiğinde kişilerin kaygı düzeyi skorunda gebenin yaşı etkili bir değişkendir. Costa ve ark. yaptığı araştırmada da gebelik yaşı arttıkça durumluk kaygı düzeyinin azaldığı görülmektedir. Daha genç yaştaki kadınlar, anksiyete açısından daha risklidirler (93). Yaş ilerledikçe gebe kadının daha önce doğum ve gebelik geçirme ihtimali daha yüksektir. Gebenin bu konuda tecrübesi olduğu için gebelikle ilgili korkuları, endişeleri hiç gebelik geçirmemiş bir kadına göre daha azalmıştır. Katılımcıların eşlerinin destek olma durumu ile gebelerin kaygı düzeyi arasında negatif ilişki vardı. Ayrıca eşlerin çocukları olacağına sevinme durumu ile de gebelerin kaygı durumunun azalması ilişkiliydi. Eşlerin destek olma durumu arttıkça katılımcıların kaygıları azalmaktaydı. Yapılan diğer araştırmalarda da eşin gebelik döneminde destek olma oranının 63

68 artmasıyla gebelerde kaygı düzeyinin azaldığı saptanmıştır (94). Bu araştırmalar, gebe kadının ilişkilerinde desteklenme gereksinimini kuvvetlendirir. Desteklendiğini hisseden gebe kadının yaşamı olumlu yönde etkilenirken, desteğin yetersiz olması gebelikteki emosyonel değişiklikleri, anksiyeteyi arttırır. Araştırmamızda gebelik takiplerini sürekli aynı doktorun yapıyor olması ile katılımcıların kaygı düzeylerinin ve depresyon düzeylerinin az olması arasındaki ilişki istatistiksel olarak anlamlıdır. Sürekli aynı doktora takibe gitmek, gebelerin korkularını, endişelerini doktorlarınla daha rahat paylaşmasını sağlıyor olabilir. Çalışmamızda ebelerin ev ziyareti sıklığının artması ile gebelerin kaygı düzeyinin azaldığı saptandı. Katılımcıların gebelik ve doğumla ilgili kaygılarının, korkularının ev ziyaretlerinde ebeler tarafından yeterli destek ve konu hakkında bilgi verilerek giderilmesi gerekmektedir. Gebenin eğitim durumu, evlilik süresi, ailenin ortalama geliri, çocuk sayısı, evde yaşayan kişi sayısı, gebelik haftası, doktor takibine gitme sıklığı, çalışma durumu ile durumluk kaygı düzeyi arasında anlamlı ilişki bulunmamıştır. Depresif belirtilerin toplum içindeki nokta prevalansı %13 ile %20 arasında değişmektedir, yaşam boyu depresif bozukluk gelişme riski kadınlar için %10 ile %25, erkekler için %5 ile %12 olarak bildirilmektedir (95). Gebelikte, evlilik ilişkilerinde değişmeler, yeni sorumlulukların kazanılması, sosyal ve ekonomik sıkıntılar, doğum ve bebeğin doğumu ile ilgili pek çok sorun yaşanabilir. Bu sorunlar beraberinde ağır bir yük ve stres oluşturur. Depresyon, hafif ya da ağır düzeyde, hamilelikte en sık görülen ruhsal bozukluktur (96). Depresyon yaş arasında daha sık görülür ki bu kadınların doğurganlık çağı olarak da kabul edilebilir. Doğurganlık dönemi, kadınlarda depresyonun başlaması açısından yüksek riskli dönemdir. Agerter ve ark. yaptığı araştırmada gebelerde depresyon oranı yaklaşık %10 dur (24). Araştırmamızda katılımcıların Beck depresyon skoru ortalaması 1,3 puandı. Katılımcılardan 37 (%11,0) kişi kesme değeri olan 4 ve üzeri puan almıştı. Bu bulgu daha önce yapılan çalışmalarda elde edilen oranlar ile uyumlu gözükmektedir. Cebeci ve ark yaptığı araştırmada da gebelerin %12 sinde Beck Depresyon Ölçeğine göre yüksek depresyon semptomu saptanmıştır (17). Araştırmamızda katılımcıların depresyon düzeyi ile kaygı düzeyi ortalamaları pozitif ilişkilidir. Diğer araştırmalarda da depresif duygu durumu olanların kaygı düzeyinin de arttığı saptanmıştır.(96). Gebelerde kaygının artması depresif semptomlara yol açabileceği gibi depresyonun olması gebenin endişesinin, anksiyetesinin artmasına neden olarak iki durum birbirini etkileyebilir. 64

69 Araştırmamızda kalabalık aile ortamında yaşayan gebelerin daha çok depresyona girdiği görülmüştür. Ortalama geliri az olan gebelerde daha çok depresyon saptanmıştır. Sosyo ekonomik şartların daha düşük olması gebelerin bu dönemde ve gebelik sonrası dönemde depresyon için risk faktörlerindendir (96). Araştırmamızda gebenin yaşı, evlilik süresi, çocuk sayısı, gebelik haftası, doktor takip sayısı, ev ziyareti sayısı ile Beck Depresyon Ölçeği arasındaki ilişki anlamlı değildir. Çalışmamızda gebenin eşinin eğitim durumunun artması lineer regresyon analizlerine göre gebede depresyon durumunu azaltmaktadır. Gebenin eğitim durumuyla depresyon arasında ise anlamlı fark saptanmamıştır. Eğitim durumu yüksek olan eşler, daha bilinçli olup, gebe kadınlara daha fazla destek olmasına bağlı depresyon azalmış olabilir. Araştırmamıza göre istenen bir gebelik olması gebelerde depresyonu azaltmıştır. Ayrıca katılımcının, eşinin ve yakınlarının gebe olduğunu öğrenince sevinme durumu ile depresyon arasındaki ilişki istatistiksel olarak anlamlıdır. Diğer araştırmalardaki sonuçlar da bizim araştırmamızla paraleldir. (93). Gebeliğin istenmeyen, planlanmayan gebelik olması, eşin, yakınlarının, sosyal desteğin azlığı gebelik ve sonrası depresyon gelişmesine neden olabilir (96). Araştırmamızda katılımcıların son bir ay içinde sigara kullanma, halen düzenli sigara içme, yaşamı boyunca alkol kullanma durumu ile depresyon arasındaki istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki saptandı. Bir çok psikiyatrik hastalıkta sigara içme prevalansı yüksektir (97). Depresyon hikayesi olan hastalarda sigara bırakma başarısı daha düşük olduğu gibi, depresif semptomlar da daha çok görülür ve depresyon hikayesi olmayan hastalarla kıyaslandığında sigara bırakıldıktan sonra depresyon tekrarlama riski daha yüksektir (97). Fidan ve ark nın sigara bıraktırma polikliniğine başvuran hastalarda yaptıkları bir çalışmada sigara içmeye devam eden grupta, bırakmışlara göre hem anksiyete hem de depresyon skorları anlamlı olarak daha yüksek bulunmuştur (98). Yaşam kalitesi kişinin yaşadığı kültür ve değer sistemleri çerçevesinde amaçları, beklentileri, standartları ve ilgileri ile ilişkili olarak yaşamdaki pozisyonunu algılması şeklinde tanımlanır. Kişinin fiziksel sağlığı, psikolojik durumu, inançları, sosyal ilişkileri ve çevresiyle ilişkisinden karmaşık bir yolla etkilenen geniş bir kavramdır. Yaşam kalitesi kültürel, sosyal ve çevresel kavramlarla iç içe subjektif bir değerlendirmedir. Dünya sağlık örgütü yaşam kalitesi değerlendirme anketi (World Health Organization Quality of Life Assessment - WHOQOL-BREF) bireyin yaşam kalitesini nasıl algıladığını değerlendiren bir ankettir. Yaşam kalitesinin pozitif ve negatif yönlerini belirler (41). 65

70 WHOQOL-BREF, gerek sağlıkla ilgili, gerekse sosyoekonomik değişkenlerdeki farklılıklara duyarlı bir gereç olarak kabul edilebilir. WHOQOL-BREF (TR) Türkler için Dünya Sağlık Örgütü Yaşam kalitesi kısa formudur puan üzerinden hesaplanan fizik, psikolojik, sosyal, çevre ve ulusal çevre alan puanları yükseldikçe yaşam kalitesi yükselmektedir. Araştırmamızda yaşam kalitesi bedensel, ruhsal, sosyal, çevresel alan puan ortalamaları sırasıyla 12,8, 14,5, 15,0, 14,5, 13,9 olup sağlıklı kadınlarınkine benzer bulunmuştur. Manisa da yapılan çalışmada da gebelerin yaşam kalitesi alt ölçekleri skorları da bizim bulgularımızla benzerdir (62). Araştırmamızda kaygı düzeyi ve depresyonun artması yaşam kalitesini etkilemektedir. Jomeen ve ark (99) yaptığı çalışmada da depresyonun yaşam kalitesini düşürdüğü bulunmuştur. Gebenin depressif veya kaygılı olması yaşam kalitesini fiziksel, ruhsal, sosyal yönden etkileyecektir. Araştırmamızda yaşam kalitesi, gebenin eşinin eğitim durumunun iyi olması, istenen gebelik olması, eşinin, yakınlarının sevinme ve destek olma durumu ile artmaktadır. Manisa da yapılan çalışmada da benzer sonuçlar bulunmuştur (62). Araştırmamızda yaşam boyunca alkol kullanan gebelerin yaşam kalitelerinin bozulduğu saptanmıştır. Alkol kullanımı fiziksel hastalıklara yol açabileceği gibi ruhsal hastalıklar ve sosyal çevreyle de uyumu bozmaktadır. Gebelikte alkol kullanımı gebe ve fetus üzerinde bir çok komplikasyonlara neden olabilmektedir. Bütün bunların sonucunda alkol kullanan gebenin sağlıkla ilişkili yaşam kalitesinin daha kötü olduğu söylenebilir. Çalışmamızda doktor takibine daha sık giden gebelerin yaşam kalitesinin daha iyi olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca çalışmamızda daha önceki gebeliğinde sezeryan ile doğum yapanların da yaşam kalitesinin daha iyi olduğu tespit edilmiştir. Bu sonuçlar bize sosyoekonomik düzeyi iyi olan kadınların sağlık hizmetlerine daha kolay ulaştığını, yaşam kalitesinin daha iyi olduğunu gösterir.manisa ilinde yapılan araştırmada da bizim araştırmamızla benzer sonuçlar elde edilmiştir (62). Bu çalışma gebeliğinin son döneminde olan kadınların kaygı düzeyleri, sağlıkla ilişkili yaşam kaliteleri ve bunlara etki eden faktörleri belirlemeye yardımcı olmuştur. Gebelik dönemi kadının hayatında en özel dönemlerden biridir. Hamileliğin ilk dönemlerinden başlayarak kişide biyolojik, psikolojik değişiklikler meydana gelmektedir. Gebelik dönemi çeşitli biyolojik ve psikolojik rahatsızlıklara neden olabilir. Bu nedenle gebe kadın bu dönemde daha hassastır, daha çok ilgi ve alaka beklemektedir ve gebenin fiziksel, psikolojik, sosyal yönden yaşam kalitesini etkilemektedir. Eğitim durumu, istenen gebelik olması, yakınlarının ve eşinin destek olması gebenin yaşam kalitesini arttırmaktadır. 66

71 Kadın yaşadığı gebelik süresince kaygı duymaktadır. Özellikle gebeliğin son döneminde doğuma yaklaştıkça kadının kaygısı daha fazla artmaktadır. Kaygının fazla olması kadının ruh sağlığını bozabilmektedir. Doğacak bebek üzerinde de gebelik dönemindeki duygu durumun olumsuz etkileri olabilmektedir. Gebeliğin istenen bir gebelik olması, eşin ve yakınlarının sevinmesi ve destek olması yaşam kalitesi gibi kaygı düzeyi ve depresyona da etkisi vardır. Açık olan bu dönemdeki kadınlarda ailenin, yakınlarının, eşin desteğinin gebenin depresyon riskini, kaygılarını azalttığıdır. Desteğin olmadığı ailelerde daha fazla kaygı, daha fazla depresyon saptanmıştır. Bu da gebenin sağlığı yanında bebeğin sağlığını da olumsuz etkileyebilir. Aile hekimi bütüncül ve sürekli yaklaşım içinde gebelik dönemindeki ruhsal, fiziksel değişiklikleri en kolay fark edebilecek ve yardımcı olabilecek hekimdir. Bu dönemde gebelik takiplerinin düzenli yapılması, gebelikle ilgili risklerin değerlendirilmesi, bunlara yönelik önlem ve taramalarda sağlığın korunması, oluşabilecek komplikasyonların önlenmesi aile hekiminin görevlerindendir. Bunun yanı sıra aile hekiminin gebe kadının kaygılarını gidermesi, destek olması, ailesi ve yakınlarıyla da görüşmesi, gebenin, ailesinin psikososyal gereksinimlerini saptaması ve gebeliğin getirdiği bu yaşam değişikliğine ailenin uyumunu sağlaması gebelerin ve doğacak bebeğin sağlığı için gereklidir. Gebeliğin istenmemiş, planlanmamış olması gebe kadının kaygı ve depresyonunu arttırmakta, yaşam kalitesinin bozulmasına neden olmaktadır. Aile hekimleri tarafından sağlanacak aile planlaması hizmetleri ve gebelik öncesi bakım ve danışmanlıklar ile istenmeyen gebeliklerin önüne geçilip ailenin gebeliğe hazırlanması sağlanabilir. Gebelerin sağlığını etkileyen önemli faktörlerden biri de eğitim ve sosyoekonomik düzeydir. Eğitim düzeyi arttıkça gebelerin düzenli takiplere gittiği, kontrollerini yaptırdıkları görülmüştür. Sosyoekonomik düzey arttıkça istenmeyen, planlanmamış gebeliklerin sayısı da azalmaktadır. Kadınların eğitim, sosyoekonomik durumunun iyileşmesi, gebelerin bu özel dönemini daha sağlıklı ve rahat geçirmeleri ve doğacak bebeğin de sağlıklı olması, komplikasyon riskinin az olması üzerine etkisi vardır. 67

72 SONUÇLAR Edirne il merkezinde son trimester gebe kadınların kaygı düzeyleri, sağlıkla ilgili yaşam kaliteleri, bunu etkileyen faktörlerin belirlenmesi amacıyla yürütülmüş olan çalışmamızdan elde edilen sonuçlar şu şekildedir. 1. Araştırmamıza katılan kadınların yaş ortalamaları 26,9 idi. Katılımcıların %71.2 si ev hanımı ve %26,2 si ilkokul mezunuydu. Eşlerinin ise %19,7 si ilkokul mezunuydu. Katılımcıların %4,7 sinin sosyal güvencesi yoktu. 2. Katılımcıların evde sürekli yaşayan kişi sayısı ortalama 2,9 du. Ailelerinin aylık gelirleri ortalama 1106,8 di. 3. Katılımcılardan %56,5 nin ilk gebeliğiydi. Gebelik sayısı ortalama 1,8 idi. Gebelerin %65 nin daha önce hiç doğumu yoktu. Daha önce doğum yapmışların doğum sayısı ortalama 1,4 olarak tespit edildi. Gebelerin çocuk sayısı ortalama 1,5 di. Katılımcıların %66,2 sinin hiç çocuğu yoktu. 4. Gebelerin daha önceki doğum tercihlerine bakıldığında %68 inin normal doğum öyküsü varken, sezeryanla doğum yapanların oranı %36,9 olarak tespit edildi. 5. Katılımcıların gebelik haftaları ortalama 31,6 (28-40) idi. Gebelerin %96,2 si tıbbi yardım almadan gebe kamıştı. Tıbbi yardım alanların %76,9 u aşılama, %23,1 i ise tüp bebek yöntemini kullanmıştı. Gebeliklerin %90,9 u istenen gebelikti. 6. Katılımcıların % 97,7 si gebeliklerinde, %96,5 i daha önceki gebeliklerinde önemli bir rahatsızlık geçirmemişti. Herhangi bir kronik hastalığı olmayanların oranı da %97,1 idi. 68

73 7. Katılımcıların sigara kullanma durumuna bakıldığında gebelerin %51,2 si hiç sigara kullanmamıştı. Son 1 ayda sigara kullanan gebelerin oranı %14,4 idi ve bunlardan 21 i (%6,2) halen düzenli sigara kullanmaktaydı. 8. Katılımcıların %0,3 ü hiç gebelik takibi yaptırmamıştı. Katılımcıların gebelik takiplerini en sık (%33) özel muayenehanelerde yaptırdıkları görüldü. Gebelerin %85,3 ünün gebelik takiplerini sürekli aynı doktorda yaptırdığı tespit edildi. Gebelik takiplerine gitme sayısı ortalama 7,2 idi. 9. Gebelerin %85 inin evine ebeler tarafından hiç ev ziyareti yapılmamıştı. Ebelerin ev ziyareti sayısı ortalama 2,0 dı ve Ebelerden ev ziyaretlerinde yeterince bilgi ve destek alıyorum yargısına gebelerin ortalama katılma puanı katılmıyorum alanına düşmekteydi. 10. Katılımcılardan %93,2 si gebe olduğunu öğrenince sevinmişti. Yakınları ve eşi bu habere sevinen ise %95,3 kişiydi. Katılımcıların %96,5 i yakınlarının gebeliğinde destek olduğunu belirtti. Katılımcılara gebelikleri sırasında en fazla destek olan kişi ise eşleriydi. 11. Katılımcıların gebeliğin eşle olan iletişimi arttırdığı yargısına katılma oranları katılıyorum, gebeliğin cinsel ilişkiyi olumsuz etkilediği yargısına katılma oranları ise katılmıyorum alanına denk gelmekteydi. 12. Gebenin ve eşinin eğitim durumu düşük olan ailelerin daha kalabalık olduğu belirlendi. Gebenin ve eşinin eğitim durumu ile ailenin ortalama gelirini artmakta gebelik ve çocuk sayıları azalmaktaydı. 13. Katılımcıların gebelik sayısı ile gebeliği isteme oranı azalmaktaydı. 14. Çalışan gebelerde sigara ve alkol kullanımının daha fazla olduğu tespit edildi. Gebelerin sigara kullanma durumu ile alkol kullanma durumu koraleydi. 15. Gebelerin takiplere gitme sayısı gebenin ve eşin eğitim durumu, ailenin ortalama geliri, sosyal güvencenin olması, gebelik sayısı, çocuk sayısı ve gebelik haftası ile artıyordu. 16. Gebeliği isteyen katılımcıların %98,4 ünün eşleri de gebeliği öğrenince sevinmişti. Evlilik süresi, evde sürekli yaşayan kişi sayısı, çocuk sayısı arttıkça gebelik döneminde eşin desteği azalmaktaydı. 17. Gebelerin kaygı düzeyi arttıkça depresyon skoru da artmaktaydı. Katılımcıların durumluk kaygı düzeyi ve Beck Depresyon ölçeği skorlarının yüksek olması, yaşam kalitesini düzeyini düşürmekteydi. 18. Durumluk kaygı düzeyi skoru; gebenin yaşının ileri olması, gebelik takibini sürekli aynı doktorun yapması, yüksek yaşam kalitesi skorundan olumlu etkileniyordu. 69

74 19.Beck depresyon ölçeği skoru; gebenin eşinin eğitim düzeyinin yüksek olması, gebeliğin istenmesi ve sürekli aynı doktorun gebelik takibini yapması durumundan olumlu etkileniyordu. 20. Yaşam kalitesi skoru; katılımcının gebelik sayısının fazla olması, daha önceki gebelikte sezeryan öyküsü, sık gebelik takiplerine gitme, eşin gebeliği öğrenince sevinmesi ile olumlu etkilenirken, durumluk kaygı düzeyi skorunun yüksek olmasından olumsuz etkileniyordu. 70

75 ÖZET Bebek sahibi olmak mutlu bir olaydır fakat kadınlar gebelik döneminde zor ve stresli zaman geçirebilir. Birçok kadın gebelik süresince anksiyetesi yükselir. Gebe kadınların kendilerinin ve bebeklerinin ruhsal sağlığını etkileyen faktörlerden uzak durması önemlidir. Bu çalışmanın amacı Edirne de yaşayan üçüncü trimester gebe kadınların kaygı, depresyon ve yaşam kalitesinin düzeyleri ve bunları etkileyen faktörleri belirlemektedir. Hamile kadınların sosyodemografik ve obstetrik özellikleri, hamilelik hakkındaki tutum ve davranışları hakkında sorular ile durumluluk kaygı düzeyi ölçeği, birinci basamak için Beck depresyon ölçeği ve WHOQOOL yaşam kalitesi ölçeğini içeren anket Nisan Haziran 2007 tarihleri arasında Edirne de saptanan son trimester 340 gebe kadına uygulanmıştır. Gebe kadınların % 56,6 sının ilk gebeliğiydi ve %90,9 u istenilen gebelikti. Gebe kadınların %97,7 sinde önemli bir sağlık problemi yoktu, sigara içme oranı %14,4 ortalama doktor ziyaretleri %7,2 ve ortalama ebe ev ziyaretleri 2,0 idi. Kaygı seviyesi genç yaşta artmaktaydı. Kalabalık aileler, sosyo ekonomik durumun düşük olması, istenmeyen gebelikler, sigara ve alkol tüketimi depresyon seviyesini arttırmakta ve yaşam kalitesini kötüleştirmekteydi. Sonuç olarak, gebe kadınların sosyo ekonomik ve eğitim durumlarının iyileşmesi, gebelik takiplerinde ruhsal durum ve etkileyen faktörlerin izlenmesi sağlıklı bir gebelik dönemi geçirilmesi ve yaşam kalitesinin yükseltilmesini sağlayacaktır. Anahtar kelimeler: Gebelik, durumluluk kaygı düzeyi envanteri, WHOQOOL yaşam kalitesi ölçeği, birinci basamak için Beck depresyon ölçeği, Edirne. 71

76 SOCIODEMOGRAPHIC CHARACTERISTICS, HEALTH QUALITIES AND ANXIETY LEVELS OF THIRD TRIMESTER PREGNANT WOMEN LIVING IN EDİRNE SUMMARY Having a baby is a happy event but mother may have a hard and stressfull time in pregnancy. Most of the women feel some anxiety during pregnancy. It is important pregnant women should stay away from factors that have an effect on their mental health for themselves and their babies. The aim of this study was to determine the anxiety, depression and quality of life levels and effecting factors in third trimester pregnant women living in Edirne, Turkey. A questionnaire including items about sociodemographic and obstetric characteristics, attitudes and behaviours about the pregnancy, state anxiety invantory, Beck depression scale for primary care and WHOQOOL quality of life scale has applied to 340 last trimaster pregnant women determined in Edirne, Turkey in between April-June It was the first pregnancy for 56.6% and wanted in 90.9% of them. There was not an important health problem in 97.7%, smoking rate was 14.4%. Average physician visits was 7.2 and average midwife home visit was 2.0 times per women. Anxiety level was increased by younger age. Crowded families, low socioeconomic status, unwanted pregnancies, cigaret and alcohol consumption were increase the depression level and worsen the quality of life level. 72

77 In cunclution, enhancing the socioeconomic and educational status, surveying mental state and effecting factors in pregnancy follow-ups would provide a healthy pregnancy period and high quality of life for pregnant women. Key words: Pregnancy, State Anxiety Invantory, WHOQOOL quality of life scale, Beck depression scale for primary care, Edirne, Turkey. 73

78 KAYNAKLAR 1. Genez D. Hamile Kadınların Kaygı Düzeyleri (tez). Samsun: Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü; Cunningham FG, Gant NF, Leveno KJ, Gilstrap LC, Hauth JC, Wenstrom KD (Çeviri editörü: AC Akman). Gebelik; Genel Bakış. Williams Doğum Bilgisi Cilt baskı. İstanbul: Nobel Tıp Kitapevleri; s Özgünen T. Üreme Fizyolojisi. Çiçek MN, Akyürek C, Çelik Ç, Haberal A (Editörler) Kadın Hastalıkları ve Doğum Bilgisi nde. Ankara: Güneş Kitapevi; s Varol FG, Sayın NC. Fertilizasyon ve Yarıklanma. Beksas MS, Demir N, Koç A, Yüksel A. (Koordinatörler). Obstetrik; Maternal ve Fetal Tıp ve Perinatoloji de. Ankara: Medikal Network, s Fenkci İV. Maternal Fizyoloji. Çiçek MN, Akyürek C, Çelik Ç, Haberal A (Editörler) Kadın Hastalıkları ve Doğum Bilgisi nde. Ankara: Güneş Kitapevi; s Cunningham FG, Gant NF, Leveno KJ, Gilstrap LC, Hauth JC, Wenstrom KD (Çeviri editörü: AC Akman). Annenin Gebeliğe Adaptasyonu. Williams Doğum Bilgisi Cilt baskı. İstanbul: Nobel Tıp Kitapevleri; s Özcebe H, Aslan D. Halk Sağlığı Bakış Açısı ile Doğum Öncesi Bakım. Beksas MS, Demir N, Koç A, Yüksel A. (Koordinatörler). Obstetrik; Maternal ve Fetal Tıp ve Perinatoloji de. Ankara: Medikal Network s Kısa C, Yıldırım SG. Gebelik; postpartum dönem ve ruhsal bozukluklar. 3P Dergisi 2004; ek 4:

79 9. Read J. ABC of sexual health-sexual problems associated whith infertility pregnancy and agening. BMJ 1999; 318: Efe H. Gebeliğin Kadın Cinselliği Üzerine Etkileri (tez). İstanbul: Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Hastalıkları Doğum Kliniği; Sarah LB, Barbara LP, Jill MC, Psikiyatri ve Reprodüktif Süreç. Benjamin JS, Sadock MD, Virginia A (Editörler) (Çeviri editörleri: Aydın H, Bozkurt A). Kaplan & Sadock Comprehensive Textbook of Psychiatry de Cilt baskı. Ankara: Güneş Kitapevi; s Sadıkoğlu G. Aile Hekimliğinde Kadınların Ruh Sağlığı. Bilgel N (Editör). Aile Hekimliği nde. Bursa: Medikal Tıp Kitapevi; s Yeşiltepe OÜ. Yüksek riskli gebelerde hemşirelik bakımı. Perinatoloji Dergisi 2004; 12(1): Pehlivan K. Kadın Psikiyatrik Hastalarının Cinsel Yaşam, Evlilik, Aile Planlaması ve Kontrasepsiyon, Gebelik ve Çocuk Sahibi Olması, AIDS, Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar Açısından Riskli Davranışlarının Genel Popülasyonla Karşılaştırılmalı Çalışması (tez). İstanbul: Bakırköy Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim Araştırma Hastanesi; Akdeniz F, Gönül AS. Kadınlarda üreme olayları ile depresyon ilişkisi. Klinik Psikiyatri Dergisi 2004; Ek 2: Burt V, Hendrick VC (Eds.). Clinical Manual of Womens Menthal Health. London: Amerikan Psychiatric Publishing; 2005: p Altınay SA, Aydemir Ç, Gökal E. Puerperal dönemde depresyon semptom prevalansı: Obstetrik risk faktörleri, kaygı düzeyi ve sosyal destekle ilişkisi. Kriz Dergisi 2002;10(1): Kara B, Çakmaklı B, Nacak E, Türeci F. Doğum sonrası depresyon. STED 2001; 10(9): Llewellyn AM, Stowe ZN, Nemeroff CB. Depression during pregnancy and the puerperium. J Clin Psychiatry 1997; 58(suppl 15): Gülpek D, Pırıldar ŞA, Bayraktar E. Gebelik ve doğum sonrası dönemde panik bozukluğu ve tedavisi. Klinik Psikofarmokoloji Bülteni 2005; 15(2): Gülseren L. Kadın üreme hormonları ve depresyon. 3P dergisi 2005;13 (ek 1):

80 22. Beşer N, Öz F. Kemoterapi alan lenfomalı hastaların anksiyete- depresyon düzeyleri ve yaşam kalitesi. CÜ Hemşirelik Yüksek Okulu Dergisi 2003;7(1): Nonacs R, Cohen LS. Postpartum mood disorders: diagnosis and treatment guidelines. J Clin Psychiatry 1998; 59 suppl 2: Agerter DC, Rasmussen NH, Sutor B. Depression. In: Rakel RE (Editör). Textbook of Family Medicine. 7th Ed. Philedelphia: Sounders Elseiver; 2007: p Yonkers KA, Kidner CL. Sex differences in anxiety disorders. In: Lewis HF, Williams TS, Panetta JA. Herrora JM (Eds.). Psychiatric illness in women. Emerging treatments and research. London: American Psychiatric Publishing; p: Karamustafalıoğlu N, Tomruk N. Postpartum hüzün ve depresyonlar. Duygudurum Dizisi 2000; 2: Nonacs R, Cohen LS. Depression during pregnancy: Diagnosis and teatment options. J Clin Psychiatry 2002; 63 suppl 17: Larsson C, Sydsjö G, Josefsson A. Health sociodemographic data, and pregnancy outcome in women with antepartum depressive symptoms. Obstetrics&Gynecology 2004; 104: Ailenin doğuşu: Aile odaklı gebelik bakımı (Çeviren: B. Ulusel). McDaniel SH, Campbell TL, Hepworth J, Lorenz A (Editörler) (Çeviri editörü: H. Yaman). Aile yönelimli birincil bakım da. 2. basım. İstanbul:Yüce Yayım; 2005: s Tatar N. Prenatal bakım önemi ve bu alandaki son gelişmeler. Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi 1990; 6(2): Culpepper L, Jack B. Psychosocial issues in pregnancy. Primer Care 1993; 20(3): Okanlı A, Tortumluoğlu G, Kırpınar İ. Gebe kadınların ailelerinden aldıkları sosyal destek ile problem çözme becerileri arasındaki ilişki. Anadolu Psikiyatri Dergisi 2003; 4(2): Reeb KG, Graham AV, Zynonski SJ, Kitson GG. Predicting low birthweight and complicated labor in urban black women: a biopshychosocial perspective. Soc Sci Med 1987; 25(1):

81 33. Abell TD, Baker LC, Clover RD, Ramsey J. The effects of family functioning on infant birthweight. J Fam Pract 1991; 32: Sevil Ü, Kavlak O. Couvade sendromu. Sağlık Bilimleri Dergisi 2005; 14(2): Kocatepe H. Gebeliğin baba adayı üzerindeki etkileri [serial online] Beşiroğlu L, Ağargün MY. Obsesif kompulsif bozuklukta sağlık yardımı arama davranışı ile ilişkili etmenler: Hastalıkla ilişkili ve genel etmenlerin rolü. Türk Psikiyatri Dergisi 2006; 17(3): Ölüç F. Edirne Kentsel Kesimde Yaşlılarda Sağlıkla İlintili Yaşam Kalitesi (tez). Edirne: Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi; Güler D. Mastalji, Yaşam Kalitesi ve Depresyon (tez). İstanbul: Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi; Mahler DA, Mackowick JI. Evalotion of the short form 36-item questionnaire to measure healt related quality of life in patiens with COPD. Chest 1995; 107(6): Wolters SJ, Munra JR, Brazier JE. Using the SF-36 whith older adults: a crosssectional community-based survey. Age Ageing 2001; 30: Eser E, Fidaner H, Fidaner C, Eser SY, Elbi H, Göker E. WHOQOL-100 ve WHOQOL-BREEF in psikometrik özellikleri. 3P Dergisi 1999; 2: Bertan M, Güler Ç. Halk sağlığı temel bilgiler. Akın A, Özvarış ŞB (editörler). Ana sağlığı ve aile planlaması nda. 2. baskı. Ankara: Güneş Kitabevi; s Sönmez Y. Doğum öncesi bakım hizmetleri. STED 2007; 16 (1): Çelik Y. Doğum öncesi bakım kullanımını etkileyen faktörler. Sağlık ve Toplum Dergisi 1999; 9(1): World Health Day, Safe Matherhood, Maternal Mortality [serial online] Taşkın L, Koç G. Birinci basamak sağlık kuruluşlarında verilen perinatoloji hizmetlerinde ebe ve hemşireler. Hemşirelik Yüksekokul Dergisi 2006; 13(2):

82 47. Maternal health and safe motherhood programme report of a technical working group. Care of mother and baby at the health centre. Geneva, 5-9 Jully, 1993 [serial online] Antenatal Care [serial online]. 1.en.html 49. Anahit C Prenatal risk faktörlerinin tanılanmasında ölçme aracı geliştirme. Perinatoloji Dergisi 1996; 4(3): Prenatal Care [serial online] Türkiye Nüfus Sağlık Araştırması (TNSA 2003) [serial online] Sözeri C, Ceva R, Şahin S. Gebelerin gebelik süreci ile ilgili bilgi ve davranışları. Fırat Sağlık Hizmetleri Dergisi 2006; 1(2): Akdolun NB. Postpartum dönemde annelerin bakım gereksinimleri ve ebe ve hemşirelerin rolü. CÜ Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi 2002; 6(2): Women-friendly health services [serial online] Rai NK, Dali SM. Making pregnancy safer in South-East Asia. Regional Health Forum 2002; 6(1): Sadıkoğlu G, Aslan D, Bilgel N. Aile hekimliğinde Ana Sağlığına Genel Yaklaşım. Nazan Bilgel (Editör). Aile Hekimliği nde. Bursa: Medikal Tıp Kitapevi; s Anahit C. Perinatal hemşirelik yaklaşımı ve ekip çalışmasının önemi. Perinatoloji Dergisi 1996; 4(3): Kılıç S, Uçar M, Temir P, Erten Ü, Şahin E, Karaca B. Hamile kadınlarda doğum öncesi bakım alma sıklığı ve bunu etkileyen faktörler. TSK Koruyucu Hekimlik Bülteni 2007; 6(2): Fields SA. Family centered maternity care. In: Saultz JW(Editör). Textbook of family medicine. Oregon: McGraw-Hill, 2000: p Dave EW, Pridjian G. Obstetry. In: Rakel RE (Editör). Textbook of family medicine. 7th. Ed. Philedelphia: Sounders Elseiver, 2007: p

83 61. Aktürk Z, Dağdeviren N, Türe M, Tuğlu C. Birinci Basamak İçin Beck Depresyon Tarama Ölçeği nin Türkçe çeviriminin geçerlik ve güvenilirliği. Türk Aile Hekimliği Dergisi 2005; 9(3): Altınparmak S. Gebelerde sosyodemografik özellikler, öz bakım gücü ve yaşam kalitesi ile ilişkisi. TSK Koruyucu Hekimlik Bülteni 2006; 5(6): Dülgerler Ş, Engin E, Ertem G. Gebelerin ruhsal belirti dağılımlarının incelenmesi. Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi 2005; 21(1): Türkiye Nüfus Sağlık Araştırması TNSA 2003 [serial online] Balcı E, Gün İ, Özçelik B, Öztürk A. Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Doğum polikliniğine başvuran gebelerin sevk ve sağlık ocaklarını kullanma durumu. Sağlık Bilimleri Dergisi 2005; 14(2): Eker E. Edirne İli Kentsel Alanında Yaşayan Erişkinlerde Beslenme Durum Değerlendirilmesi (tez). Edirne: Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi; Özgür EM. Türkiye'de toplam doğurganlık hızının mekansal dağılışı. Coğrafi Bilimler Dergisi 2004; 2(2): Aydemir İ. Edirne İl Merkezindeki Yaş Arası Kadınların Sağlıkla İlişkili Yaşam Kalitelerinin Değerlendirilmesi (tez). Edirne: Trakya Üniveristesi Tıp Fakültesi; Öztürk H, Okçay H. İstenmeyen gebelikler ve istemli düşükler [serial online] Üstün C, Malatyalıoğlu E. Gebelikte sigara kullanımının fetüs ve plasenta üzerine etkileri. Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi 1990; 7: Alp H, Selimoğlu MA, Yaman S, Energin M, Altınkaynak S, Orbak Z. Gebelikte sigara kullanımının fetüsa etkileri. İstanbul Çocuk Kliniği Dergisi 1995; 30: Uncu YA. Gebelikte Asemptomatik Bakteriüri Sıklığı ve Gebelik Komplikasyonları ile İlişkisi (tez). Bursa: Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi; Marakoğlu K, Sezer RE. Sivas ta gebelikte sigara kullanımı. CÜ Tıp Fakültesi dergisi 2003; 25: Yalçın MB. Edirne İlinde Hipertansiyon Prevalansı ve Eşlik Eden Etyopatolojik Risk Faktörleri (tez). Edirne: Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi;

84 75. Mackay J, Eriksen M. The Tobacoo Atlas. In: World Health Organization. Part one, 3. Male Smoking. 2002: Mackay j, Eriksen M. The Tobacoo.Atlas. In: World Health Organization. Part one, 4. Female Smoking. 2002: Bilgel N. Türkiye de sigara içme yaygınlığı. Özyardımcı N (editör) Sigara ve sağlık ta. Bursa: Adeka İlaç AŞ; s Sezer RE. Dünyada ve Türkiye de sigara tüketiminin eğilimleri. Hipokrat dergisi 2002; 11: Oncken CA, Kranzler HR. Pharmomocotherapies to enhance smoking cessation during pregnancy. Drug and Alcohol Review 2003; 22: Kırımi E, Pençe S. Gebelikte sigara kullanımının fetus ve plasentanın gelişimine etkisi. Van Tıp Dergisi 1999; 6(1): T.C. Sağlık Bakanlığı. Herkese sağlık, Türkiye'nin hedef ve stratejileri (Hedef 21). Çalışma grubu raporları. [serial online] Ankara: Hayran O, Coşkun A, Özdemir E, Ay P, Hıdıroğlu S, Nalbant H ve ark. Türkiye üreme sağlığı programı sağlık arama davranışı araştırması. Ankara: T.C. Sağlık Bakanlığı Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Genel Müdürlüğü ve Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu; Eres F. Türkiye de kadının statüsü ve yansımaları. Gazi Üniversitesi Endüstriyel Sanatlar Eğitim Fakültesi Dergisi 2006; 19: T.C. Sağlık Bakanlığı. Türkiye üreme sağlığı acil obstetrik bakım, yönetici kolaylaştırıcı uyum eğitimi katılımcı rehberi. Ankara: Buluş Tasarım ve Matbaacılık Hizmetleri; Beşer E, Ergin F, Sönmez A. Aydın il merkezinde doğum öncesi bakım hizmetleri. TSK Koruyucu Hekimlik Bülteni 2007; 6(2): Prenatal Care [serial online] Çetinkaya F, Naçar M, Aslan A, Öztürk Y. Kayseri de ebelerin gebe ve bebek izlemlerinin etkinliği. Türk Aile Hekimliği Dergisi 2004; 8(1):

85 88. Sağdıç A. Emirler Sağlık Ocağı ebe çalışmalarının değerlendirilmesi. STED 2005; 14(3): Turan JM, Nalbant H, Ortaylı N, Bulut A. Gebelik ve doğum hizmetlerinin niteliğini değerlendirme. CÜ Tıp Fakültesi Dergisi 2003; 25(4): Sydow K. Sexuality during pregnancy and after childbirth: a meta content analysis of 59 studies. Journal of Psychosomatic Research 1999; 47: Ocaktan ME, Keklik A, Çöl M. Abidinpaşa Sağlık Grup Başkanlığı na bağlı sağlık ocaklarında çalışan sağlık personelinde Spielberger durumluk ve sürekli kaygı düzeyi. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Mecmuası 2002; 56(1): Costa D, Larouche J, Drista M, Brender W. Variations in stres levels over the course of pregnancy. Journal of Psychosomatic Research 1999; 47(6): Field T, Reif M, Diego M. Risk factors and stres variables that differentiate depressed from nondepressed pregnant women. İnfant Behavior Development 2006; 29: Stevenson W, Maton KI, Douglas MT. Social support, relationship quality, and well-being among pregnant adolescents. Journal of Adolescence 1999; 22: Aydemir Ç, Temiz HV, Gökay E. Majör depresyon ve özkıyımda kognitif ve emosyonel faktörler. Türk Psikiyatri Dergisi 2002; 13(1): Dominic TS, Tony KH. Postnatal depression. Best Practice Research 2007; 21(2): Tunç Z. Edirne de Öğretmenlerin Sigara İçme İle Bırakma Davranışlarına Eki Eden Faktörler (tez). Edirne: Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi; Fidan F, Pala E, Ünlü M, Sezer M, Kara Z. Sigara bırakmayı etkileyen faktörler ve uygulanan tedavilerin başarı oranları. Kocatepe Tıp Dergisi 2005; 6(3): Jomeen J. The importance of assessing psychological status during pregnancy. Clinical Effectiveness in Nursing 2004; 8:

86 EKLER 82

87 EK 1. ETİK KURUL ONAYI 83

GEBELİĞİN PSİKO-SOSYAL VE KÜLTÜREL BOYUTU

GEBELİĞİN PSİKO-SOSYAL VE KÜLTÜREL BOYUTU GEBELİĞİN PSİKO-SOSYAL VE KÜLTÜREL BOYUTU A R A Ş. G Ö R. Z E Y N E P K I R I K K A L E L İ Gebelik dönemi fizyolojik olduğu kadar kalıcı psikolojik değişikliklere de neden olmaktadır. Anne karnında gelişen

Detaylı

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem.

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem. KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem. Onkoloji Okulu İstanbul /2014 SAĞLIK NEDİR? Sağlık insan vücudunda; Fiziksel, Ruhsal, Sosyal

Detaylı

Annenin Psikolojisi İle İlgili Distosi

Annenin Psikolojisi İle İlgili Distosi Annenin Psikolojisi İle İlgili Distosi Eylemin psikolojisi Kadının psikolojik olarak eyleme ve doğuma uyumu ile ilgilidir. Bu da doğrudan doğum sürecinin seyrini etkiler. Bu faktörlerden herhangi birinin

Detaylı

Son 2 yıl içinde ilaç endüstrisiyle kongre sponsorluğu dışında bağlantım olmamıştır.

Son 2 yıl içinde ilaç endüstrisiyle kongre sponsorluğu dışında bağlantım olmamıştır. Son 2 yıl içinde ilaç endüstrisiyle kongre sponsorluğu dışında bağlantım olmamıştır. Lohusalık döneminde ruhsal hastalıklar: risk etkenleri ve klinik gidiş Doç.Dr. Leyla Gülseren 25 Eylül 2013 49. Ulusal

Detaylı

GEBELİK VE POSTPARTUM DÖNEMLERİNDE CİNSELLİK

GEBELİK VE POSTPARTUM DÖNEMLERİNDE CİNSELLİK GEBELİK VE POSTPARTUM DÖNEMLERİNDE CİNSELLİK Doç.Dr. Nevin Hotun Şahin Florence Nightingale Hemşirelik Fakültesi Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği AD Dalı Doç.Dr.Nevin Öğretim Üyesi ŞAHİN Cinsellik

Detaylı

Normal Doğum Öncesi Dönem ve Uygulaması Ders Tanıtımı

Normal Doğum Öncesi Dönem ve Uygulaması Ders Tanıtımı Normal Doğum Öncesi Dönem ve Uygulaması Ders Tanıtımı DERSİN TANIMI : Bu ders öğrenciye; anne sağlığının önemini kavratarak anneyi etik değerlerle ailesi ve yaşadığı toplum içinde bir bütün olarak ele

Detaylı

ACOG Diyor ki! HER GEBE TAKİP SÜRECİNDE EN AZ BİR KEZ PERİNATAL DEPRESYON AÇISINDAN TARANMALIDIR. Özeti Yapan: Dr. Semir Köse

ACOG Diyor ki! HER GEBE TAKİP SÜRECİNDE EN AZ BİR KEZ PERİNATAL DEPRESYON AÇISINDAN TARANMALIDIR. Özeti Yapan: Dr. Semir Köse ACOG Diyor ki! HER GEBE TAKİP SÜRECİNDE EN AZ BİR KEZ PERİNATAL DEPRESYON AÇISINDAN TARANMALIDIR. Özeti Yapan: Dr. Semir Köse Perinatal Depresyon gebelik süresince veya gebeliği takip eden ilk 12 ay boyunca

Detaylı

GEBELİK SIRASINDA MATERNAL VE FETAL SAĞLIĞIN YÜKSELTİLMESİ

GEBELİK SIRASINDA MATERNAL VE FETAL SAĞLIĞIN YÜKSELTİLMESİ GEBELİK SIRASINDA MATERNAL VE FETAL SAĞLIĞIN YÜKSELTİLMESİ GEBELİK SIRASINDA MATERNAL VE FETAL SAĞLIĞIN YÜKSELTİLMESİ Doğuma Hazırlık Doğum Öncesi Eğitim Fetal Aktivitenin İzlenmesi Göğüs Bakımı Emzirmeye

Detaylı

190 kadın planlanmamış ya da istenmeyen gebelikle karşılaşmakta, 110 kadında gebeliğe bağlı komplikasyon gelişmekte,

190 kadın planlanmamış ya da istenmeyen gebelikle karşılaşmakta, 110 kadında gebeliğe bağlı komplikasyon gelişmekte, Dünyada her bir dakikada 380 kadın gebe kalmakta, 190 kadın planlanmamış ya da istenmeyen gebelikle karşılaşmakta, 110 kadında gebeliğe bağlı komplikasyon gelişmekte, 40 kadın sağlıksız düşük yapmaktadır.

Detaylı

Gebelere Antenatal Dönemde Verilen Eğitimin Fetal Bağlanma, Doğum Algısı ve Anksiyete Düzeyine Etkisi. Ebe Huriye Güven

Gebelere Antenatal Dönemde Verilen Eğitimin Fetal Bağlanma, Doğum Algısı ve Anksiyete Düzeyine Etkisi. Ebe Huriye Güven Gebelere Antenatal Dönemde Verilen Eğitimin Fetal Bağlanma, Doğum Algısı ve Anksiyete Düzeyine Etkisi Ebe Huriye Güven Gebelik dönemi fizyolojik, psikolojik ve sosyal değişimlerin yaşandığı ve bu değişimlere

Detaylı

GEBELİK VE LOHUSALIK

GEBELİK VE LOHUSALIK GEBELİK VE LOHUSALIK ANA SAĞLIĞI Sağlık hizmetleri açısından doğurganlık çağındaki (15-49 yaş arası) tüm kadınlara ana denir. 15-49 yaş doğurganlık çağındaki kadınlar nüfusumuzun % 27 sini oluşturmaktadır.

Detaylı

Yasemin ELİTOK. Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi. Pediatrik Hematoloji-Onkoloji BD, Erzurum

Yasemin ELİTOK. Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi. Pediatrik Hematoloji-Onkoloji BD, Erzurum Yasemin ELİTOK Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Hematoloji-Onkoloji BD, Erzurum Tanı olanaklarının gelişmesi ve sağlık kuruluşlarından yararlanma olanaklarının artması, Toplumun bilgi seviyesinin

Detaylı

ADOLESANA VERİLMESİ GEREKEN KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİ. Doç Dr Müjgan Alikaşifoğlu

ADOLESANA VERİLMESİ GEREKEN KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİ. Doç Dr Müjgan Alikaşifoğlu ADOLESANA VERİLMESİ GEREKEN KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİ Doç Dr Müjgan Alikaşifoğlu Sağlık Hizmetlerinin Özellikleri Ergenin yaşına, gelişim düzeyine uygun Bireysel, kültürel ve sosyoekonomik farklılıklara

Detaylı

GÜVENLİ ANNELİK. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı 2016

GÜVENLİ ANNELİK. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı 2016 GÜVENLİ ANNELİK Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı 2016 Bu sunum; Arş. Gör. Dr. Tuğçe Şanver, Arş. Gör. Dr. Can Keskin ve Prof. Dr. Şevkat Bahar Özvarış tarafından hazırlanmıştır.

Detaylı

GEBELİKTE SIK GÖRÜLEN RAHATSIZLIKLAR VE ALINACAK ÖNLEMLER

GEBELİKTE SIK GÖRÜLEN RAHATSIZLIKLAR VE ALINACAK ÖNLEMLER GEBELİKTE SIK GÖRÜLEN RAHATSIZLIKLAR VE ALINACAK ÖNLEMLER Bulantı-Kusma Gebe kadınların 1/2 sinde bulantı, 1/3 ünde kusma genelde ilk üç ay içinde görülür. Gebeliğin sonuna doğru, bebeğin mideyi yukarı

Detaylı

Böbrek Hastalıklarında Yaşanan Ruhsal Sıkıntılar; Yaşamı Nasıl Güzelleştirebiliriz? Prof.Dr.Oğuz Karamustafalıoğlu Üsküdar Üniversitesi

Böbrek Hastalıklarında Yaşanan Ruhsal Sıkıntılar; Yaşamı Nasıl Güzelleştirebiliriz? Prof.Dr.Oğuz Karamustafalıoğlu Üsküdar Üniversitesi Böbrek Hastalıklarında Yaşanan Ruhsal Sıkıntılar; Yaşamı Nasıl Güzelleştirebiliriz? Prof.Dr.Oğuz Karamustafalıoğlu Üsküdar Üniversitesi Hangi Böbrek Hastalarına Ruhsal Destek Verilebilir? Çocukluktan yaşlılığa

Detaylı

4. SINIF KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM STAJ PROGRAMI (Grup 3)

4. SINIF KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM STAJ PROGRAMI (Grup 3) 4. SINIF KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM STAJ PROGRAMI (Grup 3) Amaç: Kadın yaşamının evreleri ve bu evrelerde karşılaşılabilecek sağlık sorunları hakkında öğrenciyi bilgilendirmek, bu sorunlara pratisyen

Detaylı

SEZARYEN İLE DOĞUM YAPAN ANNELERİN EPİDURAL ANESTEZİ SEÇME NEDENLERİNİN İNCELENMESİ

SEZARYEN İLE DOĞUM YAPAN ANNELERİN EPİDURAL ANESTEZİ SEÇME NEDENLERİNİN İNCELENMESİ SEZARYEN İLE DOĞUM YAPAN ANNELERİN EPİDURAL ANESTEZİ SEÇME NEDENLERİNİN İNCELENMESİ Meryem Karataş*, Aysun Çakır Özçelik*, Canan Sarı*, Sevinç Kaymaz* *Liv Hospital Ulus GİRİŞ Kadın sağlığı açısından gebelik

Detaylı

AİLE HAYATI, PLANLAMASI VE ANA ÇOCUK SAĞLIĞI

AİLE HAYATI, PLANLAMASI VE ANA ÇOCUK SAĞLIĞI AİLE HAYATI, PLANLAMASI VE ANA ÇOCUK SAĞLIĞI Aile nedir? Toplum içindeki en küçük sosyal kurumdur. Çekirdek aile Ana, baba ve çocuklardan oluşur. Geniş aile ise çeşitli akrabalardan oluşur. Aile kurumunun

Detaylı

Tedaviye Başvuran İnfertil Çiftlerde Kaygı, Öfke, Başa Çıkma, Yeti Yitimi Ve Yaşam Kalitesinin Değerlendirilmesi

Tedaviye Başvuran İnfertil Çiftlerde Kaygı, Öfke, Başa Çıkma, Yeti Yitimi Ve Yaşam Kalitesinin Değerlendirilmesi Tedaviye Başvuran İnfertil Çiftlerde Kaygı, Öfke, Başa Çıkma, Yeti Yitimi Ve Yaşam Kalitesinin Değerlendirilmesi Dr. Gülcan Güleç, DR. Hikmet Hassa, Dr. Elif Güneş Yalçın, Dr.Çınar Yenilmez, Dr. Didem

Detaylı

PERİNATOLOJİ ve ÖNLENEBİLİR ANNE ÖLÜMLERİ. Dr. Şevki ÇELEN ZTB Kadın Sağlığı EAH Perinatoloji Kliniği

PERİNATOLOJİ ve ÖNLENEBİLİR ANNE ÖLÜMLERİ. Dr. Şevki ÇELEN ZTB Kadın Sağlığı EAH Perinatoloji Kliniği PERİNATOLOJİ ve ÖNLENEBİLİR ANNE ÖLÜMLERİ Dr. Şevki ÇELEN ZTB Kadın Sağlığı EAH Perinatoloji Kliniği Perinatoloji Yüksek riskli gebelik Maternal ve fetal sağlığı tehdit eden, mortalite ve morbidite olasılığını

Detaylı

MENOPOZ. Menopoz nedir?

MENOPOZ. Menopoz nedir? MENOPOZ Hayatınızı kabusa çeviren, unutkanlık, uykusuzluk, depresyon, sinirlilik, halsizlik şikayetlerinin en büyük sebeplerinden biri menopozdur. İleri dönemde idrar kaçırma, kemik erimesi, hipertansiyona

Detaylı

Halk Sağlığı. YDÜ Tıp Fakültesi Yrd. Doç. Dr. Aslı AYKAÇ

Halk Sağlığı. YDÜ Tıp Fakültesi Yrd. Doç. Dr. Aslı AYKAÇ Halk Sağlığı YDÜ Tıp Fakültesi Yrd. Doç. Dr. Aslı AYKAÇ Halk Sağlığı, organize edilmiş toplum çalışmaları sonunda; - çevre sağlığı koşullarını düzelterek - bireylere sağlık bilgisi vererek - bulaşıcı hastalıkları

Detaylı

Prediyaliz Kronik Böbrek Hastalarında Kesitsel Bir Çalışma: Yaşam Kalitesi

Prediyaliz Kronik Böbrek Hastalarında Kesitsel Bir Çalışma: Yaşam Kalitesi Prediyaliz Kronik Böbrek Hastalarında Kesitsel Bir Çalışma: Yaşam Kalitesi Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nefroloji Kliniği, Prediyaliz Eğitim Hemşiresi Giriş: Kronik Böbrek Hastalığı (KBH); popülasyonun

Detaylı

PARKİNSON HASTALIĞI. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak

PARKİNSON HASTALIĞI. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak PARKİNSON HASTALIĞI Yayın Yönetmeni Prof. Dr. Rana Karabudak TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü Türk Nöroloji Derneği (TND) 2014 Beyin Yılı Aktiviteleri çerçevesinde hazırlanmıştır. Tüm hakları TND

Detaylı

Doğum sonrası anksiyete bozukluğu için riskli dönem. Sıklığı?? Klinik seyir??

Doğum sonrası anksiyete bozukluğu için riskli dönem. Sıklığı?? Klinik seyir?? Doğum sonrası anksiyete bozukluğu için riskli dönem Sıklığı?? Klinik seyir?? Çocuğun ilk travmatik yaşam olayı emzirme bağlanma olumsuz sağlık koşulları yetersiz bakım Doğum Değişim İyi anne olabilecek

Detaylı

Kronik Böbrek Hastalarında Eğitim Durumu ve Yaşam Kalitesi. Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nefroloji Kliniği, Prediyaliz Eğitim Hemşiresi

Kronik Böbrek Hastalarında Eğitim Durumu ve Yaşam Kalitesi. Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nefroloji Kliniği, Prediyaliz Eğitim Hemşiresi Kronik Böbrek Hastalarında Eğitim Durumu ve Yaşam Kalitesi Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nefroloji Kliniği, Prediyaliz Eğitim Hemşiresi Giriş: Kaliteli yaşam; kişinin temel ihtiyaçlarını karşıladığı,

Detaylı

Ektopik Gebelik. Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK - 2012

Ektopik Gebelik. Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK - 2012 Ektopik Gebelik Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK - 2012 Sunum Planı Tanım Epidemiyoloji Patofizyoloji Klinik Tanı Ayırıcı tanı Tedavi Tanım Fertilize ovumun endometriyal kavite dışında

Detaylı

Adet döneminin gecikmesi ile beraber göğüslerde aşırı şişkinlik ve hassasiyet oluşur. Gebelik ilerledikçe göğüsler büyür ve göğüs uçları koyulaşmaya

Adet döneminin gecikmesi ile beraber göğüslerde aşırı şişkinlik ve hassasiyet oluşur. Gebelik ilerledikçe göğüsler büyür ve göğüs uçları koyulaşmaya Adet döneminin gecikmesi ile beraber göğüslerde aşırı şişkinlik ve hassasiyet oluşur. Gebelik ilerledikçe göğüsler büyür ve göğüs uçları koyulaşmaya başlar. Ayrıca esmerleşme göbekte ve karnın orta kısmında,

Detaylı

Risk Altındaki Çocuklara Yaklaşım

Risk Altındaki Çocuklara Yaklaşım Risk Altındaki Çocuklara Yaklaşım Prof. Dr. Betül Ulukol Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Sosyal Pediatri Bilim Dalı Risk Yüksek riskli gebeliklerin sonucu dünyaya gelenler Özel sağlık gereksinimi olan

Detaylı

TEMEL, İLK 3 YILDA ATILIYOR!

TEMEL, İLK 3 YILDA ATILIYOR! Acıbadem Hastanesi Büyüme ve Ergenlik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Atilla Büyükgebiz ile, çocuğun doğumundan itibaren vücudunda hangi hormonların ne gibi işlevleri olduğunu, ilk 3 yılın önemini ve ergenlik

Detaylı

Rahim Ağzı Kanseri Korkulu Rüyanız Olmaktan Çıkıyor

Rahim Ağzı Kanseri Korkulu Rüyanız Olmaktan Çıkıyor Rahim Ağzı Kanseri Korkulu Rüyanız Olmaktan Çıkıyor Rahim Ağzı Kanseri Korkulu Rüyanız Olmaktan Çıkıyor Rahim Ağzı Kanserinde Çığır Açan Adım Kadın Kanserleri Hakkında Mutlaka Bilmeniz Gerekenler Özel

Detaylı

BİRİNCİ BASAMAKDA PSİKİYATRİ NURAY ATASOY ZKÜ TIP FAKÜLTESİ AD

BİRİNCİ BASAMAKDA PSİKİYATRİ NURAY ATASOY ZKÜ TIP FAKÜLTESİ AD BİRİNCİ BASAMAKDA PSİKİYATRİ NURAY ATASOY ZKÜ TIP FAKÜLTESİ AD Çalışmalarda birinci basamak sağlık kurumlarına başvuran hastalardaki psikiyatrik hastalık sıklığı, gerek değerlendirme ölçekleri kullanılarak

Detaylı

İLK 1000 GÜNDE UYGULANAN BESLENME POLİTİKALARI VE GELECEK NESİLLERE ETKİSİ

İLK 1000 GÜNDE UYGULANAN BESLENME POLİTİKALARI VE GELECEK NESİLLERE ETKİSİ İLK 1000 GÜNDE UYGULANAN BESLENME POLİTİKALARI VE GELECEK NESİLLERE ETKİSİ Dr. Sema ÖZBAŞ Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Çocuk ve Ergen Sağlığı Daire Başkanı Sağlık Bakanlığı Teşkilat Şeması Türkiye Halk

Detaylı

10. SINIF KONU ANLATIMI. 16 ÜREME BÜYÜME GELİŞME Döllenme ve Aile Planlaması Soru Çözümü

10. SINIF KONU ANLATIMI. 16 ÜREME BÜYÜME GELİŞME Döllenme ve Aile Planlaması Soru Çözümü 10. SINIF KONU ANLATIMI 16 ÜREME BÜYÜME GELİŞME Döllenme ve Aile Planlaması Soru Çözümü DÖLLENME Dişi üreme sistemine giren sperm hücreleri yumurta hücresinin salgıladığı FERTİLİZİN sayesinde yumurta hücresini

Detaylı

Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetin Kadın Sağlığına Etkileri. Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetle Mücadele Projesi

Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetin Kadın Sağlığına Etkileri. Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetle Mücadele Projesi Aile İçi Şiddetin Kadın Sağlığına Etkileri 1 Öğrenim Hedefleri Toplumsal cinsiyet ayrımcılığının, yaşam dönemlerine göre kadın sağlığına olan etkilerini açıklar, Toplumsal cinsiyet ayrımcılığı ile kadına

Detaylı

1. GEBE EĞİTİM ODASI EĞİTİMLERİ

1. GEBE EĞİTİM ODASI EĞİTİMLERİ T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI TÜRKİYE KAMU HASTANELERİ KURUMU İSTANBUL İLİ ÇEKMECE BÖLGESİ KAMU HASTANELERİ BİRLİĞİ GENEL SEKRETERLİĞİ KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ GEBE EĞİTİM SINIFLARI

Detaylı

YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy

YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR Prof. Dr. Mehmet Ersoy DEMANSA NEDEN OLAN HASTALIKLAR AMAÇ Demansın nedenleri ve gelişim sürecinin öğretmek Yaşlı bireyde demansa bağlı oluşabilecek problemleri öğretmek

Detaylı

GERİATRİK HASTAYA YAKLAŞIM

GERİATRİK HASTAYA YAKLAŞIM GERİATRİK HASTAYA YAKLAŞIM Demografik anlamda yaşlılığın sınırı 65 yaş olarak benimsenmektedir. 65-74 arası erken yaşlılık, 75-84 yaş arası yaşlılık, 85 yaş ve üzerindekiler ileri yaşlılık dönemidir. Yaşlanma

Detaylı

İŞYERİNDE SAĞLIĞI GELİŞTİRME ve PROGRAM PLANLAMA. Prof.Dr.Ayşe Beşer Dokuz Eylül Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi ayse.beser@deu.edu.

İŞYERİNDE SAĞLIĞI GELİŞTİRME ve PROGRAM PLANLAMA. Prof.Dr.Ayşe Beşer Dokuz Eylül Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi ayse.beser@deu.edu. İŞYERİNDE SAĞLIĞI GELİŞTİRME ve PROGRAM PLANLAMA Prof.Dr.Ayşe Beşer Dokuz Eylül Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi ayse.beser@deu.edu.tr 1 HEDEFLER.Sağlığı, koruma ve geliştirme kavramlarını bilme İşyerlerinde

Detaylı

Hipertansif Hasta Gebe Kalınca Ne Yapalım?

Hipertansif Hasta Gebe Kalınca Ne Yapalım? Hipertansif Hasta Gebe Kalınca Ne Yapalım? Doç.Dr. Gülay Sain Güven Hacettepe ÜniversitesiTıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Genel Dahiliye Ünitesi 24 Mayıs 2008, Antalya Sunum Planı Gebelik-hipertansiyon

Detaylı

BÜYÜMENİN DEĞERLENDİRİLMESİ. Prof Dr Zehra AYCAN.

BÜYÜMENİN DEĞERLENDİRİLMESİ. Prof Dr Zehra AYCAN. BÜYÜMENİN DEĞERLENDİRİLMESİ Prof Dr Zehra AYCAN zehraaycan67@hotmail.com Büyüme Çocukluk çağı, döllenme anında başlar ve ergenliğin tamamlanmasına kadar devam eder Bu süreçte çocuk hem büyür hem de gelişir

Detaylı

4. SINIF KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM STAJ PROGRAMI

4. SINIF KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM STAJ PROGRAMI 4. SINIF KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM STAJ PROGRAMI Amaç: Kadın yaşamının evreleri ve bu evrelerde karşılaşılabilecek sağlık sorunları hakkında öğrenciyi bilgilendirmek, bu sorunlara pratisyen hekim düzeyinde

Detaylı

Genellikle çocukluk ve gençlik döneminde başlayan astım kronik bir solunum sistemi hastalığıdır.

Genellikle çocukluk ve gençlik döneminde başlayan astım kronik bir solunum sistemi hastalığıdır. Bölüm 9 Astım ve Gebelik Astım ve Gebelik Dr. Metin KEREN ve Dr. Ferda Öner ERKEKOL Genellikle çocukluk ve gençlik döneminde başlayan astım kronik bir solunum sistemi hastalığıdır. Erişkinlerde astım görülme

Detaylı

KADIN SAĞLIĞI,- ANA SAĞLIĞI 15-49 YAŞ KADIN ve GEBE İZLEMİ

KADIN SAĞLIĞI,- ANA SAĞLIĞI 15-49 YAŞ KADIN ve GEBE İZLEMİ KADIN SAĞLIĞI,- ANA SAĞLIĞI 15-49 YAŞ KADIN ve GEBE İZLEMİ İÇİNDEKİLER 1. GİRİŞ 2. KAVRAM ve TANIMLAR 2.1. KADIN SAĞLIĞI 2.1.1. Kadın Sağlığının Önemi 3. ANA SAĞLIĞI 3.1. Ana Çocuk Sağlığının Önemi 3.3.

Detaylı

KOMPLİKE VAKALARDA DOĞUM ÖNCESİ DOĞUM VE DOĞUM SONRASI SÜREÇLERİN İZLENMESİ PROSEDÜRÜ

KOMPLİKE VAKALARDA DOĞUM ÖNCESİ DOĞUM VE DOĞUM SONRASI SÜREÇLERİN İZLENMESİ PROSEDÜRÜ KOMPLİKE VAKALARDA DOĞUM ÖNCESİ DOĞUM VE DOĞUM SONRASI SÜREÇLERİN İZLENMESİ PROSEDÜRÜ DH.PR.01 31.10.2018 Revizyon No Revizyon tarihi 1/5 1.AMAÇ: Obstetrik problemleri hızla değerlendirip ayırıcı tanıyı

Detaylı

SEÇMELİ DERS ÖNERİ FORMU

SEÇMELİ DERS ÖNERİ FORMU Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi 2012-2013 Eğitim Öğretim Yılı SEÇMELİ DERS ÖNERİ FORMU Dersin adı Üreme Sağlığı Anabilim dalı Sorumlu öğretim üyesi E-posta adresi Halk Sağlığı Prof.Dr.Haldun SÜMER

Detaylı

Palyatif Bakım Hastalarında Sık Gözlenen Ruhsal Hastalıklar ve Tedavi Yaklaşımları

Palyatif Bakım Hastalarında Sık Gözlenen Ruhsal Hastalıklar ve Tedavi Yaklaşımları Palyatif Bakım Hastalarında Sık Gözlenen Ruhsal Hastalıklar ve Tedavi Yaklaşımları Doç. Dr. Özen Önen Sertöz Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi Bilim Dalı Ankara,

Detaylı

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın 0341110011

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın 0341110011 Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri Sena Aydın 0341110011 PATOFİZYOLOJİ Fizyoloji, hücre ve organların normal işleyişini incelerken patoloji ise bunların normalden sapmasını

Detaylı

KOMPLİKE VAKALARDA DOĞUM ÖNCESİ, DOĞUM VE DOĞUM SONRASI SÜREÇLERİN İZLEMİ PROSEDÜRÜ

KOMPLİKE VAKALARDA DOĞUM ÖNCESİ, DOĞUM VE DOĞUM SONRASI SÜREÇLERİN İZLEMİ PROSEDÜRÜ KODU: SDH.PR..73 YAYIN TA: 21.09.2017 REVİZYON TA:-- REVİZYON NO:00 Sayfa 1 / 6 1.AMAÇ: Obstetrik problemleri hızla değerlendirip ayırıcı tanıyı yaparak ekip anlayışı içinde anne ve bebeğin doğum öncesi,

Detaylı

YAŞLILIKTA PSİKO-SOSYAL YAŞAM

YAŞLILIKTA PSİKO-SOSYAL YAŞAM YAŞLILIKTA PSİKO-SOSYAL YAŞAM Yaşlıların Psiko-Sosyal Özellikleri İnsanın yaşlılığında nasıl olacağı ya da nasıl yaşlanacağı; yaşadığı coğrafyaya, kalıtsal özelliklere, Psiko-sosyal ve Sosyo-ekonomik şartlara,

Detaylı

BÖBREK HASTALIKLARI. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT. Böbrekler ne işe yarar?

BÖBREK HASTALIKLARI. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT. Böbrekler ne işe yarar? BÖBREK HASTALIKLARI Prof. Dr. Tekin AKPOLAT Böbrekler ne işe yarar? Böbreğin en önemli işlevi kanı süzmek, idrar oluşturmak ve vücudun çöplerini (artık ürünleri) temizlemektir. Böbrekte oluşan idrar, idrar

Detaylı

Gestasyonel Diyabet (GDM)

Gestasyonel Diyabet (GDM) Gestasyonel Diyabet (GDM) Tanım, Sıklık Gebelikte ortaya çıkan veya ilk defa tespit edilen glikoz intoleransı olarak tanımlanmaktadır (WHO 2012; ACOG, 2013). Aşikar diyabet kriterlerini içermeyen ve gebeliğin

Detaylı

ÜNİTE II- KADIN GENİTAL ORGANLARININ ANATOMİ VE FİZYOLOJİSİ

ÜNİTE II- KADIN GENİTAL ORGANLARININ ANATOMİ VE FİZYOLOJİSİ ÜNİTE II- KADIN GENİTAL ORGANLARININ ANATOMİ VE FİZYOLOJİSİ Genital Organlar Dış Genital Organlar İç Genital Organlar Kemik Kısımları (Pelvis ) Siklus Oluşumu ve Hormonlar Oval ve Menstrual Siklus Halkası

Detaylı

Kansız kişilerde görülebilecek belirtileri

Kansız kişilerde görülebilecek belirtileri Kansızlık (anemi) kandaki hemoglobin miktarının yaş ve cinsiyete göre kabul edilen değerlerin altında olmasıdır. Bu değerler erişkin erkeklerde 13.5 g/dl, kadınlarda 12 g/dl nin altı kabul edilir. Kansızlığın

Detaylı

DİYABET NEDİR? Özel Klinik ve Merkezler

DİYABET NEDİR? Özel Klinik ve Merkezler DİYABET NEDİR? Özel Klinik ve Merkezler Diyabet nedir? Diyabet hastalığı, şekerin vücudumuzda kullanımını düzenleyen insülin olarak adlandırdığımız hormonun salınımındaki eksiklik veya kullanımındaki yetersizlikten

Detaylı

30.12.2014. Anne Sütünün Önemi. 10.Sınıf Kadın Sağlığı Hastalıkları ve Bakımı. Anne Sütünün Önemi. Anne Sütünün Önemi. Anne Sütünün Önemi

30.12.2014. Anne Sütünün Önemi. 10.Sınıf Kadın Sağlığı Hastalıkları ve Bakımı. Anne Sütünün Önemi. Anne Sütünün Önemi. Anne Sütünün Önemi 10.Sınıf Kadın Sağlığı Hastalıkları ve Bakımı 15.Hafta ( 22-26 / 12 / 2014 ) ANNE SÜTÜNÜN ÖNEMİ VE ÖZELLİKLERİ Slayt No: 22 Bebeğin bağışıklık sisteminin gelişimini kolaylaştırır. Bebekte kulak enfeksiyonları

Detaylı

Halk Sağlığı-Ders 6 Aşırı Doğurganlığın Kontrolü ve İlaçla Koruma

Halk Sağlığı-Ders 6 Aşırı Doğurganlığın Kontrolü ve İlaçla Koruma Halk Sağlığı-Ders 6 Aşırı Doğurganlığın Kontrolü ve İlaçla Koruma Öğr. Gör. Hüseyin ARI 1 Aşırı Doğurganlık Sosyoekonomik koşullar, beslenme ve çevre sağlığı uygun olmayan toplumlarda aşırı doğurganlık

Detaylı

1. HAFTA PAZARTESİ SALI ÇARŞAMBA PERŞEMBE CUMA. Hasta Başı Eğitim / İş Başında Öğrenme Hasta viziti, poliklinik, doğumhane ve ameliyathanede pratik

1. HAFTA PAZARTESİ SALI ÇARŞAMBA PERŞEMBE CUMA. Hasta Başı Eğitim / İş Başında Öğrenme Hasta viziti, poliklinik, doğumhane ve ameliyathanede pratik 1. HAFTA Stajın Tanıtımı Hekimlik Uygulaması Obstetrik antenatal vizit ve anamnez Puberte ve bozuklukları Hekimlik Uygulaması Jinekolojik anamnez, muayene Non-invaziv ve invaziv antenatal tetkikler Kadın

Detaylı

OBEZİTE ÇOCUK SAHİBİ OLMA ORANINI AZALTIYOR! AKŞAM GAZETESİ

OBEZİTE ÇOCUK SAHİBİ OLMA ORANINI AZALTIYOR! AKŞAM GAZETESİ OBEZİTE ÇOCUK SAHİBİ OLMA ORANINI AZALTIYOR! AKŞAM GAZETESİ İnfertilite (Kısırlık); döl oluşturma yeteneğinin azalması ya da yokluğu ile karakterize edilen tıbbi bir durumdur. Hem erkeklerde, hem de kadınlarda

Detaylı

Sağlıklı Hamilelik BR.HLİ.081

Sağlıklı Hamilelik BR.HLİ.081 Sağlıklı BR.HLİ.081 Sağlıklı Sağlıklı bir hamilelik geçirmek hamilelik öncesi dönemde sağlığınızla ilgili testleri yaptırmakla başlar. Bu nedenle çocuk istediğinize karar verdiğinizde önce bir kadın hastalıkları

Detaylı

DOĞUM ÖNCESĠ BAKIM YÖNETĠM REHBERĠ 2016

DOĞUM ÖNCESĠ BAKIM YÖNETĠM REHBERĠ 2016 DOĞUM ÖNCESĠ BAKIM YÖNETĠM REHBERĠ 2016 AMAÇ : Anne ve fetusun tüm gebelik boyunca düzenli aralıklarla gerekli muayene ve önerilerde bulunularak dikkatli bir şekilde izlenminin sağlanması KAPSAM : Kadın

Detaylı

KANSER VE CİNSEL YAŞAM

KANSER VE CİNSEL YAŞAM KANSER VE CİNSEL YAŞAM Doç. Dr. Ülgen Okyayuz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri A.D. Klinik Psikoloji Öğretim Üyesi Son zamanlarda kanserin tedavisinde ilgi sadece tanı ve agresif tedaviyle

Detaylı

Çocuk ve ergenlerde cinsel kötüye kullanımın belirtileri ve etkileri Çocuk ve ergenlerde cinsel kötüye kullanımı önlemek için yapmamız gerekenler

Çocuk ve ergenlerde cinsel kötüye kullanımın belirtileri ve etkileri Çocuk ve ergenlerde cinsel kötüye kullanımı önlemek için yapmamız gerekenler Çocuk ve ergenlerde cinsel kötüye kullanımın belirtileri ve etkileri Çocuk ve ergenlerde cinsel kötüye kullanımı önlemek için yapmamız gerekenler Çocuk ve ergenin kötüye kullanımını üç ana başlıkta ele

Detaylı

M2 S1. Üreme Sağlığı. Tanım, Üreme Hakları, Bütüncül Yaklaşım. Doç. Dr. Günay SAKA 12 Mayıs 2011

M2 S1. Üreme Sağlığı. Tanım, Üreme Hakları, Bütüncül Yaklaşım. Doç. Dr. Günay SAKA 12 Mayıs 2011 M2 S1 Üreme Sağlığı Tanım, Üreme Hakları, Bütüncül Yaklaşım Doç. Dr. Günay SAKA 12 Mayıs 2011 M2 S6 Üreme Sağlığına Yönelme Bükreş konferansı (1974) II. Nüfus Konferansı (1984 Meksika) Kadın ve çocuklara

Detaylı

Op Dr Aybala AKIL. ACIBADEM Bodrum Hastanesi

Op Dr Aybala AKIL. ACIBADEM Bodrum Hastanesi Sağlıklı bir anne için Sağlıklı beslenme Düzenli hekim kontrolü Gebelik öncesi hastalıkların sıkı takibi Sağlıklı bir yaşam tarzı Huzurlu bir gebelik süreci Sağlıklı beslenme = Dengeli beslenme Proteinler

Detaylı

14 Kasım Dünya Diyabet Günü. Kadınlar ve Diyabet: Sağlıklı bir gelecek hakkımız

14 Kasım Dünya Diyabet Günü. Kadınlar ve Diyabet: Sağlıklı bir gelecek hakkımız 14 Kasım Dünya Diyabet Günü Kadınlar ve Diyabet: Sağlıklı bir gelecek hakkımız 14 Kasım Dünya Diyabet Gününe ilişkin Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji Bilim Dalımızın bilgilendirme metni:

Detaylı

MEME KANSERİ. Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler

MEME KANSERİ. Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler MEME KANSERİ Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler KANSER NEDİR? Hücrelerin kontrolsüz olarak sürekli çoğalmaları sonucu yakındaki ve uzaktaki başka organlara yayılarak kötü klinik

Detaylı

T. C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM ANABİLİM DALI BAŞKANLIĞI

T. C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM ANABİLİM DALI BAŞKANLIĞI T. C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM ANABİLİM DALI BAŞKANLIĞI SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM 2018-2019 EĞİTİM VE ÖĞRETİM

Detaylı

DERS : ÇOCUK RUH SAĞLIĞI KONU : KİŞİLİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

DERS : ÇOCUK RUH SAĞLIĞI KONU : KİŞİLİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER DERS : ÇOCUK RUH SAĞLIĞI KONU : KİŞİLİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER A) BİYOLOJİK ETMENLER KALITIM İÇ SALGI BEZLERİ B) ÇEVRE A) BİYOLOJİK ETMENLER 1. KALITIM Anne ve babadan genler yoluyla bebeğe geçen özelliklerdir.

Detaylı

JİNEKOLOJİK KANSERİ OLAN KADINLARIN BİLGİ GEREKSİNİMLERİ: LİTERATÜR İNCELEMESİ

JİNEKOLOJİK KANSERİ OLAN KADINLARIN BİLGİ GEREKSİNİMLERİ: LİTERATÜR İNCELEMESİ JİNEKOLOJİK KANSERİ OLAN KADINLARIN BİLGİ GEREKSİNİMLERİ: LİTERATÜR İNCELEMESİ Teskereci G*., Arslan İ*. & Akman G** *Akdeniz Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi, Antalya ** Ondokuz Mayıs Üniversitesi Samsun

Detaylı

Gebelik ve Trombositopeni

Gebelik ve Trombositopeni Gebelik ve Trombositopeni Prof.Dr. Sermet Sağol EÜTF Kadın Hast. ve Doğum AD Gebelik ve Trombositopeni Kemik iliğinde megakaryosit hücrelerinde üretilir. Günde 35.000-50.000 /ml üretilir. Yaşam süresi

Detaylı

Gebeliğiniz süresince Doğum Öncesi Bakım Hizmetleri;

Gebeliğiniz süresince Doğum Öncesi Bakım Hizmetleri; Gebeliğiniz süresince Doğum Öncesi Bakım Hizmetleri; Aile Sağlığı Merkezlerinde Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Merkezlerinde Toplum Sağlığı Merkezlerinde ÜCRETSİZ verilmektedir. Temizlik, genel vücut

Detaylı

Çocuk Sağlığı İzlemi İlkeleri 6. PUADER Kongresi- Antalya

Çocuk Sağlığı İzlemi İlkeleri 6. PUADER Kongresi- Antalya Çocuk Sağlığı İzlemi İlkeleri 6. PUADER Kongresi- Antalya Dr. Başak TEZEL Çocuk ve Ergen Sağlığı Daire Başkanı İzlenmesi Gereken Gruplar 15-49 yaş kadınlar Gebeler Lohusalar 0-5 yaş çocuklar Okul çağı

Detaylı

ÇOCUKLARDA BÜYÜME VE GELİŞMENİN İZLENMESİ

ÇOCUKLARDA BÜYÜME VE GELİŞMENİN İZLENMESİ ÇOCUKLARDA BÜYÜME VE GELİŞMENİN İZLENMESİ Çocuklarda Büyüme Ve Gelişmenin İzlenmesi Sağlıklı bir çocuk, Hastalık belirtileri göstermeyen, Takvim yaşına ve genetik özelliklerine uygun büyüme, Fizyolojik

Detaylı

HAREKETLİ ÇOCUK DOÇ. DR.AYLİN ÖZBEK DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK PSİKİYATRİSİ AD. ÖĞRETİM ÜYESİ

HAREKETLİ ÇOCUK DOÇ. DR.AYLİN ÖZBEK DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK PSİKİYATRİSİ AD. ÖĞRETİM ÜYESİ HAREKETLİ ÇOCUK DOÇ. DR.AYLİN ÖZBEK DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK PSİKİYATRİSİ AD. ÖĞRETİM ÜYESİ SUNUM PLANI: Hareketli çocuk kime denir? Klinik ilgi odağı olması gereken çocuklar hangileridir?

Detaylı

GENEL SORU ÇÖZÜMÜ ENDOKRİN SİSTEM

GENEL SORU ÇÖZÜMÜ ENDOKRİN SİSTEM GENEL SORU ÇÖZÜMÜ ENDOKRİN SİSTEM 1) Aşağıdaki hormonlardan hangisi uterusun büyümesinde doğrudan etkilidir? A) LH B) Androjen C) Östrojen Progesteron D) FUH Büyüme hormonu E) Prolaktin - Testosteron 2)

Detaylı

GEBELİK ve BÖBREK HASTALIKLARI

GEBELİK ve BÖBREK HASTALIKLARI GEBELİK ve BÖBREK HASTALIKLARI Gebelikte ortaya çıkan fizyolojik değişiklikler Sodyum ve su retansiyonu Sistemik kan basıncında azalma Böbrek boyutunda artma ve toplayıcı sistemde dilatasyon Böbrek kan

Detaylı

YAŞLI DEĞERLENDİRME FORMU. Boy/kilo / BKİ):

YAŞLI DEĞERLENDİRME FORMU. Boy/kilo / BKİ): ÖYKÜ YAŞLI DEĞERLENDİRME FORMU Adı Soyadı: Doğum tarihi/yaş: Cinsiyeti: Eğitimi: Medeni durumu: Çocuk sayısı: İşi-mesleği: Gelir kaynakları: Boy/kilo / BKİ): Şu anki sağlık sorunları: Sosyal güvence: Emeklilik

Detaylı

07.11.2014. Ana Sağlığını Etkileyen Faktörler ve Alınacak Önlemler

07.11.2014. Ana Sağlığını Etkileyen Faktörler ve Alınacak Önlemler 10.Sınıf Kadın Sağlığı Hastalıkları ve Bakımı 2. Hafta ( 22 26 / 09 / 2014 ) 1.) KADIN ve ANASAĞLIĞINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER ve ALINACAK ÖNLEMLER 2.) KADIN ve ANA SAĞLIĞI İLE İLGİLİ ÖLÇÜTLER Slayt No: 2

Detaylı

Gelişim Psikolojisi Ders Notları

Gelişim Psikolojisi Ders Notları Gelişim Psikolojisi Ders Notları Doç. Dr. Şaziye Senem BAŞGÜL www.gunescocuk.com Tanımlar Büyüme: Organizmada meydana gelen sayısal (hacimsel) değişiklikler Olgunlaşma: Potansiyel olarak var olan işlevin

Detaylı

T. C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM ANABİLİM DALI BAŞKANLIĞI

T. C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM ANABİLİM DALI BAŞKANLIĞI T. C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM ANABİLİM DALI BAŞKANLIĞI SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM 2018-2019 EĞİTİM VE ÖĞRETİM

Detaylı

LokaL östrojen tedavisine GereksİnİMİ olanlar İÇİn Hastalar için bilgi 1

LokaL östrojen tedavisine GereksİnİMİ olanlar İÇİn Hastalar için bilgi 1 Lokal östrojen TEDAVİSİNE GEREKSİNİMİ OLANLAR İÇİN Hastalar için bilgi 1 2 İÇİNDEKİLER Östrojen hormonunda azalma ve vajinal şikayetler... 4 Oestring tedavisi... 5 Oestring in herhangi bir yan etkisi var

Detaylı

DOĞUM TRAVMASI ve EBELİK YAKLAŞIMLARI

DOĞUM TRAVMASI ve EBELİK YAKLAŞIMLARI DOĞUM TRAVMASI ve EBELİK YAKLAŞIMLARI Yard.Doç.Dr. Gözde GÖKÇE İSBİR Mersin Üniversitesi İçel Sağlık Yüksekokulu Ebelik Bölümü gozdegokce@gmail.com gozdegokceisbir@mersin.edu.tr Kadının Yaşam Döngüsü Her

Detaylı

İnfertil çiftlerde bağlanma ve mizaç özellikleri tedavi başarısını etkiler mi? Stresin aracı rolü

İnfertil çiftlerde bağlanma ve mizaç özellikleri tedavi başarısını etkiler mi? Stresin aracı rolü İnfertil çiftlerde bağlanma ve mizaç özellikleri tedavi başarısını etkiler mi? Stresin aracı rolü Dr. Fatma Fariha Cengiz, Dr. Gülhan Cengiz, Dr. Sermin Kesebir Erenköy RSHEAH, İstanbul 29 Mayıs Hastanesi,

Detaylı

DÖNEM VI GRUP F DERS PROGRAMI

DÖNEM VI GRUP F DERS PROGRAMI T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM ANABİLİM DALI BAŞKANLIĞI SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM 2013 2014 EĞİTİM VE ÖĞRETİM

Detaylı

T. C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM ANABİLİM DALI BAŞKANLIĞI

T. C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM ANABİLİM DALI BAŞKANLIĞI T. C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM ANABİLİM DALI BAŞKANLIĞI SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM 2018-2019 EĞİTİM VE ÖĞRETİM

Detaylı

T.C. ÜSKÜDAR ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ HEMŞİRELİK ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS PROGRAMLARI DERS İÇERİKLERİ I. YARIYIL ZORUNLU DERSLER

T.C. ÜSKÜDAR ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ HEMŞİRELİK ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS PROGRAMLARI DERS İÇERİKLERİ I. YARIYIL ZORUNLU DERSLER T.C. ÜSKÜDAR ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ HEMŞİRELİK ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS PROGRAMLARI DERS İÇERİKLERİ I. YARIYIL ZORUNLU DERSLER PSH 501 - Ruh Sağlığı ve Psikiyatri Hemşireliği Temelleri

Detaylı

Zeka Gerilikleri Zeka Geriliği nedir? Sıklık Nedenleri

Zeka Gerilikleri Zeka Geriliği nedir? Sıklık Nedenleri Zeka Geriliği nedir? Zeka geriliğinin kişinin yaşına ve konumuna uygun işlevselliği gösterememesiyle belirlidir. Bunun yanı sıra motor gelişimi, dili kullanma yeteneği bozuk, anlama ve kavrama yaşıtlarından

Detaylı

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ İSTANBUL TIP FAKÜLTESİ PRENATAL TANI VE TEDAVİ ÜNİTESİ Uzman Ebe Gülay Özdal

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ İSTANBUL TIP FAKÜLTESİ PRENATAL TANI VE TEDAVİ ÜNİTESİ Uzman Ebe Gülay Özdal İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ İSTANBUL TIP FAKÜLTESİ PRENATAL TANI VE TEDAVİ ÜNİTESİ Uzman Ebe Gülay Özdal Fetal anomali nedeniyle gebeliğin sonlandırılması, karmaşık ve çatışmalı bir yaşam olayıdır. Gebelik sonlandırılması

Detaylı

İZMİR YÜKSEK TEKNOLOJİ ENSTİTÜSÜ

İZMİR YÜKSEK TEKNOLOJİ ENSTİTÜSÜ İZMİR YÜKSEK TEKNOLOJİ ENSTİTÜSÜ Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Hizmetleri MADDE BAĞIMLILIĞI BAĞIMLILIK Bağımlılık, bireyin kendi ruhsal ve bedensel sağlığına

Detaylı

YETERLİ VE DENGELİ BESLENME NEDİR?

YETERLİ VE DENGELİ BESLENME NEDİR? YETERLİ VE DENGELİ BESLENME NEDİR? Vücudun, büyümesi yenilenmesi çalışması için gerekli olan enerji ve besin öğelerinin yeterli miktarda alınmasıdır. Ş. İKİBUDAK BİYOLOJİ ÖĞRETMENİ SAĞLIKLI BİR Y AŞAMIN

Detaylı

Doç. Dr. Fatih Öncü. Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi

Doç. Dr. Fatih Öncü. Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Doç. Dr. Fatih Öncü Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Psikolojik taciz Bedensel Ruhsal Bedensel ve ruhsal Çalışma hayatında mobbing veya psikolojik

Detaylı

Endometriozis. (Çikolata kisti)

Endometriozis. (Çikolata kisti) Endometriozis (Çikolata kisti) Bugün Neler Konuşacağız? Endometriozis Nedir? Belirtileri Nelerdir? Ne Sıklıkta Görülür? Hangi Sorunlara Neden Olur? Nasıl Tanı Konur? Nasıl Tedavi Edilir? Endometriozis

Detaylı

Dr. İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinoloji Kliniği

Dr. İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinoloji Kliniği Ergenlik Dr. İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinoloji Kliniği Nelerden konuşacağız? Ergenlik nedir? Ergenlik sürecinde vücutta nasıl değişiklikler olur? Üreme organları nelerdir ve nasıl

Detaylı

Tekrarlayan Gebelik Kayıpları

Tekrarlayan Gebelik Kayıpları Tekrarlayan Gebelik Kayıpları Tekrarlayan gebelik kaybı, üç ve daha fazla gebeliğin 20. gebelik haftasından önce düşükle sonlanması olarak tanımlanır. Kadınların %10-20'sinde 1 kez düşük görülebilir. Yani

Detaylı

GEBELİKTE SİFİLİZ. Dr. Mustafa Özgür AKÇA Bursa Yüksek İhtisas E.A.H. Enfeksiyon Hastalıkları Kliniği

GEBELİKTE SİFİLİZ. Dr. Mustafa Özgür AKÇA Bursa Yüksek İhtisas E.A.H. Enfeksiyon Hastalıkları Kliniği GEBELİKTE SİFİLİZ Dr. Mustafa Özgür AKÇA Bursa Yüksek İhtisas E.A.H. Enfeksiyon Hastalıkları Kliniği SİFİLİZ TANIM T.pallidum un neden olduğu sistemik bir hastalıktır Sınıflandırma: Edinilmiş (Genellikle

Detaylı

POSTPARTUM BAŞLANGIÇLI DEPRESYONDA GİDİŞ VE SONLANIM

POSTPARTUM BAŞLANGIÇLI DEPRESYONDA GİDİŞ VE SONLANIM POSTPARTUM BAŞLANGIÇLI DEPRESYONDA GİDİŞ VE SONLANIM DR FARUK UĞUZ KONYA N.E.Ü MERAM TIP FAKÜLTESI PSIKIYATRI A.D. ÖĞR. ÜYESI Açıklama Son iki yıl içinde ilaç endüstrisi vd sivil toplum kuruluşları ile

Detaylı

GEBE MUAYENE YÖNTEMLERİ ve GEBE BAKIMI

GEBE MUAYENE YÖNTEMLERİ ve GEBE BAKIMI 10.Sınıf Kadın Sağlığı Hastalıkları ve 10.Hafta ( 17-21 / 11 / 2014 ) GEBE MUAYENE YÖNTEMLERİ VE GEBE BAKIMI Slayt No: 11 GEBE MUAYENE YÖNTEMLERİ ve GEBE BAKIMI 2 Doğum öncesi bakım şu amaçlara yönelik

Detaylı

DOĞUM ÖNCESİ BAKIM. Dr. Ferruh N. Ayoğlu. Halk Sağlığı Anabilim Dalı

DOĞUM ÖNCESİ BAKIM. Dr. Ferruh N. Ayoğlu. Halk Sağlığı Anabilim Dalı DOĞUM ÖNCESİ BAKIM Dr. Ferruh N. Ayoğlu Sevmek güzel şey delikanlım, l sev bakalım. Madem ki kafanın içerisinde ışıklı bir karanlık var, benden izin sana sev sevebildiğin kadar. Yaşanan her 1 dakika da:

Detaylı